Yılarca dalgalara meydan okumuştu. Adı üzerinde “Gemi kaptanı” idi. Uzun boylu ve siyah saçlıydı. Yüzünün kararmasını dalgalara bağlıyordu. Rüzgâr diyordu, sert estiğinde insanı bu hâle sokuyor.
Ellerinin halat çektiği belliydi, çünkü kabuk bağlamıştı. Tırnakları takoz gibiydi. Açık denizde yakalanmıştı, azgın dalgalara. Şapkasını attı, güverteye doğru. “Dalgalar boşa esiyorsunuz. Sular kabarsa da etkinizde kalmayacağım,” Dedi.
Alnındaki ter yüzüne aşağı akmaya başlayınca daraldı. Yardımcısına ve çalışanlara seslendi. İşleri hiç aksatmadan birlikte olacağız. Motora yakıt atmayı unutmayın. Yüzü biraz daha karardı. Gözlerini fal taşı gibi açtı. Kulakları duymaz oldu.
Gemi dalgalar arasına kayadan düşer gibi vuruyordu. Vurduğunda çıkan gürültü, ikiye ayrılacağına işaret ediyordu. Yardımcısı, bu dalgalara dayanmamız gerek dedi. Kaptan kendi lisanına göre emirler veriyor yalnız “Tam gaz” Diyordu.
Gemi Allah’tan çimento yüklüydü. Dalgalar kolaylıkla savuramıyordu. Yalnız ambara su girerse perişan olduğumuzun habercisidir. Çimentonun ağırlığı bizi tuttu. Limana az kalmıştı ama bir türlü ilerleyemiyorlardı. Limana biraz daha yaklaşınca rüzgârın etkisinden ve ona bağlı olarak dalgaların hışmından kurtuldu.
Kaptan “Kurtulduk” Dedi. Herkes çok korkmuştu. Gemiyi rıhtıma çekti. Bir an önce boşalması için emir verdi. Çünkü havada bulutlar sıkıntılıydı. Gezinmeye başlamış ve grileşmişti. Boşaldıktan sonra evinin yolunu tutacaktı.
Altı aydır, gelmedim. Yollar değişmiştir dedi. Yorgundu. Deniz değil rüzgârın kurnazlığı yoruyor. Dağın sisi, başlattığı esinti ve oluşan rüzgâr ve ona uyan suyun çalkalanması denizi canavarlaştırıyordu. Canavarı alt etmek, güçlü bir motora ve çalışanlara bağlıydı.
Kaptan hediyelerle gittiği evde bayram havası yarattı. Yaşam zorlukları dedi. Yer altı mağarası gibi dedi. Aile bir aradaydı. Acılar nihayet teselli bulmuştu. Yorgun olmasına karşılık gece konuşup güldüler. Sabah sebzeliğe giden taş merdivende bekledi küçük kızını. Maydanoz ve nane olmadan masaya oturmazlardı.
Taş basamaklarda yaylaya hazırlık yaparlardı. Tepelere baktı. Sis yine geliyorum diyecekti. Komşusu seslendi. Denizler gemi aylar geçiyor kara görmüyor musun? Dedi. Kaptan komşuyu içeri davet etti. Aklından geçenleri cevaplandırdı.
Deniz af etmez. Küçük bir hatan, tepetaklak yuvarlanmaya benzer. Deniz mevsimlere bağlı olarak kudurmaz. Her mevsimde çıkan rüzgâra bağlı olarak canavarlaşır. Deniz o konuda karalara nazaran daha zalimdir. Hata kabul etmez.
Rüzgârın dalgayla kurduğu diyaloğu, yapacağın atakla boşa çıkarman gerekir. Aksi durumda seni çok zor anlar bekler.