Gün/aydın dostlarım…
Gün/aydın Türkiye’m, Gün/aydın Vatanım… Gün/aydın Dünya..
Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben… Her şeye rağmen ben geldim yine…
İster dur burada bir nefeslik mola ver, satır satır oku anlamak için beni, ister bas üstüme yürü geç anlamadan beni…
İntibah romanında Namık Kemal şöyle yazmış.
“İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar, yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır. Nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır, yine her nefeste hayatından bir nefeslik zaman azalır…”
Hayatı Kaçırmak…
Kaçamak yaşıyoruz sanki bu mavi bilye dediğimiz küre-i arzda…
Her şeyden, bazen kendimizden bile kaçıyoruz. Duygularımızı paylaşmak nedense zor geliyor bize. Kendimiz bile yaşayamıyoruz ki… Hep içimize atıyoruz sevgileri, hüzünleri, mutlulukları. Bağırıp çağırıp hani derler ya ”bardaktan boşanırcasına yağan yağmur gibi” ağlayamıyoruz bile. Utanıyoruz… Kızgınlıklarımızı hep içimize atıyoruz. Aslında kendimize kızıyoruz. Karşımızdakinin hiç suçu yok ”sadece o O’nun düşüncesi” diyemiyoruz. Gördüğümüz her iyilik ve kötülüğün bizden kaynaklandığını anlayamıyoruz. Volkanlar patlıyor içimizde söndüremiyor gözyaşlarımızı içimize akıtıyoruz.
Görmüyoruz…
Kör değiliz sadece bakıyoruz. Çevremizdekileri sadece hareket eden birer obje olarak değerlendiriyoruz. Doğan güneşin sıcaklığını, rüzgârın getirdiği okşamayı, kuş sesindeki canlılığı ve hayatı hep kaçırıyoruz. Ruhumuzu bir yerlerde bıraktık, bulamıyoruz… Çok hızlı gidiyor, dinlenemiyoruz. Herkes ama herkes, her şey üstümüze üstümüze geliyor… Korkup kaçıyoruz.
Sevemiyoruz…
Sevgilerimizin bile sebebi çıkar ilişkisine dayalı. Hep bir şeyler bekliyoruz karşımızdakinden.
Peki… Ne veriyoruz?.
Arkadaşlığı bile beceremiyoruz. Bazen bir merhaba demek bile zor geliyor. ”O bana dün selam vermemişti ben neden vereyim” bile diyebiliyoruz. Aslında kendimizle inatlaşıyoruz. Egomuz daima üstün geliyor. Sebebini bilmiyoruz.
Düşünmüyoruz…
Geleceğimizi, geçmişimizi içinde bulunduğumuz anı bile düşünmüyoruz. Hep gel geç ilişkilerde gözümüz. Hep başkası olmakta… Kendi benliğimizi kaybettik. Tanımıyoruz içimizdeki beni. Ne istediğimizi ne beklediğimizi bile bilmiyoruz. Kendimizden bile kaçıyoruz. Yüzleşemiyoruz kendimizle… Eleştiride dozu kaçırmaktan korkmuyoruz ama kendimize yöneltilen eleştirileri saldırı olarak algılıyoruz. Hayatın tüm yanlışları hep bizim dışımızda…
Bir tebessümü bile çok görüyoruz karşımızdakine. Bilmiyoruz, aslında o çok gördüğümüz tebessümün kendimize verdiğimiz en değerli hazine olduğunu…
Hayatta her şey size bağlı… Sen istersen dünya daha güzel… Sensin tüm güzellikleri yansıtan…
Diğer olan biten her şey sadece araç…
Ama tüm bunlara rağmen umudum var, karanlığa gömülmedik, tünelin sonunda ışık parlıyor, görünüyor. Sadece hareket etmek gerekiyor sonuna varmak için. Biraz kımıldamak biraz el ele vermek, biraz ses olmak, az biraz da yürümek gerek. İnanın o ışık fazla uzak değil. Uzak olan küçüktür, yakınlaşmak gerek büyüklüğü görmek için. Yürüdükçe yakınlaşır menzil.
Evet, sağımız solumuz karanlık görünüyor, öyle bakıyoruz penceremizden; kırmalıyız karaya boyanmış gözlüklerimizi, kırmadan anlayamayız dışarıdaki baharı.
Umutlarımız var, umutlar ki bizi hazırlar yarınlara.
İnsanın umudu bitmemeli, bitmesi kendinin bitmesi demektir. İnsan yürekten, inançla sarılırsa, birlikteliğin gücünü, birleşen ellerin yumruk olduğunu görür ve karanlığa bir balyoz gibi iner o yumruklar.
Gücümüzün heybetini görürsek, insanın kurtuluşunun, gücümüzün bütünlüğünden geçtiğini, anlarız.
Eğer şunları görür ve duyarsanız hala Umut Var…
Bir anne çocuğuna “ koparma o çiçeği yerinde güzelliğiyle kalsın, koparırsan ölür.” Diyorsa, yoldan geçerken buna tanık olmuşsa gözlerimiz…
Bir mail alıyorsak “…onurlu insan…”dan yana hiç tanımadığımız adresten…
Elini tutup karşıya geçiriyorsa yaşlı insanı birileri… Kuyruklarda beklerken haykırıyorsa “ bu ne rezalet!.. Adalet!.. Hak!..” isyanını…
İnanın hala umut var bu mavi dünya ve vatanımızda. Yeter ki sevin, sevgi insanlığın başlangıcının ilk ayağıdır. Tanrı sevmese yaratır mıydı yoksa…
Şairin güzel yüreğin dile getirdiği gibi…
“Bu yaşlı, yorgun dünya, gözlerdeki bu kuşku…
Çökmüş, bezgin yüzler, çevremdeki bu korku…
Hiçbiri söndüremez içimdeki umudu…
Anlamlı bir söz duysam, sevgiden aşktan yana,
Nasıl çarparsa kalbim, yine öyle çarpacak…
Nasıl çarparsa bugün, yarın yine çarpacak…
Bu cansız, küskün şehir, gözlerdeki bu kuşku…
Bu kavga, bu gürültü, çevremdeki bu korku…
Hiçbiri söndüremez, içimdeki umudu…
Tertemiz bir yüz görsem, aydınlık tek bir bakış…
Sevdiğim bir dost görsem, yürekli tek bir insan…
Nasıl çarparsa kalbim, yine öyle çarpacak…
Nasıl çarparsa bugün, yarın yine çarpacak…”
Sevda mavidir dostlar. Mavi ise umut… Sende yüreğini hep mavi tut ki hep sevdalı kal sev.
Bir tebessümü bile çok görüyoruz karşımızdakine. Bilmiyoruz, aslında o çok gördüğümüz tebessümün kendimize verdiğimiz en değerli hazine olduğunu…
Hayatta her şey size bağlı… Sen istersen dünya daha güzel… Sensin tüm güzellikleri yansıtan…
Diğer olan biten her şey sadece araç…
Yani sen varsan her şey var. Kendini tanımaktan geçiyor her şey. Bir tebessümle başlıyor güzellikler. Sabah yataktan kalktığında aynada kendine tebessüm et ve Günaydın dileklerini ilet kendine… Gözlerini kapat hayatın seslerini dinle. Yeni bir gün, her yeni gün seninle birlikte var. Ruhun bir yerlerde seni bekliyor… Bul Onu… Hisset tüm hissettiklerini… Bak nasıl değişecek.
Önce hayatı sev, sonra yakın çevreni, sonra uzakları ama bunları yapabilmen için sevginin en başında gelen ve en önemlisi olan Vatan sevgisidir unutma.
“Zâlim olsa ne rütbe bî-perva, yine bünyâd-ı zulmü biz yıkarız;
Merkez-i hâke atsalar bizi, küre-i arzı patlatır çıkarız!”
– Namık KEMAL
Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Hadi kahvenizi alın, oturun bir köşeye. Ruhumuzu keşfe çıktık, sizde katılın bu serüvene…
Kim ki; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ ve Bizi daha çoğul BİZ olmaya bekliyorum…
Sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Hepimiz için güzelliğin adının gerçekten daima ‘güzellik’ kalacağı ve daima gerçek rollerimiz için sahnede yer alabileceğimiz ömürler diliyorum… Mutlu, umutlu, acısız, sağlıklı, bereketli, huzurla, yalnızca sevinç göz yaşlarınızın olduğu güzelliklerle süregelen bir haftanız ve gelecek günleriniz olsun…
Sevgi ve aşkla her demde gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbet gönderiyorum…
#öskurşun#