–Halil yine dertliydi. Thodex‘te parası battığından değildi, sonradan öğreneceğim kadar. Oraya para yatırmamış Halil.
Ne oldu Halilyannis Thoderakis! diye seslendim.
Akşama doğru eve giderken bir markete uğrarayım, demiş. Evine yakın ve her zaman
uğradığı bir marketmiş. Neyse.. Hemen peşinden Adem adlı sinsili gözlü muhbir girmiş markete. Neyse. Takmamış. İlerlemiş içerlere doğru
Halil. Bir iki defa bakmış.. ki Şerefli Muhbir Adem hala marketin girişinde oyalanıyor.
Sebebini anlamış tabii, Halil. Neyse. Kasaya geldiğinde, Adem de aniden kıçında bitmiş. Muhbirliği ağır bastığı için, bizim bu Halil’in neler aldığını kontrol etmiş.
İlla ki bir muhbiriyyat bilgisi elde edecek ya! Yumurtaya bakmış, bisküvilere bakmış… Vatana millete zararı olacak bir madde görememiş Adem.–
Halil bunları anlatırken, bu Adem denen muhbire çok benzeyen, hatta adı bile aynı, bir Şerefli Muhbir Adem de benim kıçımda dolandı epeyi süre, dedim.
Üniversitedeki muhbir-faşist öğrenci arkadaşım Zıpzıp Mehmet‘e ne kadar çok benzediğini yeni fark ettim.
Mehmet’in başka pis işleri de vardı. En basiti, Kart kopyalamaktı. Telefon melefon vs kartları kopyalayıp… şebekeleri vardı yani.
Teknik işlere kafası çok iyi çalışırdı fakat pek çok yönden eksikliği vardı. Demin de dediğim gibi; ülkücülere muhbirlik filan ederdi.
Çok akıllıydı yani.
…
Bitcoin borsasındaki vurgun sebebiyle, parası olan olmayan herkes şokta. Aslında buna şok denmez. Alışılmış, fakat bir çeşit psikoloji ve sosyoloji ile
üstü örtülmüş, gösterilemeyen tepkinin, yapmacık bir aa! diyerek ortaya çıkarılması, diyebiliriz.
“Üstü örtülmüş” diye bir ifade kullandım. Yani, tüm insanları suçlamak gibi bir derdim yok. Olayın kendisi, zaten haksız kazançtan başka bir şey değil.
İşin aslı bu yani.
Coin piyasasına giren bir kişinin tek haklı ve kendini rahatlatabilecek savunması şu olabilir: cebinde var olan TL adlı paranın
her gün değer kaybetmesi. Bu, “değer kaybetme” olayını yıllara vurursa, yani geçmiş yıllardaki soyguna vurguna,
ses edilemeyebilir.
Bu coin-borsalarında 4 çeşit hayvan türü var. Boğa, Ayı, Balina ve Maymun.
Yani aslında bu borsalar, parasal ormanın ta kendisi. Normal bir ormanda pek çok şey, daha…değil tam adaletlidir.
Gerçek normal bir ormanda her hayvan ihtiyacı olan kadar “yer”. Ama, ayı, boğa, balina ve maymunların olduğu bir para ormanında
bu hayvan oğlu hayvanlar gerçek ormandaki hayvanlar gibi değildir. İhtiyacı olmayanı da isterler.
Kapitalizm hastalığının kolay tedavi edilemez oluşu; insanın, insanda her zaman var olan, aklına ve kalbine rağmen, ihtiyacı olanı tam olarak bilememe
veya nedense bilmeyi istememe oluşudur. Aklın ve kalbin yol alma-anlama isteğinin nasıl bir lütuf olduğunu anlamama.
Genişleyen, keşfeden… maddeyi referans nesne olarak algılamayı başarmak beynin ve kalbin güçlü yetileri arasında, oysa.
…
80 Trilyon dolar. Bu para dünyadaki var olan ürün, hizmet, emek karşılığı olan para. Değerli kağıtlar (Zehirli Kağıtlar) denilen 800 trilyon dolar
ise türetilmiş ki aslında olmayan para fakat yine de gerçek olan para. Çünkü türetilmiş para’ya sahip kişi, gidip bu parasının bir kısmı ile ekmek, domates
,yumurta alabilir…
Veya gelip coin piyaslarına girip, yeni-gerçek paraya dönüştürebilir. Ki zaten sanırım amaç da bu. 800 trilyon 80 trilyona karşı!
Bu, bizim bildiğimiz kağıt para ve finans sistemini ele geçirir. Finans sistemini ele geçirmek demek, kaba bir tabirle dünyayı ele geçirmektir.