Şöhret olmak tesadüf değildir. Tesadüfler belki şöhreti getirebilir ama şöhreti taşımak kişilik ister, karakter ister, yetenek ve beceri ister. Kişide yetenek beceri yok ise maalesef zirveye çıksa dahi geri çabuk iner.
Peki bunlar nasıl olur ya da nasıl olmalı?
Her insan yaradılıştan belli özelliklere ve belli becerilere sahip doğar. Zaman içinde bu beceri ve yeteneğini fark edip geliştirir ise o dalda başarı kaçınılmaz olur.
Bu yeteneği çoğunlukla çocukluğunda bazen aileler keşfeder, bazen de öğretmenler… Becerisi zayıf bir ailede doğmuş ise bu yeteneği keşfetmek öğretmene düşer. Beceriksiz bir öğretmene denk gelirse de o kişide yetenek ya yok olur ya da kendi kendini sebepler oluşarak keşfeder.
İnsanın kendini keşfetmesi de büyük olasılıkla zayi olmuş bir yeteneğe denk gelir. Çünkü yaş ilerlemiş ve yaratılışta var olan o yeteneği geliştirme süresi çoktan geçmiştir.
İşte bu yüzden ailenin ve okulun önemi çoktur.
Şimdi gelelim yeteneğe
Yetenekli bir kişi kendini o dalda ilerletir ise başarıya kesin ulaşır, tabi başarıya ulaşmak tek başına asla yeterli değildir. Başarının yanında kişilik yok ise ulaştığın yerin önemi yoktur. Çünkü orada tutunmak, yani zirvede kalabilmek kişilik meselesidir.
Zaten yeteneğin ve kişiliğin varsa başarı kaçınılmazdır.
Bazı kişilerde yetenek vardır, başarı yoktur. Bu kişilerde etrafına suç bulur. Yani elimizden tutan olmadı ki derler. Elden tutularak ancak çocuklar bir yere getirilir. O’da yürümeyi öğrenene kadar olur. Yürümeyi öğrendikten sonra eli bırakılır geri kalan yolu becerisi varsa kendi gider
Kuş bile yavrusunu yumurtadan çıkana kadar ısısını vesairesini ayarlar, palazlanana kadar besler. Uçma vakti geldiğinde yavru hâlâ uçmaz ise onu yuvadan atar ve uçmak mecburiyetin de kalır. Eğer o beceri onda yoksa aşağıda kediler onu bekler.
Kedi beni yedi diye de dert yanmaz. Palavrayla iş olmaz, yeteneğin varsa kişiliğinde olmalı ki tutunduğun yerde kalabilesin.
Kuş olmak yetmiyor, kanadın olması da yetmiyor birde cesaretin olmalı ki uçabilesin.
Hasan Gençay