Dünyayı kasıp kavuran iki ekonomik model var: Liberal- materyalist ve kapitalist ekonomi modeli. Biri işçi sınıfını sömürüyor, diğeri de faiz sistemi ile toplumlara zulmediyor. Ekonomide zengin ve zalimlerin hâkim olduğu, insanlığın köle gibi kullanıldığı materyalist bir düzen hâkim. Çoğunluğun ezildiği, mutlu bir azınlığın hâkim sürdüğü düzenden söz ediyoruz.
Ekonomiyi elinde bulunduran bu zalimler dünyaya yön vermeye ve bizi köle gibi kullanmaya çalışıyor. Her şey onlar için mubah: İçki, alkol, fuhuş ve uyuşturucu ticareti onların eseri… Bunda da başarılı oluyorlar. Hatta devlet başkanlarını atıyor, ülkelerde iç karışıklıklar çıkarıyor, hükümetleri deviriyor, istediğini al aşağı edip iç savaş çıkarıyorlar. Yamyamlık tabiri bunlar için az gelir!…Dünyaya hakim olma sevdasında olan bu iki dev güç insanlığa huzuru değil, sefaleti, açlığı, yoksulluğu ve köleliği yerleştiriyor!
Oysa bizim kültürümüz, dinimiz her iki ekonomik modeli de yasaklıyor, men ediyor. İşçinin alın terini sömürmek de, faizi teşvik etmek de dinimizde haram. Bizim kültürümüzde insana saygı var. İnsan, muhterem saygıya layık bir varlıktır. Eşitlik var, adalet var, kardeşlik var! Peki, bu özelliğe en uygun ekonomik model ne olabilir? Milli, insani ve İslami bir Ekonomik sistem! Bu sistem uygulanabilir mi? Şüphesiz ki evet! Atalarımız bunu uygulamış, peygamberimiz ve dört Halife döneminde bu sistem adil bir şekilde yürürlüğe konulmuş ve başarılı olmuştur. Yani tarihte bunun örnekleri mevcuttur.
Nedir milli, yerli ve İslami ekonomik model? Türklerin tarihinde ve İslam tarihinde bunların örneklerine rastlıyoruz. Faizin olmadığı, insanların birbirine zulmetmediği, yardımlaşmanın, kardeşliğin hakim olduğu bir düzen!.. Vergi de var, yardımlaşma da, yardım da!.. Düşenin elinden tutan, malının zekatını veren, yoksula sahip çıkan, kardeşliği ve yardımlaşmayı öne çıkaran bir model! Birileri için hayal gibi gelecektir ama, ecdadımız bu ekonomik modeli uygulamış ve dünyaya barışı, adaleti, huzur ve kardeşliği getirmiştir.
Peygamberimiz: yağmanın, zalimliğin, zorbalığın ve köleliğin hakim olduğu bir dönemden Saadet ve huzur dönemine bu ekonomik (yerli, milli ve İslami) modele geçiş yapmış. Zorbacı, zalim, kan dökmekten zevk alan, İnsanları köle gibi kullanan, köle alıp satan, faiz ve tefecilikle ayyuka çıkmış bir nesil! Kendi kız çocuklarını bile fuhuş batağına düşüp adımızı kirletmesin diye çocuklarını diri diri toprağa gömen bir nesilden, örnek model bir nesil çıkarmış! Tabii ki İslami ve insani usulleri uygulayarak.
Yerli, milli ve İslami modeli tercih ettiğinizde: İnsanlar huzur bulacak, alın terine saygı duyulacak, herkes hak ettiğini alacak; zengin fakir diye bir ayrım kalmayacak. Herkes kardeşçe kucaklaşacak ve Saadet, huzur, barış dönemi başlayacaktır! Saadet’i ve barışı kominizim de, kapitalizim de arayanlar insanı köleleştirdiler; dünyaya savaşları, zulmü, sefaleti ve açlığı hakim kıldılar. Şimdi bu sistemler çöktü; insanlar huzursuz, insanlar yoksul, insanlar sefalet içinde. Üç buçuk azınlık Yahudi zenginin elinde oyuncağa çevrilmiş durumdayız!…
Türk ve İslam dünyasının uyanışını sağlayacak kardeşliği ve barışı hakim kılacak olanlar da yine bizler olacağız!.. Tek kurtuluşun ve umudun Türk ve İslam kültüründe olduğunu haykırmak zorundayız!
Gelişme ve kalkınma hamlesini başlattığınızda, yerli, milli ve İslami bir ekonomik model kurduğunuzda hem Türk dünyasına hem de İslam alemine örnek olacaksınız! Bu ağabeylik, bu gelişme insanlık için kalkınmanın ve huzur bulmanın kapısını da aralamış olacaktır. Yerli, milli ve insani- İslami model bizim umudumuz olduğu kadar insanlığın da tek umududur.
Kendimiz için değil, tüm insanlık için çalışmak, çabalamak ve gayret etmek insan ve Müslüman olmanın gereğidir. İnsanoğlu şunu bir kenara yazsın: Yerli, milli ve İslami bir ekonomik model olmadan başka huzur bulamaz ve kardeşliği yakalayamaz!.. Kavga, çekişme, savaş, soygun talan, ahlaksızlık da asla durmaz, durdurulamaz!.. Tercih ya insanca yaşamak, ya da hayvanca bir yaşam sürdürmek? Biz insanca yaşamanın gayreti ve çabası içinde olmak zorundayız… Hayatın ve yaşamanın amacı da bu değil midir?