Bir işi çözmek için o kadar yoğun çaba sarf ediyorum ki; sabah, öğlen ve akşam yemek yemeği unuttum. Hayallerimizi gerçekleştirmek, bir işi yoktan var etmek, kimsenin gerçekleştiremediği bir işin
üstesinden gelmek, yeni bir şey bulmak, bir dağcının zirveye çıktığındaki heyecanı, bir atletin finişe vardığındaki mutluluğunu, bir futbolcunun gol attığındaki hazzının yaşamak yani var olmayı, ölümsüzlüğü hissetmek… Her gün bir matador gibi, çılgın ve azgın bir boğanın boynuzundan tutarak başını toprağa çalması gibi, hayatın üstesinden gelmek, hayallerin peşinden koşmak; birini gerçekleştirdiğinde bir başka heyecanın peşine düşmek… Aralık 2’de başladığımız maraton koşusuna dostlarımızla beraber yılmadan devam ediyoruz, bize inananların inancını boşa çıkartmadan, sevgiyi ve güveni pekiştirerek, dostlarımızı ve bize güvenenleri çoğaltarak koşuyoruz. Hedefe her gün bir adım yaklaşırken, başka hedefler ortaya çıkıyor.
Bir hedefe ulaştığımızda yeni hedefe doğru çoktan start verilmiş oluyor. Çok değil az bir zaman sonra umudu galebe çalacağız. Bize güvenenlerin umudunu boşa çıkartmadan, düşmanlarımızın da hasetliklerinden çatır çatır çatlamasını seyredeceğiz. Yalanlar söyleyecekler, daha önce söyledikleri gibi. Bizi bize düşürmeye çalışacaklar. Tutmayacak. Tutmayınca daha da azacaklar.
Aleyhimizde bir şey olduğunu düşündüklerinde sevinecekler. Hayallerimizin her gün bir yenisini gerçekleştirerek devam ettikçe onların yaptığı çirkin davranışlara alıştık. Kısacası aşılandık. Bir dağcının zirveye vardığında ki heyecanı hissetmek. Zirveye çıkarken ucunda ölüm olduğunu bile bile tırmanmaya devam edecek. O beceremezse bir başkası becerecek. Daha yükseğe daha yükseğe çıkmak.
İnsanın içindeki ölümsüzlüğe erişme azmi hep devam edecek. Belki bir barikatın ardında direnirken, bir dağın karlı tepelerinde zirveye ulaşmaya çalışırken, bir laboratuvarda yeni bir şeyi bulmaya çalışırken ölebilmeyi göze almak; yani ölümsüzlüğü tercih edebilmek. Bunları yürekte, beyinde hissedebilmek, cesaretini kuşanarak yel değirmenlerine saldırmaya göze alabilmek. Kimsenin düşünmediği, yapmadığı, denemediği yada yarım bıraktığı bir işi başarmak. Yada başardığı bir şeyi yeniden başarabilmek. Yaşarken farklılığı hissetmek, farklılığın ardında ölümsüz olmayı düşünmek…
Yeninin peşinde koşmak, başarmak ve başardığın şeyin peşinden senden yıllar önce ve yıllar sonra birileri yapmaya yada aşmaya çalışacak. Yaşarken ölümsüzlüğü tercih etmek, yaşarken farklı olmak, yaşarken bir dağcının zirveye ulaştığında ki heyecanı ve mutluluğu hissetmek. Her gün umudu canlı tutmak, çılgın bir boğayı arenanın ortasına seren matador gibi her gün hayatın üstesinden gelmek, ayakta kalmak. Umudu ve hayatı diri tutmak… Sevdiğim bir söz var. Çıplak bir atın sırtında ıssız bir ovada rüzgara karşı çırılçıplak koşmak. Sen ve hayat, ölümsüzlüğe doğru koşmak aynı senden önce koşanlar gibi… Başarılmayanı başarmak, yapılmayanı yapmak…