Bir belgeselden hatırlıyorum… İnsanlar, hayvanat bahçesinde geziniyorlar…
Maymun türlerinin bulunduğu kafeslerin önünden insanlar geçerken, kafesin arkasındaki maymunat birden çıldırıyor;
kafes demirlerine yapışıp “bırakın lan beni!..” der gibi sarsıyorlar demir parmaklıkları…
Sebep ise kafesin dışındaki bir maymun. Bir insanın kucağında duran maymunu gören kafesteki diğer maymunlar böyle tepki gösteriyorlar.
Yan apartman sahibi Cavit Radar; dışarıdaki maymun. Kafesteki diğer maymunlar ise bizim apartmandaki maymunlar. Benden de olsa olsa
goril olur, bu benzetim içinde. Hiç değilse bir ağırlığım var. Kilo olarak, kemik olarak.
Aynı zamanda; bu apartmanı bir ağaç olarak da düşünebiliriz. Her dalına bir-kaç maymun-primat türü konuşlanmış; yaprak, yumuşak dal,
meyve ve artık ne bulursak yiyoruz. Boş zamanlarımızda ise daldan dala sekip, ona şaka buna şaka, bit pire, pekleme ayinleri,
dedikodu, fitne, alfa maymunu çekiştirme, gorile mesafeli duruş, yanından yöresinden ağır ve dikkatli adımlarla geçme… derken
günü tamamlama; kuyruğu-ayağı düğümleyip sağlam bir dala yine maymunsu rüyalara dalış, derken sabah…
Yan ağaç sakini Cavid Maymun‘un ağaç dallarındaki konumuna göre dedikodu önceliği doğabiliyor. Gerçi, şu aralar bizim ağaca yakın durmuyor;
çünkü gorilin yorgun ve uykulu olduğu bir gündüz vakti, çok gürültü etmesi sonucu gorilin göz-hiddetine maruz kalmış olmasının etkisi hala sürüyor.
Bize yakın dalda fazla radarsı gibi duramıyor artık.
Yine de gorili gözlüyordu gözünün ucuyla. Dalından ayrıldığında goril, yine yanaşıyordu bizim ağaca; bit pire atıştırma sırasında
yine bulabildiği bütün yalanları aklına dizip, zaman yettiğince, çelişmeden anlatıyordu, bulabildiği bizim primatlara.
Artık saçını siyaha boyamıyor Cavit Radar.
İhtiyar ve aklı başında imajı da vermeye çalışıyor fakat çürük ceviz içi içini, küflü sütlaç beynini, kurtlanmış kalbini bir tek bilen goril.
Karısı olacak lömbek şebek primata ağır bataklık gazından(ağır sülfürlü kurbağa osuruğu) narkozu verip uyuşturup, üst kata sinsili sinsili çıktığını bilen bir tek goril.
Üst kat, dediğim de üst dal yani. Üst dalda geçici metres’i durdu birkaç ay. Kiracı kılığında. Yalı çapkını da anlayacağınız Cavit Primat.
Havalar soğuk. Sefil kalsiyumlu kemikleri üşüyor Cavit Primat’ın. Diğer bizim primatlar da dışarı çıkmıyorlar artık, pandemi filan diye.
Eski ve çıldırtan günlerini arıyor Cavit Primat. Nasıl da titrerdi dalları karşı ağacın! Verdikçe fitneyi, verdikçe gıybeti.
Gorilin ne işi varmış dalda. Gorilin bir dalda durabilmesi büyük maharettir; teknik gerektirir.
Allahtan ki ağır, goril; yoksa maymun ederler onu da.