Bir öğretmenin en mutlu olduğu an öğrencilerinin başarılarını gördüğü andır.
Bakırköy de gezerken uzaktan bir ses,” öğretmenim.” Baktım Beşikdüzü Öğretmen Okulundan Melahat Polat Ufak. Hoş beş…
-Sizi Okuluma davet ediyorum.
Zelkif Terzi Hocama haber verdim. Baktım kravatlı, görünce takılmadan edemedim. “Öğrencimizin karşısına kravatsız çıkamam”
Müdür bey, daha Melahat Hanım demeden “en başarılı öğretmeniniz mi?” dedi.
Hemen çağırdı.
Bizi sınıfına çıkardı.
Böyle tertipli düzenli bir sınıfta okumayı kim istemez ki.
Dersi bize bıraktı.
Zelkif hocam “Ala Geyik” şiirini okurken ben bile heyecanlandım.
Yeni emekli olmuştu ama ders anlatmaya susamıştı sanki.
Şimdi Melahat Öğretmenim de emekli oldu ama yine bir özel okulda göreve devam edeceğini söyledi. Başarılarının devamını diliyorum.
İstanbul’da o kadar öğrencilerimiz varmış ki hepsinin de birbirinden başarılı olduğunu duyuyorum.
Zelkif Hocamla plan kurduk imkanlarımız dahilinde ziyaret etmek istedik ama şartlar ve bu korana yüzünden gidemedik.
Yine Çayeli’nde kaldığım zamanlarda Serhat Işık ve Nuriye Kalyon öğretmenimi ziyarete gittim.
Aman Allah’ım! Bu ne güzel bir okul. Sahil de yeşilliğin içinde öğretmenlerimiz bir pırlanta gibi nasıl da fark ediliyor. Onları görünce mutluluğumu anlatamam.
Önceki sene Nilhan Sivik Hanımla oturduk kahve içtik. Bilgisayar mühendisi. Çocuklarını okutmak için nasıl olağanüstü uğraş veriyor.
Ama bir daha ki sefere Allah ömür verirse sadece İstanbul’da değil her yerde öğrencilerimizi ziyaret edeceğiz.
Onların başarısı bizim ömrümüzü uzatıyor inanın.
O dönem yüksek öğrenim yapsın yapmasın bütün öğrencilerimiz sanki üniversite talebesi gibiydiler. Biz de onlardan çok şey öğrendik.
Şimdi sosyal medyada görüyoruz. Okuyor ve duyuyoruz.
Onlarla gurur duyuyoruz.
Pek güzel olmadı ama duygularımı dile getiren bir şiirle hepsini buradan sevgi ve saygılarımla yad ediyorum.
Eski Beşikdüzü’nü arıyorum
Gözlerim buğulu.
Hani o masallara konu olmuş
Öğretmen okulu?
Her bayram sabahında
Heyecanla renk renk
Bölük bölük geçen
Kalbimizin atışları nerede?
Her şehirden akın akın,
Işık ışık, dalga dalga gelen,
Sahil boyu kol kola gezen,
Beyaz kelebekler nerede?
Ufuklarında ne sis vardı ne bulutlar;
Kollarını açıp da bir hilal gibi
Kara Dağı kucaklayan,
O gazileri selamlayan
O gözümüzün nuru
O cumhuriyetin onuru
Gururumuzun sultanları nerede?
İçinden bir gümüş dere geçerdi.
Cumartesi sabahları köprüde,
Kuşlar gibi bir birine seslenen,
Her bayram yolları al bayraklarla süslenen,
Şahin bakışlı geleceğin ışıkları nerede?
Bende öğretmen okulunda okudum!
Ben de, ben de, ben de…
Nedir bu gözlerinde parlayan?
Gökten yakut mu düştü okula ne!
Bu akşam hüzünle bakıyorum da
Bulamıyorum Yoroz Fener’ini.
Kulaklarım,
Duymuyor artık o kuş seslerini.
Yeşil Beşikdüzü tarih olmuş.
Arıyorum,
O çınarların gölgelerini…
Eski Beşikdüzü’nü arıyorum,
Gözlerim buğulu!
Hani o masallara konu olmuş
Öğretmen okulu?