Merhum Harun Yavruoğlu’nun yazı ve şiirleri birçok internet sitesinde, gazete ve dergide yayımlanmıştır. Aynı zamanda bir şair olarak şiir şölenlerine de çağrılmıştır.
Çok iyi bir Trabzonsporluydu Harun Yavruoğlu. Fakat sporda şiddete ve fanatizme karşıydı. Takımın, netice ne olursa olsun desteklenmesi gerektiğine inanırdı, öyle de yapardı. Konuşunca Trabzonspor’un zarar göreceği durumlarda susmayı tercih ederdi. Trabzonspor ve bordo-mavi sevgisini bir yazısında şöyle dile getiriyordu: “Bizi öyle binlerce renk ilgilendirmez. Bize iki renk yeterlidir. O renkler tabii ki de, bordo ve mavidir.”
Ömrünü bu güzel şehirde geçiren Harun Yavruoğlu’nun doğduğu ve doyduğu şehir olan Trabzon’a olan aidiyet duygusu üst düzeydeydi. Trabzon için yapılan her yatırım ve her olumlu iş, onu çocuklar gibi sevindirirdi. Çünkü bu şehre büyük bir aşkla bağlıydı. O, Trabzonluların karakteristik özelliklerini kişiliğine fazlasıyla yansıtmıştı. Bir yazısında Trabzon’u ve Trabzonluları şöyle anlatmıştı: “Karalahanamız, karadır karayemişimiz. Denizimiz karadır. Ama alnımız aktır bizim…Doğrudur, dik kafalıyız. Dikleniriz…
Ama biz bu huyumuzu Karadeniz’in bu dik dağlarından aldık. Evet, Başımız dumanlıdır bazen. Bu halimiz de dağlarımızdandır… Ve de hırçınız. Kıyıları döven dalgalar gibi hırçınız… Unutmamak lâzım ki; Trabzon’un T’si, Türkiye’nin T’sidir. Trabzonlu, çalışkandır. Ekmeğini taştan çıkartır. Eşini ve çocuklarını kimselere muhtaç etmez. Sokakta kadına laf atmaz Trabzonlu. Trabzonlu, gelişmeden yaşayamaz. Hizmetli girdiği bir kurumdan, müdür olmadan emekli olmaz. Trabzonlu, asabidir huyu gereği, parlar/söner, kin tutmaz. Ama yanlışı ve iyiliği asla unutmaz.Trabzonlu, borcunu öder, alacağını bırakmaz. Sözünde durur, durmayanı pişman eder. Bu şehrin sanat ustaları var, duvar ustaları var, gönül ustaları var.”
Harun Yavruoğlu; sevecen, dost canlısı, güzel kalpli, kibar, babacan, alçakgönüllü, gülümseyen ve gülümseten naif bir insandı. O, görmüş geçirmiş bir insan olarak 1 Ocak 2020 tarihli son yazısında okurlarına yeni yıla dair şu önemli nasihatlerde bulunuyordu:
“Değiştiremeyeceğiniz mevzulara asla dalmayın. Başınıza iş almayın. Cahile galip gelmeyi hedeflemeyin, başaramazsınız ama aya gitmek isterseniz bu daha olasıdır. Dinî konuları iyi bilin. Yoksa her ağzı olandan nasihat alırsınız. Diğer taraftan sporu ve siyaseti çılgınca takip etmek zorunda olmadığınızı da unutmayın. Dünyanın kabul ettiği klasik eserleri mutlaka okuyun. Okuyun ki, bilgide derinleşin. Hoşgörülü olun. Hoş görmek insanları kendinize borçlandırmaktır. Unutmayın ki en büyük intikam hoş görmek, ya da kusurluyu affetmektir. Etrafınızda düşman biriktirmeyin. Zira insana bir düşman bile fazladır.
Hiç kimsenin bedduasını almayın. Herkes sizin için çekilmez ise; ya durduğunuz yerde ya da sizde bir sorun var demektir. Hatalı olduğunuzda, mutlaka özür dileyin. Özür, karşı tarafın size kinlenmesine mani olacaktır. Siz de özür dileyen bir kimseyi bağışlayın; çünkü hatasız kul olmaz. Özür dileme erdemini göstermiş kimse, af edilmeyi hak etmiş demektir.
Çocuklarınıza iyi davranın. Unutmayın ki, onların nasıl insan olacaklarını sizler şekillendirmektesiniz. Asla şiddet uygulamayın. Şiddet bulaşıcıdır. Sonra onlar da maalesef şiddet uygulayan insanlar olacaktır. Çevrenizle selâmlaşın; selâmlaşmak birbiriyle olan samimiyeti geliştirir. Sabırlı olun. Kızdığınız kimsenin belki de çok makul bir mazereti vardır. Sağlığınızın kıymetini bilin. Sigara içiyorsanız bilin ki, ciddi bir düşmanınız var. Derhal onunla yollarınızı ayırın. Spor yapın. Zira spor, ruh ve beden sağlığız için olmazsa olmazdır. Dostlarınızın kıymetini bilin. Onlarda kusur aramayın.”
Üretmeyi seven ve ürettikleriyle mutlu olan Harun Yavruoğlu; çalışmaktan, sanata dair iş ve proje üretmekten büyük bir keyif alırdı. Düssoldorf ve Paris sergilerinin ardından son olarak da Atina’ya davet edilmişti. Bunun tatlı heyecanını adeta bütün hücrelerinde duyarken ne yazık ki her şeyini altüst eden amansız hastalıkla(akciğer kanseriyle) yüzleşti. Altı aylık mücadelenin ardından maalesef hastalığa yenik düştü. Herkesi yasa boğarak dünyadan göçtü.
Çok geniş bir dost halkası olmasına rağmen, Harun Yavruoğlu’nu korona günlerinde virüs endişesinden dolayı bir avuç dostu ebediyete yolculadı. Cenazesi başka günlerde olsaydı iğne atsan yere düşmezdi. Çünkü o; bir ömür para, mal ve servet değil dost biriktirmişti.
Merhum karikatürist Harun Yavruoğlu, çok sevdiği köyünde, Doğanköy(Muzura)’de son yolculuğuna uğurlandı. Allah rahmet eylesin. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun inşallah.
Sözlerimi kıymetli şair İbrahim Hakkı Gündoğdu’nun şu mısralarıyla bitiriyorum: “Bu bir Hakk’a gidiş de, hasreti büyük gardaş!/İçim öyle yangın ki dehşeti büyük gardaş!/Tamam: Hak vâkî oldu, sonsuzluk bâkî oldu/Ömrümüz hâkî oldu, uzleti büyük gardaş!”