“Geçmiş zaman olur ki
Anlamlı şeyse eğer
Hatıralar canlanır
Hayali cihan değer.”
Ozan Nuri Ceyhan
*
Geçmiş yıllarda genellikle evlilikler görücü usulü ile olurdu. Evlilik çağındaki kızın evine bir hanım komşu aracılığı ile gidilerek, ağız yoklaması yapılırdı. Elbette ki bu girişimden kızın haberi kesinlikle olmazdı. Eğer kız evi, kızı vermeye razı ise oğlanın annesi ile aracı hanım tekrar kız evine gelirdi. Hanımlar kendi aralarındaki konuşma sonrasında ailenin ileri gelenleri, kız istemeye giderlerdi. İsteme esnasında gelinlik kız, görücü gelen hanımlara kahve ikram ederek kendini gösterir, bu arada görücü gelen hanımlar baştan ayağa kızı iyice süzerlerdi.
‘Kız evi naz evi…” Düşüncesiyle hemen cevap vermezlerdi. Biraz düşünme ve yakın arkadaş ve akrabalara araştırma süresi istenirdi.
Kız evinde amcaların, dayıların, teyzelerin, halaların ve kardeşlerin de bu konuda düşünceleri alınırdı. Anne, baba, amca, dayı ve ağabeyler razı ise “evet” denirdi.
Bir süre sonra oğlan evi tekrar kız evine cevap almaya giderek olumlu cevap alınırdı. Artık kız verilirmiş olurdu. Oğlan evinden “kardeş yolluğu, emmi ve dayı yolluğu” denilen armağanlar gönderilirdi. Bundan sonra kız evi, istediklerini belirten bir liste yapardı.
Çeyiz listesi, erkek tarafına aracı ile yollanırdı. Kız tarafından yollanan çeyiz liste kabul edilir ve istenilen bu çeyizlerin alınma hazırlıkları başlardı.
Tatlı yenirdi. Nişan tarihi belirlenir hazırlıkları başlardı. Kız tarafı, oğlan tarafı ile birlikte alışverişe çıkarlardı. Kız evi damada; damatlık takım elbise, ayakkabı, kravat, gömlek, saat ve nişan yüzüğü alırdı. Damat eviyse; gelin kıza nişanlık elbiseler ve takılar alırdı Takılar şunlar olurdu; nişan yüzüğü, burma bilezik, kolye ve küpe…
Ayrıca her iki aile bireylerine de nişan bohçasına konulan çeşitli armağanlar alınırdı. Kız evine bohça giderdi. Götürene armağan altın verilirdi. Nişandan sonra bir bohça da erkek evine kız evinden götürülür ve bohçayı getirene yine altın armağan edilirdi. Bohçaya damat ve geline alınan giysiler yanında ev halkına ve çok yakınlarına da armağanlar konurdu.
Nişan töreni kız evinde olurdu. O günün geleneklerine göre nişan yüzükleri, alkışlar eşliğinde parmaklarda yerlerini alırdı! Akraba, eş dost ve komşular çağrılırdı. Tatlıyı erkek tarafı getirirdi. Kız evi yemek yapardı. Damadın annesi, nişanda gelin kıza nişan yüzüğünü takar, burma bilezik, kolye ve küpe takardı. Düğün tarihi de o gün kararlaştırılırdı. Düğüne kadar kız ve oğlan çok isteseler de birbirlerini göremezlerdi!
Düğün adetlerinde göre; Pazar günü kız evine oğlan evinden gönderilen tohumgavut gönderilirdi. (Tohumgavıt: Pişirilecek yemeklere malzeme olur düşüncesiyle kurbanlık koç gönderilir)
Tohumgavıt, çiçeklerle süslenirdi, sırtına sırma, Maraş işi işlemeli bohça bağlanırdı. Gerdanına da takılar takılarak davul zurna eşliğinde gönderilmesiyle düğün başlardı. Pazartesi günü kasap gelirdi, koçu keserdi, giderken verilen bahşişini alırdı.
Çiğ köfte yoğrulurdu ve ayran ile birlikte gelen konuklara ikram edilirdi. Öğlenden sonra gelin hamamı yapılırdı. Erkek tarafı bir hamamı kapatırdı. Yemekler hazırlanır ve eğlenceler düzenlenirdi.
Salı günü kızın çeyizler, kız evine sergilenirdi. Düğüne davet edilenler çeyiz görmeye gelirdi ve kendi armağanlarını da sunarlardı. Gelin kızın çeyizinde bir eksiklik varsa tamamlanırdı. Akşam gelen konuklarla kına gecesi töreni yapılırdı.
Gelin kıza ‘bindallı’ denilen yöresel sırmalarla süslü bir kıyafet giydirilir ve gelen konukları coşkuyla ve sempatiyle karşılardı.
Düğün, haftanın en renkli ve en eğlenceli günüdür. Erkek tarafı kına yakmaya gelir ve takılar takardı. Ailesinden ayrılıp evlenecek olan gelin adayları için düğün öncesi, hüzün dolu anlardır kına geceleri… Gecenin başlangıcında kına yakmadan önce, anne ve babanın olduğu ortamda hasreti vurgulayan kına türküleri söylenirdi. Gelin kız, duygu yüklü türküleri dinlerken baba evinden ayrılacak olmanın hüznüyle ağlardı! Kızın annesi de yoksa eğer ağlarda ağlar, onu kimse susturamazdı! İşte kına ezgilerinden bir kesit:
Kınayı getir aney
Kınayı getir aney
Parmağın batır aney
Parmağın batır aney
Bu gece misafirem
Bu gece misafirem
Koynunda yatır aney
Koynunda yatır aney
Tarlada var çeperler
Çepere su serperler
Irak yoldan geleni
Terli terli öperler.
Türküler ve maniler söylenerek geline kına yakılırdı ve manilerle gelin kız ağlatılırdı! İsteyen genç kızlara da kına yakılırdı ve kına şerbeti ikramlarıyla eğlence devam ederdi.
Ardından düğün telaşı başlardı. Maraş’ın kızları, bandosuz gelin gitmezlerdi. Onun için erkek tarafı belediyeden bando takımı tutarlar üç gün iki gece çalınırdı..
Yıllardır hazırlanan çeyizlerin eksikleri tamamlanırdı. Çeyiz hazırlamak, önemli bir kültür olmakla beraber büyük ölçüde külfettir de… Anneler, kızları için daha küçük yaşta iken çeyiz dizmeye başlarlardı. Nakışlar, yazma oyalar, mutfak eşyaları, masa örtüleri, havlu ve bohçalar işlenirdi. Kadife üzerine sırma Maraş işi ile bezenen yatak örtüsü yapılırdı. Danteller, boride işi yatak takımları yapılırdı. Hazırlanan bu çeyizler, cevizden yapılmış oyma sandıklarda saklanırdı. Ceviz oyma sandıklar, çok önemlidir. Evet, her genç kızın bir ceviz sandığı olurdu.
Çarşamba günü sabahın erken saatlerinde çeyiz almaya gelirler, sandık yüklenmeden önce kız evinden bir hanım sandığa oturur, armağanını almadan sandığın üstünden kalkmazdı. Sonra çeyiz bir kamyona yüklenirdi ve davul ile zurna eşliğinde alıp giderlerdi..
Bu esnada kızın baba evinden damadın bir arkadaşı çeyizden bir eşya çalar ve damada para karşılığı satardı. Çeyiz götürülme sonrası damat arkadaşlarını yemeğe götürürdü.
Öğleden sonrada erkek tarafı, gelin almak amaçlı kız evinde olan düğüne gelirlerdi Oyunlar oynanır ve halaylar çekilirdi. Kayın valide, kıza altın kemer, gerdanlık seti ve altı burma bilezik takardı. Yakın akrabalar da takılarını takarlardı. Sonra kırmızı kardeş kuşağı bağlanırdı, gelin şerbeti ikram edilirdi. Şerbeti içenler tepsiye para bırakırlar bu paralar gelin kıza verilirdi. Gelin kız, davullar zurnalar eşliğinde evinden alınırdı.
Çarşamba günü gelin artık yeni evine arabalar konvoyuyla gelir, evine girerken gelinin başına paralar saçılırdı.
Kayınvalidesi tarafında eline bir nar verilirdi. Gelin, bu narı duvara atar, nar parçalanır, gelinin güçlü ve çok bereketli olması dileğiyle nar taneleri gibi çocukları olsun, anlamına gelirdi. Geline yemeğin tadına baktırana, ayakkabısını çıkarıp terlik verene ve kucağına çocuk verene şerbette toplana paradan bahşiş olarak sunulurdu.
Damat, gelini kapıda karşılar duvağını açardı. Yüz görümceliği olan Maraş burmasını takar, ‘evine hoş geldin’ der ve alnından öperdi.
Çarşamba günü akşamı yine kına gecesi düzenlenirdi. Yakınları, eş ve dostlar o güzel gelini görmek için gelirlerdi. Gelini eğlendiriler ve geç saatlerde giderlerdi. O gece gelin kız, o evde misafir olarak kalırdı.
Perşembe günü zengin kahvaltı sofrası hazırlanırdı. Yeme içme sonrası getirmiş olduğu çeyizleriyle odasını düzenlerlerdi. Özenle yerleştirilir, iş biter ve gelin kızın yakınları da gelin kızla vedalaşıp giderlerdi.
Artık düğün töreni bitmiştir. Cuma gecesi arkadaşları damadı alıp camiye götürür, damat namazını kılar, camiden gelince ‘hoca nikâhı’ kıyılır, aynı gün akşam gelen konuklara velime verilirdi. (Velime: Sevinç ve sürur günleri verilen ziyafet…)
Cuma günü sabah uyanırlar, gelinle damat kahvaltı yaparlardı. Gelin, yine gelinliğini giyer, takılarını takar, gelin görmeye gelen akraba eş dostları karşılardı.
Etkinlik, Pazar günü biterdi. Nesil, dualı olur düşüncesiyle evlilik dua ile başlar, yine dua ile noktalanırdı. Bir ezgiye dönüş yaparak yazımızı sonlandıralım.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.