İnsan mutluluğu arıyorsa ilkbaharda açan çiçeklere bakmalı. Bir kuşun ötüşüne kulak vererek de mutlu olunur! Mutlu olmak için çok neden var. Bakmak değil, asıl görmek önemlidir.
Mutlu olmayı seçmek, bunu önceliğiniz haline getirmekle başlar. Sevgi görmeyen her can, sevgiye muhtaçtır. Hiç bir canlıyı sevgisiz bırakmayalım. Çiçekler ve hayvanlar da sevgi bekler. Sevgi verildiğinde karşılığında belli ederler.
Unutamadığım bir anım beynimde canlandı. Mevsimlerden ilkbahar. Masmavi ve pırıl pırl gökyüzü… Çiçeğe duran portakal ağacının kokusunu yayan bir ilkbahar sabahı… Kuşların o güzelim ötüşleri de kulaklarıma dek geldi. Bir süre sonra kalktım, elimi yüzümü yıkayıp balkona çıktım. Balkonumdaki saksılarında kendilerini göz atmamı bekleyen çok sayıda ve renk renk çiçeklerim…
Hepsiyle tek tek konuştuğum oldu. Sıra çileğe geldi. Onu da mahrum etmeyeyim dedim. Çilek dikili olan saksının yanında bir kumru beni görünce biraz ürktü, kaçar gibi oldu. Bana baktı, ben ona baktım. Sonra ben çileğe doğru yöneldim. Birde ne göreyim dersiniz? İki üç tane çöp var. Bu da ne diye düşündüm ve o çöpleri aldım, çöp kutusuna attım. Kumru halen bana bakıyordu. Sanki sen ne yapıyorsun? Der gibi…
O an anlam veremedim. İçeriye girdim, kahvaltımı hazırladım, kahvaltımı yaptım, çayımı içtim, tekrar balkona gittim. Çileğin olduğu saksıya yine gözüm takıldı. Bir de göreyim… Orada çöpler vardı, yuva yaptığını düşündüm. Öyle de oldu.
Ertesi gün uyandığımda balkona gittim. Aaa…; iki tane yumurta bırakmış, halen çöp taşıyor… Çöp taşıması bitti. Yumurtaların üzerinden kalkmadı. Kimi zaman bir başka kumru geliyor ve gidiyordu. Sanırım eşi olmalı.
Bu ilginç tabloyu izlemek, beni mutlu etti! O anne kumruyu yalnız bırakmadım. Ara sıra su ve yiyecek verdim. Hiç kaçmadı artık benden. Yavruların çıkmasını dört gözle bekledim. Yumurtadan 18 gün sonra çıktılar. Cıvıl cıvıl ötüşleri bambaşkaydı. Bir süre sonra uçtular ve gittiler. Benim için mutluluk sonlandı.
Evet, her canlı sevgiye muhtaçtır. Bir kuş bile sevgi gösterince senden kaçmıyor. Bunu bizzat yaşadım ve çokta mutlu oldum! Bu olayı üç kere yaşadım. Diğer ikisi de farklı çiçeklerimin üzerine yuva yaptı. Orada da yavrularını aldı ve gitti. Bunları yaşamak anlatılmaz bir duygu! Çok mutluyum! Bu mutluluğumu okurlarımla paylaşmak istedim.
Dal parçalarından basit bir yuva yaparlar. Senede iki yumurta yumurtlarlar. Yavrular, yumurtadan çıktıktan 18 gün sonra uçarlar. Göçmen ve kalıcı olanları vardır.
***
Araştırdığımda; bu güzel ve sevimli kuşların eşlerine bağlılıklarını öğrendim. Eşlerden biri ölecek olursa, kalan eş, ömür boyu başkasıyla eşleşmez.
Kumruların aşkı, gugukçuk ötüşüyle başlar. Erkek dişiyi takip eder ve çiftleşmeye başlarlar. Bugünden sonra da bir daha birbirlerinin yanından ayrılmazlar.
Aşklarının ürünü olan yavrularını güvercin sütü denilen bir salgıyla beslerler. Kumrular bu sıvıyı gagadan gagaya aktararak verirler. “Sevgi kuşu” olarak anılmalarının bir sebebi de bu olsa gerek…
Yakup Peygamber, oğlu Yusuf’u çok sevmektedir ve bu sevgiyi kıskanan diğer kardeşleri Yusuf’u kuyuya atarlar. Günlerce arayıp bulamazlar. Kumru kuşları da eşlik eder ve bulamazlar. Kumrular: “Yusuf yok, Yusuf yok!” diye öttükleri anlatılır. Çocukluğumdan bu güne kadar bunların ütüşlerini dinledim.
Neden evliliği güzel olanlara “kumrular gibi” benzetmesi yapıldığını algılar mısınız? Çünkü kumrular, asla eş değiştirmezler. Kumrular, içinde bulunduğu koşullara her zaman uyum gösterirler, şikâyet etmezler. Kumru, hiçbir zaman başka bir kuşun yuvasına girmez.
*
Aşağıdaki kumru temalı güzel şiir, neler neler anlatmıyor ki… Empatik buldum doğrusu. Birlikte okuyalım.
Kumru
Bir kumru
Yuva yaptı içimde
Depreşiyor koca yüreğim
Çırptıkça renkli kanatlarını
Yeniliyor kendini
Tüm hücrelerim
Seherde
Her ötüşünde
Deli oluyor gönlüm
Seviştikçe, beş duyumda
Canlanıyor yeniden
Kuruyan yüreğim
Sende katıl
Güzel duygulara
Kıymetini bil kısacık yaşamın
Kanatlan, uç
özgürlüğe doğru
sevgiyle yaşa
Canlansın bedenin.
Mustafa Yiğit