Pazarın köşesine kurmuştu çay ocağını. Haftada bir gün de olsa nafakasını temin etmeye çalışıyordu. Pazar yerinin açılışını ilk o yaptı. Büfesini açarken, ellerini ovuşturdu. İlk olmanın sevinciyle yüzü güldü. Elini sabunladı, çaydanlığını ve demliğini bir güzel yıkadı. Karton bardaklarını hazırladı.
Pazarcılar işi ağırdan almışlardı. Bir hoşlar, niçin acaba diye kendine sordu. Sonra aldırmadı, çayını demledi. Yanına gelen giden olmayınca, yakındaki giyim eşyası satan arkadaşına sordu. Niçin çay ısmarlamıyorlar diye.
Arkadaşı; acaba korona virüsü olabilir mi? Diye sordu.
Çaycı, “Tamam korona,” dedi. Korona dedi ama içi içini yedi. Çünkü, günü kurtaramazsa, büyüklere nasıl ilaç alabilirdi. Kendi kendine itiraf etti. Hiç de aklıma korona gelmedi. Sonra ümitsizce, gelse ne olacaktı ki, dedi.” Zaten batmışım,” dedi.
Taburesine oturdu, yüzü karın sancısı tutmuş bir insan gibi ekşidi. Tekrar ayağa kalktı. Ne yapacağını bilemedi. Büfesinin çevresini süpürdü ve temizledi. Büfenin camlarını sildi. “Belki korona aklımdan çıkar.” dedi.
Elimi yıkamak için su isteyecektim. Fakat çay istedim. Yalnız sıcak su olsun dedim. Sıcak suyu aldım ve zeytin satan arkadaşın yanına gittim. Benim peşimden, kamyonetinden inen şoför çaycıya yaklaştı. Ona bir şeyler söyledi. Arkadaşım, çay istedi herhâlde dedi. Bir demlik çayı istemiş.
Çaycının elleri işledi, sevindi. Öteye beriye zıpladı ve ikinci demliği kaynattı. Aradan on dakika geçmedi, şapkalı bir adam yanında hanımıyla bir demlik çay istedi. Çaycı, korona vız gelir gibi hareketli gülerekten demliği hazırladı.
Sevindim, yazık ana ve baba ilaç bekliyor dedim. Arkadaşım da beni doğruladı. Samimi dost canlısı bir insan dedi. Az sonra yanına uzun boylu beyaz saçlı birisi geldi. Bir çaydanlık daha dedim. Bu defa çaycı, koşarak iki sıra aşağıdaki sergiye gitti ve geri döndü. Adama bir şeyler söyledi. Uzun boylu adam, bağırmaya başladı, beni gördü ve kaçtı. Bir yıldır beni atlatıyor. Ondan paramı öyle alacağım ki, kaçmaya yeri olmayacak ve inanın boğazlayacağım, dedi.
Bir insanın kaderi de olaylar belirginleşip görülür hâle gelmeden önce şekilleniyor. Beynine girmişse bir vesvese vücudu da istila ediyor. Bundan sonra boşuna çabalarsın. Korona virüsünü algılanmada havadan sudan bahaneler uydurursun.
Çaycı birden yere oturdu. Soluk alamamaya başladı. Daha önce safra taşı sancısı çekmiştim diyebildi. Hemen arkadaşları taksiye atıp hastaneye götürdüler. Bir süre haber gelmediği için, Korona dan şüphelendik, açıkçası korktuk. Arkadaşları geldi ve safra taşı sancısıymış ve hemen ameliyata almışlar. Korona dedi ve safra taşından bıçak altına yattı.
Pazarcı esnafı aralarında para toplayıp çaycıya gönderdi. Olaylar bir saat içerisinde cereyan etti. Pazarcıların gösterdiği dayanışma göz yaşartıcıydı.
Pazarcılardan bir şeyler alırken, onları tebrik ettim. Teşekkür ettim. Başarılar diledim.
Hasan TANRIVERDİ