Nasip değil miydi…
Nasip Allahın elinde Ama Allah adil…az gayrete az ödül verir…emekleri de zayi etmez…ama o Allahın hikmetsiz işi de yok…
Nasip değil miydi…
“Kısmet ise gelir Hint’ten, Yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden?” atasözü, nasıl anlaşılması gerekir….Allahın Adl sıfatı var…Çok çalışmayana çok vermez…Hakimdir…Akılsızsa duan kabul etmez…ağostosta kar yağmaz dağa dağ nekadar yüksek olursa olsun…”Geçti borun pazarı sür eşeğin Niğdeye…zamanlamanda ki hatan da etkindir nasib işinde…öyleyse nasiple ilgili hesaba çekilecektir her cüz’i irade sahibi…”Sen vermedin ki… mi diyelim…” tevbeye mi sarılalım.
İnsan nasibiyle doğar, denilmiş.Zorlama mı var nasip konusunda…Kur’ana soralım..Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ’ya indirilen vahiylerin özüne değinelim.” Yoksa Mûsâ’nın ve ahde vefa örneği İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu hususlardan haberi yok mu?/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez./ Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.“﴾Necm/38-40﴿ sınırsız konuda olmalı çabamız
Evet… sınırsız konuda olmalı çabamız…”hemen nasip değilmiş…”dememeliyiz. Hayatta talihi açık olan insanlar vardır. Bütün isteklerine ve arzularına kavuşup mutlu olurlar. Bazıları da o kadar nasipsiz ve talihsizdir ki gökten altın yağsa, bir tanesi bu bahtsız insanların hisselerine düşmez. Sürekli sıkıntı çekerler.Dedenin gayreti bile nasib konusunda etkin…”Dedesi koruk yemiş…torunun ağzı kamaşmış”…denildi…Helakı hakkedince bir toplum iyilere de gelir o helak der Kur’an…hakkettik de…hemen nasip değilmiş…”deme.
Evet… sınırsız konuda olmalı çabamız…”hemen nasip değilmiş…”dememeliyiz.Haram -helal bilen bir toplum oluşturamamışsak hakkettiğimizi verir Allah işte bir hikaye… Eskiden Semerkant, bilim ve sanat merkezi olan bir Türk şehri idi. Semercilik sanatında çok ileri gitmişti. Bir kervancı, bir gün şehrin ünlü semer ustalarından birinin dükkânına gider. Semerci ustası namaza gitmiştir. Çırak dükkânda yalnızdır. Kervancı uzak yola gideceğini, develerinden birinin semersiz olduğunu çırağa söyler. Hemen acele bir semer ister. Çırak, hazır semer olmadığını, sipariş üzre semer yaptıklarını beyan eder. Kervancı işi acele olduğu için, telaşla sağa sola bakınır. Bu arada dükkânın tavanında asılı eski bir semeri görür. Eski de olsa yenisinin fiyatına alacağını söyler. Çırak eski semeri kervancıya satar. Ustası namazdan geldikten sonra bu alışverişi öğrenir, fakat usta bundan memnun olmaz. Meğer adamcağız bunca yıldır kazandığı paralarını bu satılan eski semerin içinde saklarmış. Çırak bu duruma çok üzülür. Semeri arayıp bulmak için yollara düşer. Ustasının:
“Oğul, gel gitme beyhude, Semerkant’a, Buhara’ya
Bulur elbet seni bir gün, nasip araya araya”(*)
demesine bakmaz, semerin arkasından birkaç ay dolaşır, sonunda bulamadan geri döner.
Usta, çırağının geri döndüğüne sevinir, onu teselli ederek der ki:
“Nasip ise gelir Hint’ten Yemen’den
Nasip değil ise, ne gelir elden” (**)
Altı ay sonra kervancı, eski semerle birlikte dükkâna çıkagelir. Çırak adamı tanır ve ustasına da durumu anlatır. Kervancı:
– Oğlum, bu semeri senden satın aldım ama aklıma takıldı. “Ustasının haberi olmadan bu çocuk, bu semeri bana sattı. Ya ustası gelip darılırsa?” diye üzüldüm. Alın eski semeri, bana yenisini yapın, der. Böylelikle semerci ustası, yıllardır biriktirdiklerine kavuşmuş olur.
İyi bir toplum ya oluşturmalıyız yada o tolumdan HİCRET etmeliyiz…yani nasibi etkileyen şeyler var…Nasip demeden önce sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz…Yanlış tevekkül olur hemen işi “Nasibe “bağlamak…Toplumun her bir ferdi duyarlı olmalı…Ya ustası gelip darılırsa?” diye üzüldüm.”diyen o kişi gibi…
Şeytanın üstünlükten payı nasibi az ama nedeni var der Kur’an …onun ilmi eksik…İp kısa gelse kuyudan suyu çıkaramazsın…hemen işi “Nasibe “bağlama görevlerinin üstünü örtmek olur bu…sorumluluklardan kaçmak olur bu…Kur’ana göre…
Evet…Suç nasibte değil…Kur’anın yüklediği sorumlulukları omuzlarından atmamız da…