Hayatımızdan tam olarak ne zaman çekildi bilemem. Bu sorunu cevabı her il veya ilçe için aynı değil çünkü.
Gurbet denilen ve ekmek parasının başka bir adı olan ayrılık ülkesi çok aile bütünlüğünü bozuyordu. Eskiden evlerini ebedi terk eden kişiler evin kızı veya kızlarıydı. Ne zaman gelin olduysa artık başka bir evde yaşamaya mecburdu.
Bunun dışında erkekler vatani görev için evi terk eder, belirli bir süre sonra geri dönerlerdi. Tedavi görenler veya bir sebepten mahkûm olanlar ise çok rastlanır durum değildi.
Ülke nüfusu arttıkça kişiye ait tarım arazileri azalıyor geçinmek daha da zorlaşıyordu. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş de sancılı oluyordu. İnsanlar ya tek tek, ya da ailece başka bir ile göç ediyordu.
Yurt dışına göç hadisesi başka bir durumdu.
Her ne sebepten olursa olsun baba vatanını terk eden kişiler geride gözü yaşlı akrabalar bırakıyordu. O zamanlarda işte bu kişilerle irtibatın en yaygın yolu mektuptu.
Telefon yaygın değildi. Önceleri her köye bir telefon verilirken, daha sonra sınırlı sayıda telefon verildi.
Okuma yazma oranın çok az olduğu o zamanlarda mektubu yazmak da okumak da bir hayli müşkül işti. Özellikle daha yeni evlenmiş, askerliğini yapmış ve gurbete çıkmış delikanlı mektubu yolladığında, o mektubun açıktan
okunacağını biliyordu.
Bu durumda nasıl karısı için bir şeyler diyebilsindi.
Belki günümüz neslinin anlayamayacağı bir şey. Kocası, karısına herkesin önünde okunma ihtimali olan mektuba sevgi ifadeleri kullanamazdı. O zamanın anlayışına göre bu ayıptı. Şimdikiler gibi hiç yer seçmeden “canım,
cicim, aşkım” gibi kelimeleri uluorta söyleyemezdi.
Olsa olsa mektubun bir ucu yanık olurdu.
Hatta “Yine yakmış yar mektubun ucunu” diye başlayan şarkılar, türküler vardı. Gelelim mektubun yazıldığı kâğıda.
Bu kâğıt bugünkü “A4” diye veya yaygın ismiyle “fotokopi” kâğıdı diye bilenen kâğıt ebadında olup çizgiliydi.
O zaman bakkal denilen yerlerden mektup yazmak için istemeye gittiğimizde bakkal amcamıza “Bir mektup kâğıdı alacağım” diye ister, o bir kâğıdın bedelini öder, içine içimizden gelenleri yazar postaya verirdik.
Belli yaşın üzerindekiler mektup kâğıdı denildi mi çizgili fotokopi kâğıdı benzeri bir şey olduğunu anlar.
Aynı kâğıt okullarda “Yazılı kâğıdı” olarak da bilinir. Yani öğrenciler için yazılı kâğıdı, büyükler için mektup kâğıdı.
“Yine yakmış yar mektubun ucunu…”
tasova.gen.tr