Bu gidişle 65 sayısı birim değer kabul edecekler.
Dünyayı sallayan, etkinlikleri konuşulmadığında; kendine düşman yaratan ve kara propaganda yapan Siyonistlerin değeri olacak 65 sayısı.
Covid-19 virüsü hakkında da bilgiyi niçin açıklamazlar. Laboratuvarda yapılmışsa niçin ve neden? İran sınırında bir ay bekledi ama dünyaya bir anda yayıldı. Hiç inandırıcı değil.
Siyonistlerin toplumları yanılttığını ve bu yanılmayı bilimsel verilere dayandırdıklarını açıklıyorlar. Bu görüşe göre, “Domuz gribi” de çok enteresan 65 sayısına endekslenmişti. Bakıldığında 65 sayısı diğerlerinden farklı değil. 65 sayısı, yıl belirttiğinde insanın gelişiminde, önemli bir devrenin başlangıcı da değil.
Yapılan bir açıklamada, insan belirli yaştan sonra her çeşit kronik rahatsızlığı yaşayabilir, denilmektedir. O hâlde hangi kronik rahatsızlığın yaşa göre dağılımını bilim kurullarının açıklaması gerekmez mi?
Daha açık ifadeyle, yaşa bağlı kronik hastalıkları bilim kurulu sıralasın. Eğer böyle ise, ulaştığımız yaşa bağlı olarak, kronik hasta olacağız, demektir. 65 yaşını geçtiği hâlde kronik hasta olmayanları hangi sınıfa alacağız.
Buradan çıkan sonuca bakılarak, “Koruyucu Hekimlik” kavramının olmaması gerekir.
Bunun yerine koruyucu hekimliği de güçlendirme adına, korunma ve sağlıklı yaşama gibi kriterler açıklanmış olsaydı, çok daha isabetli karar verilebilirdi.
Olayı farklı bakış açısından değerlendirdiğimizde, salgının başladığı günlerde televizyon kanallarına çıkan doktorların cavid-19 hakkında bile bilgileri olmadığı belliydi. Nasılsa halk bilmiyor sende konuş. Dinci hocalar gibi, hikâyeleri peş peşe sırala.
Teoriye göre, üst solunum yolları ve akciğer bozuksa ve kişinin yaşı 65 in üstü ise, virüse yakalandığında, şairin dediği gibi; sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Öğretmen sınıfta; kanser öldürür demiş. Amacı, öğrencilerin sigara içmemeleri için olayı abartmakmış. Birinci sırada oturan öğrenci parmağını kaldırmış, “Öğretmenim, kanser hastasıyım, niçin ölmüyorum.” Demiş.
Öğretmenin başından kaynar su dökülmüş, kızarmış bozarmış. Bir dakika, der öğretmen kanser iki türlüdür. Biri öldürür, diğeri öldürmez.
Öğretmen öğrenci diyaloğunda olduğu gibi, solunumdaki bir problem tüm organlara etkimez mi? Beynin oksijensiz kalması, kalp problemi, karaciğer ve böbrek problemleri gibi. Böyle bir komple olayda, 65 yaşın fazla etkin olacağına bilim heyeti inanmıyordur.
Yaşantısında kötü örnekler yaşayan genç, sağlığına dikkat eder. Hasta olmayabilir, hatta hayatında ilaç dahi kullanmamış olabilir. Babasını muayene eden doktora aceleden sorar, “Babamın neyi var.” Doktor cevap verir, hiçbir hastalığı ve aksaklığı yok. Yalnız ömrü bitti, der.
Babasının çekap sonucunu doktora sorar. Doktor, “Cevap anahtarı çıktı.” Der.
Bugün gençler arasında, o kadar çok rahatsız olan var ki, açıklansa da herkes öğrense. Nerde ise sinir ilacı kullanmayan yok gibi. Depresyon ilaçlarının kullanımı oranını açıklasınlar.
Bey amca o ilaç sinirsel, niçin kullanıyorsun dedim. Emekli oldum, bin yüz lira maaş bağlandı. Gel de sen içme dedi.