Küreselleşme denilen “Yeni inanç” sistemini, dünyaya kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu sistem ile ilgili sözcüklerle toplumları aldatıyorlar. Böylece küreselleşme diyerek insanları uydurdukları bir inanç sistemine dahil etmenin peşindeler. Bu sayede kendilerine göre “Yeni Dünya Düzenini” kurmuş olacaklar.
Sistemi insanların algılarına öyle sunuyorlar ki, her konuda, insanların istek ve arzularını, lüks eşyalar ile tatmin yolunu gitmekteler. Böylece yönetimlerde de başarılar elde etmişlerdir. Halkı lükse alıştırıp borçlandırmak suretiyle, insanların yarınlarını ipotek altına almayı hedefliyorlar.
Küreselleşme inancına göre halkı, “Kul” olmaya yönelttiler. Kul olabilme zehrini; etnik milliyetçilik, mezhepçilik, cemaatçilik ve dincilikle AYRIMCILIK yaparak insanlara içirmeye çalışıyorlar.
Bu konuda siyasetçiler, bürokratlarla iş birliğine gidiyorlar. Yeni sistem olarak da gizlenen ve halka zehir içirilerek sistemi kabul ettirmenin peşindedirler. Özellikle halkın seçtiği siyasetçiler halkın, bu sisteme bağlılığını ortadan kaldırmaya yönelmelidirler.
Devlet işleri, yeni inanç sistemi adına yürütülmemelidir. Aksine bu tür gidişata, yönetenler “Dur” demesini bilmelidir.
Toplumlar, büyük olayları görmüyor. Görmek için zihinlerini çalıştırmıyor. Küreselleşme kuralları “Yeni” adı altında dayatıldığını hesap etmiyorlar. Lükse koşmayı marifet sayan, kafaların takıntısının tekrarlanmaması gerektiğini düşünmüyorlar. Halk bunların farkında ama kurgulanışında koparılan gürültüyü duyamıyor. Fakat sonucu kendisini ilgilendirecektir. Bu durumda olayların nasıl yürütüldüğünü net olarak bilmeleri gerekir.
Ülke olarak, dünyanın gidişatından ne kadar etkileniriz. Bizi ne kadar “YENİ” inancın içine alabileceklerini, zaman içerisinde farkına varacağız.
Bu konuda, ATATÜRKÜ anlamaya, özellikle Onun “Karma ekonomik sistemine” ihtiyacımız vardır.