Okulumuzun arka tarafındaki sahaya, “Hobi bahçesi” yapılacağı açıklandığında öğretmenlerde heyecan yaratmıştı.
Bahçede, sebze ağırlıklı olmak üzere, mevsimlik meyve veren bitkiler ve çiçekler yetiştirilecekti. Bahçeyi yalnız öğretmenler kullanabilecekti. Yönetimin bu kararı öğretmenler odasında olumlu tepki aldı.
Olumlu yaklaşım gösteren öğretmenlerin o günlerde heyecan katsayıları arttı. Öğretmenlerden bir gurup sebze, diğer gurup mevsimlik meyve ve çiçek üretimi yapmak gibi, bahçeyi istedikleri gibi kullanabileceklerdi.
Hobi bahçesini kullanacak olan arkadaşlar, tohum veya fidan tercih edeceklerdi. Sebze için; Maydanoz, marul, domates, biber, patlıcan, soğan, semiz otu, lahana ve pazıyı düşünüyorlardı. Meyve olarak bahçe düzenlemesi yapan arkadaş ise çilek ve ahu dudu düşünüyordu. Çiçek yetiştirmek isteyenlerin ise şansları bir hayli fazlaydı. Hangi çiçeği seviyorlarsa onu yetiştirirlerdi. Çiçek yetiştirmek isteyen arkadaşlar, hangi rengi seviyorsa onunla ilgili tohumu alacaklardı.
Hobi bahçesinde büyük bir iştah ve istekle çalıştılar. Tohum veya fidan dikilecek hâle getirdiler. Topraklarına doğal gübre de koydular. Yetiştirecekleri bitkiyle ilgili olarak, en iyi tohum ve fidanı pazardan seçtiler. Toprağı suladılar, gübrenin inorganik tuzlara yıkılmasını sağlamaya çalıştılar.
Öğrencilere karşı başarılı olmaları gerekiyordu. Onlara çok çalışın sizden başarı bekliyoruz demek kolay. Şimdi öğretmenler tarım sınavı vereceklerdi. Öğretmenler toprakla sabah akşam ilgileniyorlardı. Toprakla ilgili bildiklerimizi de öğretmenlere uygulattırıyoruz. Örneğin fazla su verdirmiyoruz. Çünkü toprağın geliştirici tuzları yıkanıp gitmesin. Yıkanırsa toprak çoraklaşır.
Toprakla uğraşmanın da bir ahlaki yönü vardır. Ürün elde etmek, ciddiyet ister. Küçük bir problemi dahi göz ardı etmeyeceksin. Toprağın analizine göre fidanları dikmişsen, kusura bakma, ruhen de bedenen de oluşacak üründen tatmin olmazsın.
Eldeki fidanlar; yabani bir bitki veya diken değildir. Bunlar özel elde edilmiş, “İncilerdir” Bu incileri eline almaktan vazgeçtik, ürün verdiklerini görmek bile herkesi mutlu edecektir.
Heyecanla başladığın toprağı, bilgisizliğin yüzünden çorak bırakmışsan, duygularına esir olduğunun kanıtıdır. Başarısız olduğunu kabulleneceksin.
Çalışmak için öne atılan kişi; başarıya odaklanabilmelidir. Gününü değerlendirmeli, bugünkü işini yarına bırakmamalıdır. Günlük çalışmalarını aksatmamalıdır. “Rahatsızım, zaman ayıramıyorum” demek ne derece doğrudur. Örnek olma açısından ise sonuç olumsuzdur.
Ayakkabısı olmayan adam da mutlu olduğunu söylüyor. Halbuki bu tür bir adam yerine ayakkabısı olan mutlu bir başarılı insan istemek kötü bir şey midir?
Hobi bahçesinden ürün almaya başlayan arkadaşlar, ürünlerini tanıtım amaçlı dağıtıyorlardı. Çiçek yetiştiricisi üç arkadaş da çiçeklerini görmek isteyen bahçeye gelecekti. Çiçekler solsa dahi koparılmayacaktı. Çünkü çiçekler her hâliyle güzeldi.
Bahçe çevreden duyanların akınına uğruyordu. Ayrıca nasıl bu kadar güzel yetiştirdiniz? Diye soruyorlardı. Özellikle domates ve biber yetiştirenler başarılı sonuç almışlardı. Sebzelerden de sonuçtan memnundular.
Çiçek bölümünde ise, arkadaşın biri, tohumların çimlenmesinden sonra seyreltme işlemini yapmamış öylece bırakmış ve çiçekler biraz ezik büyümüş. Onlardan çok iyi sonuç alamadı.
Arkadaş, seyreltmiş olsam ne fark ederdi dedi. Çünkü ona göre, doğa kurallarını uygulayacaktı. Sebzeler büyüyecek, çiçekler rengarenk açacaktı. Bitkiler toprağın gerçekleriydi. Biz onlara onlarda bize muhtaçtı.
Hayat böyle devam eden döngüydü. Bu döngü canlılardan birinin lehine dönmeyecekti. Döngünün merkezinde sevgi vardı. Sevgi merkezli böyle bir döngü, canlılara hayat bahşediyordu.
Bahçesine karanfilin kırmızı tohumlarını eken öğretmen arkadaş, yetişen fidanlarından çoğunun başka renklerde çiçek açtığını hazmedememiş ve öğretmenler odasında savaş öncesi sessizliği yaşatır olmuştu.
Belli ki, arkadaşlara kırıcı olmuş esas kavgayı yeni başlatacaklardı. Öğretmenler odasına gittim ve çiçeklerin kalıtsal olarak aynı renkte çiçek açmayacaklarını açıkladım. İki kardeş birbirinize benziyor musunuz? Ana ve babadan gelen genlerin baskınlığına göre renklerin belirleneceğini söyledim. Arkadaş ikna oldu ki kalktı gitti.
Hobi bahçesi çalışmaları üç sene daha sürdü. Yetiştirdiğimiz ürünleri halka tanıttık. Onlara örnek olduk.