Dün akşam iki öğrencinin Başbakanı protesto etmesi sonrasında öğrencilerin, koruma görevlileri tarafından yaka paça tutularak tuvalete hapse edilmesini izlerken, tüylerim diken diken oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset yapma özgürlüğünü onu sevdiğim ve düşüncelerine katıldığım için savunmadım. Demokrasinin gereği olduğu için savunmuştum. Demokrasiyi, karşıtların düşüncelerini açıklama (bilgilendirme) hakkını, toplumunda karşıtların düşüncelerini (bilme) hakkını kullandıran bir sistem olduğu için savundum. Karşıtımın düşüncesini açıklaması için mücadele etmeyi kendime hep bir onur saydım.
Hatta Başbakanın “Dokunmayın, bırakın” diye bağırmasına rağmen, korumaların Başbakanı dinlemeyip bok kokan tuvalete kapaması ise ayrı bir trajediydi. Protesto eden öğrencilere verilmek istenen mesaj şu olsa gerek diye düşünüyorum. Siz düşüncelerinizi ve protestolarınızı ancak tuvaletlerde yerine getirebilirsiniz.
Sonra gazetecilerin gözaltına alınan öğrenciyi görmek istemesi karşısında, korumaların davranışını görünce ise inanın korktum. Gazeteciye bile şiddet kullanmaktan korkmayanların neler yapabileceğini düşünmek bile istemedim.
Diyeceğim şu: Başbakanı protesto etmeyin. Tuvalete kapatılırsınız. Sonra yapılan araştırma sonucunda “Lekeli”olduğunuz anlaşılır. Böylelikle anlarız ki; lekeli olmak yani gözaltına alınmış, tutuklanmış, ceza almış olmak sizi peşinen suçlu yapar. Sizin düşüncelerinizin kıymeti harbiyesi yoktur. Başbakanda kendisini protesto edenlerin lekeli olduğunu söyleyerek, yapılan tuvalete kapama olayını yada kendisinin protesto edilmesini küçümsemeye çalışır.
Şimdi bende buradan desem ki, ‘Başbakanımız daha da lekeli. Çünkü o hapis cezası aldı. Söylediklerini kale almıyorum.’
Kendisine demokrasi, özgürlük, insan hakları isteyenlerin en ufak bir protesto da nasıl da demokratik olmayan yüzünü gösterdiklerini görmek beni öylesine yaraladı ki? Bunu anlatmak inanın mümkün değil. Onların demokrasiden ne anladığını görmenin üzüntüsünü yaşamama rağmen, yinede onların düşüncelerini, inançlarını özgürce yaşamalarını, ifade etme haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğim.
Biliyorum ülkemizin toprakları üzerinde demokratik bir zihniyeti yeşertmek, yaşatmak ve bir yaşam biçimi yapmak kolay değil. Biliyorum, kendilerine demokrasi kimileri, iktidar olduklarında kendilerinin dışındakileri yaşatmayacaklar. Biliyorum, sağdan sola kadar faşizan ve otoriter düşüncenin temsilcileri her yerdeler. En ufak bir olayda karşıtlarını yok etmeye hazırlar. Kolay değil, ülkemizin toprakları üzerinde demokratik zihniyeti kurmak, demokrasiyi yaşam biçimi yapmak.