Babanın kafası karışıktı. Yine de gülmeye çalıştı fakat beceremedi. Kaşlarını çattı ve “Okumaz” dedi. Bu kız okumaz diye tekrarladı. Kendine göre bir sürü nedenler sıraladı. Buna rağmen çalkantılı duyguları sakinleşmedi.
Gözleri çakmak çakmaktı. Parmaklarını birbirine geçirip sıktıkça yüzü de sarardı. Saçları isyanları oynuyordu. Bu kadar sinirlenecek ne vardı. Okumasa kendine, hayatını zehir edecekse yine kendine. Ne demiş atalar, “Kendi düşen ağlamaz.”
Sabırsız bir sesle sürdürdü konuşmasını, konuştukça sesi peltekleşti ve söylemek istediklerini karıştırdı. “Okumayana bir şey almam, aldıklarımı okudu mu? da şimdi kitap istiyor. Elleriyle ensesini kavradı ve geriye yaslandı. Ayağını salladı ve terliğini çıkarttı.
Anne, derin derin içini çekti. Babayı göz ucuyla izledi. Konuşmak istemedi. Yan döndü ve kızının geldiğini görünce, başıyla işaret etti. Kızı hemen odasına geçti. Peşinden kendisi de bakkala diye çıktı.
Babanın davranışlarındaki psikolojik bozukluğu bir türlü anlayamadı. Bakkalı geçip parkın yanına geldiğinin farkına bile varmadı. Kuşların cıvıltısı ruhunun derinliklerine kadar ulaştı. Biraz olsun rahat soluk aldı. Solmuş çiçeklere gözü ilişti. “Zaman güzelliklere hainlik yapıyor.” Dedi. Hangi canlının değişmeden geçen yıllara direnebiliyor ki, dedi.
Okuma ve kitap alma ile ilgili ortamın havası gitmiş yerine belediye otobüsünde karşılaşılan adamın hikâyesi gelmişti. Adam, belediye otobüsünde bağırıyormuş, bu kadar insanın ne işi vardı burada. Bırakın gidin toprağınıza sizin yaptığınız insanlık mı?
Anne içeri girdiğinde adam ile ilgili fıkra gibi sözlere devam ediyorlardı.
Anne, konuyu danışmak üzere, yanıma geldi. Anne durumu anlattı. “Ona hiçbir şey söyleme istediğin kitapları ona severek aldırırım,” Dedim.
Çalıştığına inandığı oğlu orta sonda, kızı lise ikideydi. Oğlunun çalıştığına inanıyordu. Zaten sınavlarda iyi puanlar da alıyordu.
Baba oğlu söz konusu olduğunda kuzu kesiliyordu. Biz de öğretmenler olarak, ne kadar kitap varsa babaya aldırıyorduk. Evde, “Oğlum o kadar kitabı ne yapıyorsun.” Diye sorduğunda baba ders olarak liseye geçtim, diyormuş. Baba da aferin oğluma daha kitap alacağım, diyormuş.
Sonuç olarak oğlu Anadolu lisesine, kızı da İ.Ü. psikoloji bölümüne kazanınca, o hırçın babaya, ona yaptıklarımızı anlattım. Akşam çok güldük. Çünkü onun sözlerini ve davranışlarını da taklit ederek neşeli bir akşam geçirdik.