Çıldır Gölü, geçmişiyle ve bu günüyle türkülere ve hikâyelere konuk olmuş insanlarla bağ kurmuş bir göl. İnsan gördüğünden yola çıkarak hayaller kurar ve bu hayalleri (bazen) gerçek kılar. Bazen de kitaplara konu eder. Hayallerin gerçek olmuş bölümleriyle birlikte. Yaşar Geler’in “Bana Çıldır’ı Anlat” kitabı bu tür bir eser. Öyle ki; okudukça anlatılan yeri görmek için can attıran türden. Ne de olsa yazarı da Çıldır’lı.
Eğitimci-yazar Yaşar Geler çocukluğunun, ilk-gençlik çağlarının geçtiği Çıldır’ı anlatırken adeta bir canlı tarih tanığı kimliğine bürünmüş. “Bu yazdıklarımın tamamını ve de doğruluğunu hem gözlemlerime hem de yaşadıklarıma dair bilgiler ışığında aktarıyorum” (1) derken tarihe tanıklığını teyit etmiş. Okuyucuyu ise bir zaman makinası içinde yakın geçmişte yolculuğa çıkarmış.
Geler’in babası bir esnaf; ilçedeki Şafak Ekmek Fırınının sahibi. Bu vesile ile neredeyse tüm Çıldır’da tanımadığı kimse kalmamış. (2) 1979 yılında Eskibeyrahatun Köyü’nde kendisinin okuduğu ilkokulda öğretmen olarak çalışmış. Meslekteki bu gurur verici başlangıcın ardından Çıldır’ın Köyleri, Kars ve Ardahan’da 10 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul’a tayin olmuş ve 30 yıl İstanbul’un çeşitli okullarında görev yapmış.İstanbul’da geçen yıllar içinde doğduğu yerle gönül bağını koparmamış ve bir vefa borcu niteliğindeki kitabını kaleme almıştır.
Türkiye’nin Tamamen Donan Tek Gölü
Kars ve Ardahan il sınırında yer alan Çıldır Gölü, ülkemizin kışları tamamen donan tek gölüdür. Aralık ayından itibaren sıcaklığın sıfırın altına inmesiyle donmaya başlayan gölün üzerinde atlı kızaklarla kayılabilecek kadar kalın bir buz kütlesi oluşmaktadır. Göl öylesine çabuk donar ki balıkçılar balık tutmak için açtıkları hazneleri her gün yeniden açmak zorundadırlar. Çünkü gece donarak kapanmış olurlar.
Her yıl “Kristal Buz Festivali”’nin düzenlendiği göl 120 km2 büyüklüğündedir ve bahar aylarında temizliğiyle dikkat çekerken görenlere “içinde yüzsem hatta yüzerken suyunu da içsem” dedirtecek kadar berraktır.
Tüm bu bilgileri Yaşar Geler’in kaleme aldığı “Bana Çıldır’ı Anlat” isimli kitabından öğrendim. Tabii Ardahan’a bağlı Çıldır ilçesine ait bilgiler bu kadarla sınırlı değil. Kitapta onlarcası bulunan bilgilere birkaç örnek verecek olursam şöyle olur.
* Çıldır, Osmanlı döneminde birçok ilin bağlı olduğu bir Sancak Beyliğiymiş. Serhat ilçenin geçmişindeki bu özelliği, okuma yazma oranının yüksek olma mirasını bırakmış günümüze.
* Arazi az verimli olduğundan tarım yapılamamaktadır. Meraların varlığına rağmen hayvancılık yok denecek kadar azdır.
* Özellikli bir göle sahip olunsa da turizmde kendisine yer edinememiştir. İlçe sınırları içinde Uartular dönemine tarihlenen Şeytan Kalesi olsa da turizme kazandırılmış değildir. Hatta civardaki mağaralar, ibadet yerleri kalıntıları da aynı akıbeti paylaşmaktadır.
* Göle rağmen balıkçılık beklenen/arzu edilen seviyede değildir. Ekonomik girdiye dönüşenler alanlar; kaz yetiştiriciliği, süt ve süt ürünleridir.
Sonuç
Kış aylarındaki mahrumiyetler, batı insanına şiirler yazdıran romantik bahar aylarının yöre halkına yaşattığı zorluklar, insan boyu yağan karlarla kapanan yollar, Çıldır Gölü ve Karaçay’ın donan yüzeyindeki kızak maceraları, kuraklığın sebep olduğu ekonomik sıkıntılar, oynanan çocuk oyunları, düğünler, bayramlar, geziler, yöreye has yiyecekler, deyimler, terimler, sıfatlar… Yazıma başlarken değindiğim gibi Çıldır’daki sosyal yaşama dair çok şey olan kitapta “Özünde öznesinde Çıldır olmasına rağmen tüm Ardahan’ı, Kars’ı hatta belki de tüm Anadolu’yu kapsayan bir yaşam ortaklığı olarak da anlamak mümkündür.” (3) diyen yazar, aslında Anadolu coğrafyasındaki gündelik yaşamı tarih süzgecinden geçirerek kendi yaşantısının kronolojisi içinde aktarmaktadır.“Ben işime aşık oldum.” (4) diyen Geler’in doğduğu topraklara olan aşkını ise satır aralarında netlikle görmek mümkün.
Bana Çıldır’ı Anlat
Yaşar Geler
İkinci Adam Yayınları
125 sayfa
(1) 93.syf
(2) 70.syf
(3) 93.syf
(4) 89.syf