Darlıkla bollukla imtihan verecektik…. Azmimiz denenecekti… Takvamız denenecekti… Kuvvetimiz dayanıklılığımız sınanacaktı… Eskiler de zıtlarla denendi…. Kimisi hak dini terk etti… Kimisi karanllığa direnen yıldız oldular…
Mü’minlerin imtihanını şu ayetlerden öğren: “Andolsun ki sizleri biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve meyvelerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara/155)
“Bu, Allah’ın) iman edenleri temizlemesi ve kâfirleri mahvetmesi içindir. (3/141)
“Allah sizin aranızdan cihad edenleri ve sabredenleri açığa çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? (3/142)
“Andolsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. (Savaş meydanına) bakıp dururken gördünüz işte onu. (Niçin savaş meydanına atılmıyor da kaçıyorsunuz?) (3/143)
“Allah’ın izniyle belirlenmiş ecel dolmadan, bir nefsin ölmesi söz konusu olamaz. Kim dünya sevabını isterse, ona ondan veririz. Kim de ahiret sevabını isterse, ona da (istediğinden) veririz. Şükredenleri mükâfatlandıracağız. (3/145)
“Dualarına karşılık” Allah, onlara dünya sevabını ve ahiret sevabının en güzelini verdi. Allah, muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanları sever. (3/148)
Zıtlarla imtihan veriyoruz
Ahirette de zıtlar olacak ffarklılıkları ortaya ıkarmak için değil… İmtihan için değil… Ama dünyada yüce Alllah dayanıklılığımz ölçmek istiyor… Ödül verecek çünkü hak ettiğiniz ödül dünyada belirleniyor…
Zıtlarla imtihan veriyoruz
Adam diyor ki, ataistler artıyor sizin uydurma dininizden dolayı… Hz Ademden beri ateist arttı deist arttı her türlü müşrik arttı…. Cahiliye devrinde de Allah’a yakıın olmak amacıyla LATA, UZZAYA sığındı insanlar… Ve hak din tekrar geldi… Hz Ademden beri 124 bin peygamber gelmiş… Hak din öğretilmiş,
Zıtlarla imtihan veriyoruz
Hakla batıl geceyle gündüz gibidir… İkisi birbirini tamamlayan şeylerdir… Sıratı müstakim bilinemezdi batıl olmasaydı… Geceden kaç gündüze gündüzden kaç geceye tercih senin… Ey yolcu, binlerce yol var… Sıratı müstakim ise bu parelel yolların ortasındaki yoldur… Peygamberimiz… “Her gün oruç tutana, karının senin üzerinde hakkı var demesi..” sıratı müstakime davetti… Bak parelel yollara düşmanlık yok… Mezhep kavgası yanlış… En ehvenini seçersin ama kavga ve savaş yönü zıt olanlarla yapıldı hep…
Zıtlarla imtihan veriyoruz
İnsanları bazısı hakka bazısı batıla çağırır insanı sen sıratı müstakimi ara sen peygamberlerin yolunu ve yönünü ara… Ne koyu karanlıkta çık yola ne gündüzün yakan sıcağında… Zıtları kaldırmaya gücün yetmez ama bu tercihe gücün yeter… Ve sorumluluğun da bu noktada…
Zıtlarla imtihan veriyoruz
Zerre miktarı şer cezasız kalmayacak zerre miktarı hayır da ödülsüz kalmayacak… (zilzal suresini oku) işte bu zerre miktarı hayra güç yetireceğin günler gelirse… Ahiretini o zerre miktarı hayırllarla kazan… İçinde bulunduğumuz zaman ahir zaman… Yani zor zaman ey yolcu… Yönünü batıla dönme… Ne namazımız ne de orucumuz sahabenin orucunun veya namazının kalitesinde… O takva yok bizde… Hz Ebu bekir haram yediğinde istifar etmişti… Çünkü haram ateşle temizlenecek ahirette… Hz Ebu-bekir iftar sofrasındaydı, haram lokmayı yani fal parasıyla alınan yiyeceği yediğinde ve sütü içtiğinde… Haram lokmadan Allaha sığın… Haramlardan Allaha sığın Yönün Allaha olsun… Hak öğretiye olsun talebin… Zerre miktarı da olsa bağın olsun Allahla…
Zıtlarla imtihan veriyoruz…
Ey yolcu… Farklı yollar oluşacak yani farklı tarikatler oluşacak, herkes kendine çağıracak ama sıratı müstekimi seç. O iki zıttın ortasındadır… Mesela sanki sabahla akşamın arasında yolculuk yapan gibisin, ne sabahın köründe çık ne akşamın karanlığında çık yola ne de yakan sıcakta yürü. Uydurulan din indirilen din diyen ikisi de güzel de… İkisi de birbirine parelel yollar… Ve yön de ışığa doğru… Sıratı müstekimi parelel yolları eleştirme… Sıratı müstekim en tecrübe edilmiş yol…
Ey yolcu ışığa sırtını dönme… Yani harama sırtını dön helale doğru yürü… Peygamberlerin yönüne dön… Haramı helal kılma helali haram kılma, bu yol bu yönde yürünür hz Ademden beri değişmedi bu yön kıyamete kadar da değişmez…
Zıtlarla imtihan veriyoruz
Gündüzden geceye kaçanlar ışığa sırtını dönenler gibi olma bu hayat yolculuğunda… Ey yolcu! Orta çağda ışığa doğru yürümek… Işığın yönü belli, yolu belli… Durmak yok… Yunus Emre der ki… “Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?/Göçtü kervan kaldık dağlar başında….”
Geceye Direnen Yıldız
Geceye direnen yıldız
Bir mezarı anlatır bir seni gölgendeki şu zambak
Geceye direnen yıldız
Ne kaldı güneşin ışıklarından
Baharın çiçekleri
Denizin mavisinden
Son bahar gör nasıl kırık dallar
Kökler taşı yalıyor açlıktan
Kuşlar mahzun
Kapıda ölümü bahçenin
Şu kışa yakın açan gül gönlündür
Meydan okuyor kışa
Ah nerde şarkıları
Nerde ışıkları
Nerde mavi gök…
O kan rengi yapraklarını
Deli bir fırtına yırtacak
Toprakta bir ateş kalır belki
Eşelenir belki o ateşin külleri
Geceye direnen yıldız
Sahilde unutulmuş saat
Vakti kime haber veriyorsam
Zamanın körlüğü alay ediyor sevginle
Geç bu göletleri var denize
Bir gece bir sert kaşlı ağaç
Bir masa, bir kara yazan kalem
Gönlüne tabut giydirilmiş
Bir mezarı anlatır bir seni zambak
Güz geldiğinde, susar, sararır ve ağlar
Senin derdini duyurmak istiyor yaprak