“Korkma” ile başlayan “İstiklâl Marşı”mızın bu ilk sözcüğünü hep anlamlı bulmuşumdur ve çok güçlü bir mesajı olduğunu düşünmüşümdür. Yolsuzluğun, hırsızlığın, hukuksuzluğun olağan hale geldiği, getirildiği ve bütün bunların yine hukuk yoluyla kapatıldığı, bu amaçla toplumun her kesimi üzerindeki keyfi uygulamaların ve baskının arttığı şu yıllarda; “korku duvarını”nın aşılması için, “korkma” sözcüğünün anlamı ve içerdiği mesaj daha da önem kazanmıştır.
Bugüne dek pek çok yardım, bağış ve benzeri kampanyalarda bile yolsuzluk yapıldığı ortaya çıktı. Örnek mi: Bosna’ya yardım kampanyası, Yimpaş olayı, Deniz Feneri olayı, 15 Temmuz Şehitleri ve Gazileri’ne yardım kampanyası ve daha niceleri! Öyle ki Bosna’ya Yardım Kapmanyası’nda, siyasilerin/yetkililerin sorumluluğu mahkeme kararıyla kesinleşti. Bu olayda Necmettin ERBAKAN hüküm giydi. Diğer olaylarda ise mahkeme kararına bile gerek yok: Her şey ayan beyan ortada. 15 Temmuz için toplanan yardım paralarının ve bu amaçla kurulan derneğin/vakfın nerede olduğunu, ısrarlı sorulara rağmen bugüne dek açıklayamadılar. Diğer yolsuzlukları da açıklayamadılar. Üstelik bunları gündeme getirenleri vatan haini, terörist ilan ettiler, haklarında davalar açtılar.
Ne yazık ki yolsuzluğa, hırsızlığa göz yuman, bu yöndeki iddiaları görmezlikten gelen, bu olayları kapatmak için yargı gücünü kullanan ve hatta çeşitli yol ve yöntemlerle doğrudan yolsuzluk, hırsızlık yapan kişilerin bizi yönettiği algısı, kanısı güç kazanıyor. İktidar gücünü kullananların nerdeyse tümünün böyle bir zihniyet taşıdığı inancı toplumun her kesiminde yayılıyor.
Hırsızlık, yolsuzluk, keyfilik, hukuksuzluk ve benzeri olguların, toplumun ve devletin çöküş alametleri olduğunu, bunları yüzyıllar önce söyleyen İbn-i Haldun’dan, Yusuf Has Hacip’ten, Nizâmülmülk’ten alıntılar yaparak ve örnekler vererek anlatmaya, açıklamaya çalışıyorsunuz; hemen ensenize biniyorlar, inanılmaz bir saldırıya geçiyorlar. Öyle ki sizin ne vatan hainliğiniz, ne teröristliğiniz kalıyor! Her şeyi söylüyor, her türlü hakareti yapıyorlar, tehdit ediyorlar; ağıza alınmaz sözlerle, argoyla, küfürle. Sonunu da “Bayrak inmeyecek, ezan susmayacak!” gibi süslü ifadelerle bitiriyorlar. Kimler mi, günümüzün paralı silahşörleri, lejyonerleri: Troller, aktroller!
Yaa, hemen niye atlıyorsunuz, saldırıyorsunuz; “hırsızlık, yolsuzluk” deyince! Siz, hırsızlık ve yolsuzluk mu yapıyorsunuz ki hemen üzerinize alınıp cengâverler gibi savunmaya geçiyorsunuz.
Siz, paralı askerlersiniz; inancınıza, inandığınıza göre değil, aldığınız paraya göre konuşuyor, yazıyor ve öyle de tutum ve davranış sergiliyorsunuz.
Ama artık bunu herkes anladı; biliniyor ve tanınıyorsunuz: Bilesiniz!
Yolsuzluk/hırsızlık geçmişte de olmuştur; az ya da çok her zaman her ülkede olmuştur. Ama her ülkede bu olayların üzerine gidilmiş, soruşturmalar açılmış, sorumlular yargılanmış, hüküm giymiştir. Bizim ülkemizde ise şu yıllarda hem yolsuzluk-hırsızlık çok çok artmıştır hem de bu olaylar ve bu yöndeki iddialar adeta iktidar eliyle kapatılmaktadır. İşte bu dönemin en temel özelliği de bu olsa gerek! Tarih bunu yazacaktır.
Bunları konuşalım, yazalım; korkmayalım; biz, bizi sindirmeyi, susturmayı, birbirimizle iletişimi engellemeyi ve gücümüzü yok saymayı amaçlayan bir avuç paralı askerden, trollerden çok çok fazlayız, güçlüyüz, milyonlarız, biz “halk”ız. Üstelik biz haktan, hukuktan yanayız; çalmıyoruz çırpmıyoruz, yolsuzluk hırsızlık yapmıyoruz. Tüm bunları yapan, sonra zeytinyağı gibi üste çıkan, iktidardan ve yargıdan destek gören o haramiler bizden korksunlar.
Bunların hukuk önünde hesap verecekleri günler gelecektir, o günler yakındır.
Muhteşem bir tespit. Şu cümleniz aslında söylenecek söz bırakmıyor:
Yolsuzluk/hırsızlık geçmişte de olmuştur; az ya da çok her zaman her ülkede olmuştur. Ama her ülkede bu olayların üzerine gidilmiş, soruşturmalar açılmış, sorumlular yargılanmış, hüküm giymiştir. Bizim ülkemizde ise şu yıllarda hem yolsuzluk-hırsızlık çok çok artmıştır hem de bu olaylar ve bu yöndeki iddialar adeta iktidar eliyle kapatılmaktadır. İşte bu dönemin en temel özelliği de bu olsa gerek! Tarih bunu yazacaktır