Abdullah ÖCALAN’ ın talimatı ile Barış ve Demokrasi Partisi çatısı altında parlamentoya yeniden dönüş kararı alan eski DTP Milletvekillerinin bu hafta partiye katılmaları bekleniyor. İstanbul Bağımsız milletvekili Ufuk URAS’ın da katılımı ile bu partinin grup kuracağı meclis konuşmalarında öncelikler kazanacağı, millet bütçesinden milyarlarca lira bağış alacağı yolu artık kesinleşmiş gibidir. Yukarıdahaberi kısaca özetleyerek koyduk. Burada devenin nerem doğru ki, boynum doğru olsun sözüne benzer bir olayla karşı karşıyayız.
DTP nin Anayasayı ihlal fiilleri işlemesi nedeniyle bu parti kapatılıyor. İki milletvekili hariç, diğerlerinin milletvekillik hak ve hukukuna hiç dokunulmuyor. Demezler mi ki, en yücelerin yücesi Anayasa Mahkemesi, Anayasanın ihlal suçları ile bu partinin kapatılması kararları verilirken bu iki milletvekili ve dışarıdaki üç beş kişiyle mi bu suçlar işlenmiş oluyor. Bu partinin milletvekili olmayan diğer yüzlerce kişisi partide gölgelik miydiler? Meyve vermeyen, bol koku saçan Ahmet Vefik ağacı mıydılar? Kapanma kararından sonra koro halinde sineyi millete döneceklerdi. Parlamenterliklerine son vereceklerdi. Bu kahramanlıkları kaç gün sürdü? Vatan millet, birlik dirlik, hürriyet, özgürlük, cumhuriyet, seçim ve demokrasi nutukları kullanan bu DTP lileri Öcalan mı seçti ki, Öcalan emri fermanı ile millet sinesinden dönmekten vazgeçiyor, tekrar parlamentoda kalıyorlar. Bunlar meşruiyetini Öcalan’dan mı alıyor ? Öcalan mı bunları tayin etti? Peki Öcalan 10 küsur yıldan beri içeride. Davası bitti kesinleşti. Fevkalade kanun yolları, karar düzeltmesi, muhakemenin iadesi, davanın tavzihi yolları tükendi, üzerinden 10 yıl geçti. Her cezası kesinleşmiş mahkum gibi infaz hükümlerinin kendisine uygulanması gerekirken Öcalan’a ,avukatları ile 10 yıldan beri her hafta haftalık görüşme yapma, ziyaret etme hakkını ve görevini hangi yasa veriyor. Artık görülecek bir davaları, görülen bir davaları mı var? Açılacak yeni davaları olmadığına göre avukatları Öcalan ile neyi konuşuyorlar.? Açılmış dava yok, tahkikat da yok, avukatlar beyefendinin huzurunda hazır bulunuyorlar, tekmil alıyorlar, emir ve buyruk dinliyorlar. Avukatlar emir kulumu? Avukatlık görevi eski mahkumiyetinin sonuçlanmasına veya terki diyar etmesine kadar mı sürecek? Bunlara ziyaret için gittiklerinde hiç mi soru sorulmuyor.? Bunlara “buyurun kapı açık ziyaret edebilirsiniz” diye nasıl söyleniyor? Türkiye’de davası kalmamış, açılacak davada yok, bir olayda her hafta ziyaret görevini ifa eden kaç avukat vardır? Bunların arasında tek avukat gösterir misiniz? Barolar Birliği sessiz kalamaz. Buna Adalet Bakanlığı “bırakın geçsinler” diyemez. Hükümet, aman bana dert gelmesin diye işi savuşturamaz. Parlamentonun tamamından bu ziyaretler ne oluyor diyen çıkmaz mı? Bu parlamentoda 9 okkalı yürekli siyaset yapan bulunmaz mı?
Beyefendi odasını beğenmiyor. Türkiye’yi avukatlar kanalı ile dışarıya çıkarılan mesajlarla dünyaya duyuruyor. Beyefendinin penceresi küçük derhal büyütülüyor. Derhal penceresine ince tel örgüler konuluyor. Beyefendinin odası rutubet emen lüks duvar kâğıtlarıyla döşeniyor ve beyefendiye 10 yıldan beri her yıl bölükler, taburlar tahsis ediliyor. Jandarmalar polisler tahsis ediliyor. Beyefendi İmralı valisi mi, beyefendi İmralı cumhurbaşkanı mı anlayan bilen el kaldırsın. Mahpusluk zordur. Allah mahpusluğu alnımıza yazmışsa Öcalan’ın mahpusluğunu nasip eğlesin. Yassıadadakiler başbakandı, meclis başkanıydı, cumhurbaşkanıydı, bakandı, generaldi, çok bakan, çok generaldi. Sıraya girerek yemek yediler. Ranzalarda yattılar. Düdükler çalınca yemek yemeye başladılar. Düdükler çalarak yattılar kalktılar. Vallaha bravo, pes doğrusu Öcalana