Yıllardır, Ayasofya’nın ibadete açılması konusu, ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilir. Tamamen iç politikaya, bazen de dış politikaya malzeme yapılır.
Aslında; Ayasofya ibadete kapalı değildir. Her vakitte ezan okunmaktadır. Namaz kılınan işbölümü vardır. 1453 yılından bu yana da çan çalınması söz konusu değildir. Mülkiyeti bizimdir. Fatih Sultan Mehmed’in hediyesi ve emanetidir. Ne yapacağımıza biz karar veririz. Bücür Yunan Palikaryasını da, (bizden aldığı maske vb. malzemeleri, PKK’ya gönderecek kadar adileşen) ABD yönetimini, kafadan çatlak Trump’u da ciddiye almayız.
Konunun bu kadar uzatılmasına da gerek yoktur. Çok daha önemli konuları KHK ile halleden; Anayasa dâhil, tüm hukuki mevzuatı sallamayan; Sayıştay/Danıştay/Anayasa Mahkemesi gibi yüksek yargı kararlarını hiçe sayan iktidarın, şimdi Danıştay kararı beklemesi çok gariptir. Saray, “olacak” dediği an iş biter.
Şüphesiz; daha önce, Ayasofya’nın ibadete açılmasına karşı çıkan, bunu provokasyon sayan, Cumhurbaşkanı’nın, bugün tam aksini savunması da gariptir. Amacın gündemi değiştirmek olduğu kanaatini güçlendirmektedir. Nitekim tüm dertler bitmiş gibi yandaş medya, günlerdir bu konuyu işlemektedir. Önüne gelen herkes hamasi konuşmalar yapmaktadır. Devlet Bahçeli de aynı konuda devamlı olarak akıl vermektedir.
1– Çok şükür, çocukluğumdan bu yana, dini görevlerimi yapmaya çalışan biriyim. Üniversiteyi bitirdikten sonra da namazımı hiç aksatmadım. Ama Ayasofya’da namaz kılmanın benim açımdan manevi değeri pek yoktur. (Bu esere, sadece milli duygularla yaklaşırım.) Şahsen; Eyüp Sultan Hz./Emir Sultan Hz./Mevlana Hz./Şeyh Yahya Efendiyi/Merkez Efendiyi/Sümbül Sinan Hz./Aziz Mahmut Hüdai Hz./İstanbul bağrında yatan Ashab-ı Kiram’ı/Haci Bayram Veli Hz./Akşemseddin Hz./ Somuncu Baba/Üftade Hz./İbrahim Peygamberi ve daha yüzlerce gönül sultanını bağrında misafir eden camilerde namaz kılmayı tercih ederim. Buralarda manevi huzur duyarım. Milli gururumu yenileme ve güçlendirmek istersem, Ayasofya’yı değil Selimiye’yi/Süleymaniye’yi/Sultan Ahmed’i/ Yeni Camii/i/Fatih Camii’ni/Bezm-i Alem Valde Sultan’ı/Bursa’daki Yeşil Camiyi veya Ulu Camiyi ve daha yüzlerce ata yadigârını tercih ederim
Ve benim için milli mesele, Ayasofya’nın ibadete açılmasından ziyade, Yunan işgalindeki adalarımızın temizlenmesidir. Bu kendini bir matah zanneden, AB’ye sırtını dayayan, şımarık palikaryaya, haddinin bildirilmesidir. Libya’da ve Akdeniz’de başarı kazanılmasıdır. Corona salgınında ne oldukları ortaya çıkan, birbirine sırtını dönen AB ülkelerine taviz verilmemesidir. Özellikle de karakter yoksunu Fransa’ya haddinin bildirilmesidir.
2– Türkiye’nin gündeminde çok önemli konular/problemler/tehditler/tehlikeler vardır. Bunlara ağırlık ve öncelik verilmesi gerekmektedir.
A) Corona afeti geçmiş değildir. Çok erken davranılmış, tedbirler kaldırılmış, halka yanlış kanaatler aşılanmıştır. Neticede; tam anlamı sorumsuzluk/tedbirsizlik/umursamazlık tablosu doğmuştur. Hasta sayısı hızla artmıştır.
b) İşsizlik, ekonomik kriz, astronomik bütçe ve ödemeler dengesi açığı, müthiş faiz yükü, döviz sıkıntısı, (TUİK’in belirttiğinin aksine) şahlanan enflasyon, sıfıra inen yatırımlar, büyük düşüş gösteren üretimi, gerileyen ihracat, çok ciddi deprem riskleri vb. konular hayati önem arz etmektedir.
c) Mevcut baskıcı rejim; politize olmuş yargı; olmayan fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetleri; Yönetimde liyakatli kadroların tümüyle tasfiye edilmiş olması; Can ve mal güvenliklerinin yok olması; Tek Adam yönetimi; Mevcut israf saltanat, lüks, yolsuzluklar, rüşvet, kayırmalar tablosu; yok edilen güven, huzur ve istikrar ortamı; kalitesiz eğitim; hesabı tutulamaz hale gelmiş mülteci işgali vb. konularda acilen çözüm beklemektedir.
d) Bu arada bir de “ÇİN İSTİLASI” tehlikesi yaşanmaktadır.250bin Dolara ev alana vatandaşlık verilmesi ülkemizi ciddi bir tehlikeye atmıştır. Çin, İstanbul’da 1 milyon/İpek yolu güzergâhındaki illerde de 10 milyonluk bir nüfusu, Türk vatandaşı yapma peşindedir. Her mahallede bir ticarethane açarak, Türk esnafını ortadan sileceklerdir. (Afrika’da yaptıkları ortadadır.)
e) Çok önemli bir konu da; İllimünati’nin (Rockefeller/Gates/ Soros/Ford Vakfı vb. kurumlar eliyle yürüttüğü)”Milli Devletleri yok etmek; Tek din/Dil/Parayı hâkim kılmak Siyonist/Evanjelist yönetiminde tek dünya devletini kurmak, herkesi çiplemek ve robotlaştırmak; “Bu arada istenmeyen ırkları yok etmek” çalışmalarını hızlandırdığı da gözden kaçırılmamalıdır. ABD/İngiltere/Fransa vb. ülkelerdeki sokak hareketlerinin kimler tarafından ve nasıl organize edildiği/Anti-Fa’yı kimlerin finanse ettiği iyice araştırılmalıdır.
3– Ülkemizi çok büyük tehlikeler beklemektedir. Kaybedecek vaktimiz yoktur. Acilen tedbirlerin alınması şarttır. Mesela; savunma sanayi daha da güçlendirilmeli, milli tarım; hayvancılık, tohumculuk, ilaç, aşı, yazılım vb. konulara öncelik verilmelidir. Eğitim kalitesi yükseltilmeli, Ar-Ge’ye önem verilmelidir. Yüksek teknoloji her açıdan desteklenmelidir. Beynelmilel monopollerin ülkemizde cirit atmasına izin verilmemelidir. Başta tarım ürünleri olmak üzere ithalat politikalarından vazgeçilmelidir. Liyakat ve istişare düzenine samimiyetle öncelik verilmelidir. Parlamenter demokrasi, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı acilen geri getirilmelidir. İsrail, ABD, Rusya, Fransa, Yunanistan, İngiltere, Suudi Arabistan, Barzani, Talabani, Suriye, Almanya ve ikiyüzlü İran’ın gerçek dost olmayacakları hiçbir zaman unutulmamalıdır. Bunlar, iflah olmaz Türk düşmanı ve terör destekçileridir. (Özellikle gerçek İslamiyet’le hiç ilgisi kalmamış İsrail ve ABD kölesi Araplara hiç güvenilmemelidir.
Not: Değerli kardeşim, kapasitesini yakından bildiğim Volkan Bozkır’ın BM Genel Kurul Başkanlığına seçilmesine çok sevindim. Yüce Rabbim (cc) yardımcısı olsun. Sağlık ve önemli başarılar lütfetsin…