Yaşantısı ona şarkı söyletmiyor, çığlık attırıyordu. Onunkisi bir bilinmeze heyecanla atılan çığlıktı. İçten gelen bu çığlık, sonsuza kadar devam etmese de yaşantısında kesinlikle bir iz bırakacaktı. Hayata uzanan yolda, çığlık çığlığa yürümek isterken. Ardı arası kesilmeyen çığlıklar ve tükenmeyen yollar. Tükenmeyen yollarda istenene varamama kaygısı ve de korkusu. Kaygı ve korkuyu yenemeyeceğini hissetmişse umutsuzca yolda kalmak. Yeni bir çığlık yerine, var olanla yetinmek. Yeterli hissetmediğinde yeni kavramlar yaratmaya çalışmak. Dizginlenemeyen bir düşünce biçimini ortaya koymak. Bu sayede çığlıklara cevap aramak.
Yaban elde de olsa, aramalıydı işini ve okulunu. Bir yerlere duyurmalıydı çığlığını. Ulaşmalıydı çığlığı, düşünden uyanmalıydı. Her adımında bir hayal, her adımında rüya alemine dalmalıydı.
Bu duygularla geniş ve kalabalık bir caddeye adım attı. Adımladı caddeyi ürkek ve hiçbir şey hissetmeden. Bir ilan gördü, sevinemedi. İş arıyorum demeye hâli kalmamıştı. Çığlığına tükenmişti. Onu, sanki bir el içeri itti. Masanın başında oturana, çığlık atmayı düşünürken, “İş ilanınızı okudum.” Dedi. Masa başındaki ondan çığlık mı bekledi bilinmez ama “Aşçı başına git” dedi. Aşçı başı mı duyacaktı çığlığını yoksa.
Şöyle bir baktı ve “Çantanı bırak ve başla” dedi. Çığlığı bir yerlere ulaştı mı acaba dedi. Yapacağını aşçı başı söyleyecekti. Bekledi, sabırla konuşmadı. Dediğini yerine getirdi ve ayakta bekledi. Çığlığımı duydular ama anlamadılar beni dedi. Çünkü, iki gündür boğazından sıcak su bile geçmemişti. “Çığlığım mutfağın temizleme işine takıldı.” Dedi.
“Çalıştığım bu iş yerinde çığlığımın izi kalacak.” Dedi.
Daha iyiye düşüncesiyle, mutfağı temizliyordu. Yorgunluğu bir kenara bırakmış gibi çalışıyordu. Mutfak, arka taraf ve çöp kutuları artık parlıyordu.
Aşçıbaşı, mutfağı ve arka tarafları, patrona gezdirdi. “Böyle bir temizlik görmedik. Düzenli ve çalışmaktan yılmayan insan olamaz.” Dediler.
Yoluna devam etmeliydi, çığlık atmalıydı ve okumalıydı. Hayalleri büyüktü, hedefine varmalıydı. Gördüğü düş değildi. Çığlığının atığı yolda düzlüğe çıkacak ve görevini başaracaktı. Açık lisede okumalıydı. Açık liseyi bitirecek ve istediği üniversiteyi kazanacaktı.
İşinin dışında çığlığa devam ederken, derslerine bırakmıyordu. Aşçı başından sınavlar için izin istemişti. Sınav günü izinli olabilirsin demişse de kabul etmemişti. “İşimi bırakamam. Bu iş hayallerimi gerçekleştirecek. Nasıl bırakabilirim.” Diyordu. Çığlığını her zaman hissediyor ve yoluna devam ediyordu. İş ve okul için çalışmalarını çığlığının hedefe ulaşması olarak değerlendiriyordu.
Çığlığının peşinde azimli ve hırslıydı. Yorgunluk nedir bilmiyor ve çığlık çığlığa derslerinin peşine koşuyordu. Yolda izde kalmamalıydı. Yalnız karnını doyurmak için oturuyordu. Sade ve doğal davranıyor, işini en güzel şekilde yapıyordu. Patronu ücretini artırdığında, niçin işimi yapıyorum para için değil demişti.
Lise bitirme sınavları başlamıştı. Günler çabuk geçti ve okul yönetimi birincilikle bitirdiğini önce patronuna söyledi. Patronu, böyle çalışan ve dürüstlüğü içten kabullenmiş bir kişiye ilk defa rastlıyorum diyor.
Sorumluluğunu biliyordu. Üniversiteye hazırlıkta bile işinden taviz vermiyordu. Önce işim, çığlığı işim için attım. Üniversiteli olmak için de atıyorum. Diyordu.
Lokantaya onu tanımak için gelen oluyordu. Fakat o tür insanların yanına dahi çıkmıyordu. Sabaha kadar kitap okuyor ve soru çözüyordu. Patronunun getirdiği kitapların sorularını da çözmüştü.
Bundan sonra çığlığımı uzun ince bir yolda, mesleğim için atacağım.” Diyordu.