Babam, sepetinde soba için kesilmiş odunlar ile, içeri girdiğinde, “On iki ay çalışacak, böyle günlerde yiyeceksin.” Kar fırtınasına rağmen, günü toparlayıp eve kapanmak, evin sıcaklığını hissetmek, bizim için, büyük bir zevkti.
Kuzinenin ateşi salonu fırın gibi yapmıştı. Babam, “Kışın meyvesi ateştir.” Derdi. Akşam yemeğinden sonra kesilmiş patatesleri kuzineye verilirdi. Kış gecelerinde en iyi yiyecek patatesti.
Kar yağışı devam ediyordu, pencerenin kenarına demir attık. Kardeşimle dereden tepeden konuşuyorduk. Bu arada babam kuzinenin çok yanmamasına dikkat ederdi. Patatesin çok kızarmasını istemezdi. Ihlamur çayı da devamlı kaynardı. Ihlamuru limonlu içmek çok hoşumuza giderdi.
Esintisiz yağan kar, dalların eğilmesine neden oldu. Kar öyle yağıyordu ki, çevreye sanki sessizlik çökmüştü. Dallar gittikçe eğilmeleri artıyordu. Böyle yağarsa, sabaha kadar dizleri aşar. Kardeşi, “Sabaha göreceğiz.” Dedi.
Patates sofraya geldi. Lezzeti çok güzeldi. Dağlarda yetişti. Rengi sarı olduğu için, sarı patates diyoruz. Patatesin yanında, dut pekmezi, tere yağı ve peynir vardı.
Kardeşim, “Yarın tuzakları kurmaya gelme. Gelirsen tutacak tuzak dahi düşmez.” Dedi.
Düşündüğümüzden daha çok kar yağıyordu. Her taraf beyazla kaplandı. Kuşlar bile sığındıkları yerden çıkmıyorlardı. Babama çetenin altından tavukları yuvalarına koyalım mı? Diye sorduk. Babam, zor olmasa bırakın, çünkü çetenin altına kar yağmaz diye yabani gelebilir.
Çetenin yanına gittik ve tavukları tek tek yuvalarına taşıdık. Tavukların yuvaları korunaklı ve sıcaktı. Patates ziyafeti sürecinde dışarı bakmadık. Karın yağış hızı biraz yavaşladı. Kar yağışının sebze ve meyvelere vereceği zarar çoktu. Kapının önünü temizledik. Temizlediğimiz yere kuşlar için, kaban kuracaktık. Kabanı kurmak için bir gün uğraşırdık. Ya bir tane veya iki tane yakalayabilirdik. Onları da çoğu zaman elimizden kaçırırdık.
Kardan yedi veren pembe gülü korurduk. Yediveren gülün mart ayına doğru çiçek açtığı çok oluyordu. Onu için, babam yedi veren gülü, Babam, “Yanından bile koşarak geçmeyim, yedi veren rahatsız olur.” Derdi.
Karda ağır aksak yürüdük ve içeriye girdik. Göz gözü görmüyor yağıyor dedik. Her kış mevsimi için, bu kış; büyük sel felaketi olacak. Derler. Herkes te inanır. Babam, sel kenarlardan birkaç ağaç koparır, dedi. Sel felaketi bizim derelerimizde.
Babam akıl defterini çıkarttı. Kar yağışını tarihi ile yazdı. Kar yağdı ve soğuk oldu diye yazdı.