Cenab-ı Hak’kın (cc), “Eşref-i Mahlukât-Yaratılmışların en şereflisi” olmak üzere yarattığı insanoğlu kadar; zalim, çıkarcı, gözü doymaz, vicdansız, sorumsuz, her türlü ahlâki ve insani vasıftan mahrum, çevresine böylesine zarar veren, ikiyüzlü, hain, utanmaz, yalancı, güvenilmez, kalleş bir yaratık daha da yoktur. Dünyadaki tüm huzursuzlukların, kötülüklerin, sömürülerin, zulümlerin, katliamların, harplerin, terörün, açlık ve sefaletin, çevre kirliliklerinin, hastalıkların, iklim değişikliklerinin, kıtlıkların velhasıl tüm kötülüklerin müsebbibi; hep bu insan görüntüsündeki insanlıktan nasipsiz yaratıklardır.
– Hz. Ademin oğulları, Habil ve Kabil’den bu yana, bu zulüm, kavga ve çıkarcılık, haksızlıklar ortamı, sürüp gitmektedir. Medeniyetler (güya) geliştikçe, zulüm ve sömürü düzeni, daha da güçlenmektedir. Neticede bir küçük azınlık, zenginlik ve sefahat içinde yaşarken, Dünya nüfusunun çok büyük bölümü, açlık, sefalet, hastalıklarla boğuşmaktadır.
– Bugünün dünyasında; tüm zenginliklere sahip olmak isteyen, bu uğurda her türlü ahlâksızlığı irtikap eden, tek din, tek para, tek devlet projesini yürüten; KUKLACILAR (Başta Rockefeller ve Eöçild Grubunca yönetilen, Siyonist ve Evanjelist gruplarınca icra edilen) ÎLLİMUNATİ olmak üzere, İngiltere, ABD, Rusya, Çin, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Belçika, Hollanda, Vatikan, İsrail vb ülkeler her türlü melanetin kaynağıdırlar.
– Bu KUKLACILAR’a uşaklık eden KUKLALAR ise (tarih boyunca) hep Ermeniler, Rumlar, Sırplar, Bulgarlar, Suudi ve Haşimi sülalesine mensup Araplar, Kıpti Mısırlılar, (Kürt kimliği taşımalarına rağmen, aslında kripto ermeni olan) sahte Kürtler, ve bunlara kurdurulan tüm terör örgütleri olmuştur. Sık sık “Efendi” değiştirebilen bu kuklalar, aldıkları emirler uyarınca; her türlü insanlık dışı davranış, katliamı, yağmayı, ihaneti, kalleşliği, irtikap etmişlerdir. Hala da etmektedirler. (Bu arada din kisvesi altındaki ihanet odağı cemaatlere de dikkat etmeliyiz)
– Bu iğrenç düzen içinde AB, NATO, BM vb tüm kuruluşlar, kuklacıların emrindedir. Onların iğrenç emellerine hizmet etmektedir.
– Tek kurtuluş çaresi güçlü olmak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, halka gerçekleri açık ve net biçimde anlatmaktır. Özellikle; kuklacıların ve kuklaların en fazla hedefe koyduğu, Türk ve İslâm dünyasının, bu konuda çok daha duyarlı ve güçlü olması gerekmektedir. Ama ne yazık ki haliyle Türk ve İslâm dünyası; tam bir dağınıklık, perişanlık ve cehalet içindedir. Çoğu, bir kuklacının hegemonyası altındadır. (Özellikle, ABD, İsrail, İngiltere, Rusya’nın.) Nitekim; son Azerbaycan/Ermenistan savaşı da, bunun açık bir örneğidir. Çoğu (İran dahil) suskundur, pasiftir, Türk düşmanıdır, terör destekçisidir, (açık veya gizli) Ermeni ve Rum yandaşıdır, KKTC’yi tanımamıştır. (KKTC’de Maraş bölgesinin açılması çok önemli ve sevindiricidir.)
– Nüfusu, 2 milyonu biraz geçen; açlık ve sefaletle boğuşan, bücür Ermenistan “saldırganlık politikasında” neyine güvenmektedir? Elbette iplerini tutan kuklacıları ABD, Fransa ve Rusya’ya.
– Haddini bilmeyen şımarık ve yalancı, İslam düşmanı Fransa, kendisinde bir güç görmektedir. Her işe pis burnunu sokmaktadır. Aynı durum ABD ve Rusya için de geçerlidir. Zira Ermenistan’a bu emri veren, silah yardımı yapan kendileridir. Nitekim, (Cenab-ı Hak’ın yardımı ile) kardeş Azerbaycan, zafer yolunda ilerlemeye işgal altındaki topraklarını kurtarmaya başlayınca hemen “ateşkes” talepleri başladı. Bu utanmazlar, Ermenistan’a “işgal ettiğin yerleri tek et” demiyorlar. Aynı zamanda Güvenlik Konseyi üyesi olan bu hainler, “bu konudaki Birleşmiş Milletlerin aldığı 4 karara uy” da demiyorlar. Tam bir iki yüzlülük, utanmazlık sergiliyorlar. Aksine terörist Ermenistan’ı, büyük Ermenistan ve büyük Kürdistan projelerini destekliyor, teröre her türlü yardımı yapıyorlar. (Şu anda aslında bir Ermeni örgütü olan Asala’nın devamı niteliğindeki PKK da burada savaşmaktadır.)
– Kuklacılar için insan hayatının önemi yoktur. Zira; asırlar boyunca, Türklere, Zencilere, Afrikalılara, Kızılderililere, Filistinlilere, Kırım halkına, Uygur Türklerine, Balkan Türklerine, Aborjinlere, Hindulara, Vietnamlılara, Kıbrıs halkına, Azeri Türklerine, Anadolu Halkına, Kafkasya halklarına, Güney Amerika halklarına, Laponlara, Eskimolara, Libya, Yemen, Tunus, Fas, Cezayir, Kongo, Ruanda, Nijerya haIklarına, Endülüs’te yaşayanlara, Yahudilere, gerçek Kürtlere, her türlü soykırımı uygulamışlardır. Milyarlarca insanı katletmişler, yer altı ve yerüstü zenginliklerini soymuşlardır. Dünya haritasını kanla boyamışlardır. Ve hâlâ, aynı melanetlerine devam etmektedirler.
– Ve, utanmadan ‘Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan, ama dünyaya en fazla silah satan, her türlü terörün tertipçisi olan, bu soyguncu ülkeler, barış edebiyatı yapmaktadırlar. Diğer taraftan da Vatikan’ı, kiliseleri, misyonerleri, kolejleri, lobileri, diasparaları, masonik teşkilatları, Yehova Şahitleri, kirli vakıfları, sahip oldukları tarım, silah, ilaç, enerji, finans, medya, su vb holdingleri kanalıyla kötülüklerini devam ettirmektedirler. Toprak doyurası gözleri, bir türlü doymamaktadır. (Azerbaycan sonuna kadar gitmeli, Misk Grubuna güvenmemeli, masaya oturmamalıdır.)
– Yüce Rabbim (cc ); tüm mazlumların ve Azeri kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Hainlerin cezasını da tez vakitte versin. Kahretsin.
Not: Ermenistan için yazdıklarım haddini bilmez, AB’nin şımarttığı, Yunanistan için de geçerlidir. Devamlı olarak cami duvarını kirletmektedirler. İkisinin de tek sermayeleri Türk düşmanlığı, tek silahları da yalan, iftira ve haç dayanışmasıdır. Güçleri de sadece silahsız sivillere (bebeklere, kadınlara, yaşlılara) yetmektedir.