Faruk Öndağ Hocam ile sohbet ediyorduk. Bir arkadaşı ile yaşantısını benimle paylaştı;
“Çevremdeki bir arkadaş beni sık sık arar, sosyal medyadan da paylaşımlarıma uzun uzun yorum yapardı. Sonra bir rüzgâr geldi, bu arkadaş aldı başını gitti. Yüksek bir konuma getirildi. Sonrasında ne selam ne sabah…
Yoğundur, normaldir dedik.
Ancak sonrasında küçük küçük ekabirlikler, kasıntı, kaba davranışlar gelmeye başladı. Çevresindeki insanları canından bezdirdi. Hareketleri açıkçası hayal kırıklığı oluşturmuştu hepimizde. İster istemez çevresinden uzaklaşmıştık. Bu şekilde bir süre devam etti.
Gel zaman git zaman o soğuk, kaba adam gitti ve bizim eski sıcak, nazik arkadaş geri döndü. Bir muhabbet ortamında onun adı geçince: “Ya arkadaş, adamın günahını aldım ben. Makama geldi, ayarı kaçtı dedim ama öyle değilmiş. Bak tekrar eski sıcak, samimi hâlini aldı.” dedim.
Bir ortak dostumuz, “Ne zamandır seni arayıp soruyor?” dedi. Ben de, yaklaşık iki aydır, dedim.
Arkadaşım bir kahkaha attı: “Âlem adamsın hocam, senin dünyadan haberin yok. Arkadaşı iki ay önce görevden aldılar.” dedi.
Şaştım kaldım.
Bir yandan gülerken öte yandan bu olay sayesinde insanın hâlleri üzerine uzun uzun düşündüm.
Koltuk denen büyülü nesnenin insanoğluna tesirini bilenleriniz ise benim şaşırmama şaşırmıştır muhtemelen.
Padişah, baş vezire sormuş:
– ‘Eğitim mi önemli, karakter mi?’
Vezir hemen cevap vermiş:
– ‘Karakter önemlidir sultanım!’
Padişah, memleketin her yanına tellallar göndermiş:
– ‘Duyduk duymadık demeyin… En iyi hayvan eğiticisine 100 kese altın ödül verilecek!’
Yapılan elemelerden sonra bir kişi, ‘ülkenin en iyi hayvan eğiticisi’ olarak padişah’ın huzuruna çıkmış. Padişah sormuş:
– ‘Bir kedi’ye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretirsin?’
– ‘Altı ayda öğretirim padişahım!’
Aradan altı ay geçmiş. Eğitici huzura alınmış. Padişah sormuş:
– ‘Öğrettin mi?’
– ‘Öğrettim padişahım!’
Saray erkanı toplanmış. Hünerli kedi elinde tepsiyle servis yapmaya başlamış. Tam baş vezirin önüne geldiği zaman padişah sormuş:
– ‘Ey vezir! Söyle bakalım, eğitim mi önemlidir, karakter mi?’
Vezir, padişahın sorusuna cevap vermeden önce, kaftanının altında hazır tuttuğu bir fareyii yere bırakmış. Kedi, fareyi görünce tepsiyi attığı gibi farenin peşinden koşmaya başlamış. Altı aylık eğitim de boşa gitmiş.Vezir, padişahın sorusuna cevap vermiş:
– ‘Karakter önemlidir padişahım.
Önünde bir fare gördüğünde her şeyi unutan bu kedi gibi, eline bir fırsat geçtiğinde çıkarının peşinde koşan, eğitimli fakat karakteri bozuk insanlar yönetici olursa ülkem neylesin?
Padişah dalkavuk arar .
*
İlk gelen adaya sorar .
Demek dalkavuksun?
Ama dalkavuğa benzemiyorsun.
*
Adam; Evet padişahım ben dalkavuğa benzemem.
*
Padişah; Dur bakayım, biraz dalkavuğa benziyorsun
Adam; Evet padişahım biraz dalkavuğa benzerim.
*
Padişah; Tamam, aradığım tam da bu der.
Öykülerle girdim yazıya..
Kifayetsiz muhterisleri ve karakter yetmezliği yaşayan mahlukatı anlatmak için..
Kifayetsiz sözlükte yetersiz anlamına gelmektedir . Muhteris ise açgözlü, hırslı manasındadır.
Kifayetsiz muhteris aslında kişinin alanında uzman olmayıp, hiçbir şey bilmeyip buna karşın sürekli gözünün yukarılarda olması olarak açıklanmaktadır.
Yeteneği olmadığı halde yükseklere tırmanmak için çırpınıp duran kişi sürekli referans, torpil arayışında olanlar için bu deyim kullanılıyor.
Kifayetsiz muhteris kişilerin özellikleri Dunning-Kruger Etkisi ile anlatılmaktadır.
Dunning ve Kruger isimli iki psikiyatri uzmanı yaptıkları bilimsel araştırmalara dayanarak bir teori geliştirirler.
Bu teoriye göre cahil ve niteliksiz insanların, kendilerinden daha bilgili, kültürlü ve nitelikli insanlardan daha çok kendilerine güvendiklerini, kendilerini toplumsal yaşamda daha öne çıkardıklarını ileri sürerler.
Bu teoriye göre;
Niteliksiz insanlar, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedirler.
Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
Eğer nitelikleri belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Ehliyetli ve liyakatli insan konuşur, itiraz eder, karşı çıkar ama ihanet etmez; zor zamanda etrafına sahip çıkar.
Kifayetsiz muhteris ise susar, itaat eder gözükür, onaylar; ama en kritik anda ihanet eder, satar.
Bugünlük yeterlidir nasihat kelâm
Yazılandan ders almak gerek vesselâm.
Erhan Ziya SANCAR
Eğitimci Yazar