Güneşten dönme… Şems-i Tebrizi mevlana ilişikisi bu… Ne derlerse desinler… Güneşten dönme… Ay ay olmaz yıldız yıldız… Peygamberin ve Kur’anın ve Allahın güneşinden dönen, dönme. Ehli sünnet de bir yıldız aman dönme.
Güneşten dönme… Batının güneşini bir virüs ile batırdı… Lamba söndü… Tarihte kaç Firavunun yani rakibinin güneşini söndürmüştü… Musa’yı gönderir söndürür… Ehli sünnet virüs gönderir söndürür…
Güneşten dönme… Atalarının ışık aldığı güneşlerden dönme… Ne derlerse desinler dönme… Gerici… Yobaz deseler de… Dön tembellikten çalışkanlığa dön… Çalışkanlığa dönmek de çözüm değil… Bir puttan diğerine dönmüş olursun… Çalışkanlığa Rıza için dön…Mal kazanmak da bir put… Rıza için kazanmadıysan… Makam kazanmak da… Rıza için olmayan her şey put çünkü… Ey tembelliğe öfkelenen çalışkanlık da put… Çünkü RIZA için olmayan ve rızaya uyumlu olmayan her şey put… Yani Allah’a rakip… Yani güneş değil… İşte batının güneşini bir virüsle söndürdü Allah… Rakipsizim dedi Allah.
Açmaya yaramı geç kaldım..
Ey ay ey yıldız görmedim bir ışık yıllar yılı..
Açmaya yaramı geç kaldım..
Mekkeye Medineye…
O güneşlere açsam yaramı…
Karanlığımı
Aşkın okuyum
Varlığın en yokuyum
Cehaletin tokuyum
Zifiri gecenin akıyım
Neden geç kaldım Medineye
Neden yaramı açmaya geç kaldım…
Aşka yolcuyum
Ateşte yürümek gibi zor…
Asrım kör…
Açmaya yaramı geç kaldım
Ah…
Ne ay ne yıldız
Ülkesinde gönlümün…
Asrın karanlığı sadece
Açmaya yaramı geç kaldım
Yaşım kırk olunca
Ne hoş,
Mekkeye açtım yaramı
Açmaya yaramı geç kaldım
Ülkemin insanının kaderi bu
Yaşım kırk olunca
Ne hoş bir sokakta fakir gönlüm
Baş döndüren bir sokakta
Bir ışıklı sokakta
Aşkın yaylalarında
Geç kaldın yaranı açmaya hey Veysel’im
Veyselin develeri vardı
Ya senin
Korkma kınayanın kınamasından…
Bitmemiş bir cümle gibi
Hikayesi önünde Veysel’in
Ve bir de develeri yok mu
Atsan atılmaz satsan satılmaz…
Yaşım kırk olunca
Bülbüllüğün gizli kalacak değildi
Gülün kokusuyla yanan gönlüm
Ateş yanmak neymiş dener sende
Kışlar bahara döner sende
Yaşım kırk olunca
Medine gül kokulu
Medine aşk okulu
Aşk hastanesi Medine
Açtım yaramı
Sevindi gönlüm
Şifa bulmuş çocuk gibi yüzü
O ateşlerde yanan gönül
Hasretlerle yanan gönül
Bir arı oldun aşkın medinesinde şimdi çiçeğini bulan…
Bir çocuk gibi annesini sarar gönlüm
Aşık gönül aşkın medine’sinde şimdi olmuş kanatlı
Kelebek yüreklim bu baharda mutlu…
Gelmesin ayrılık vakti ağza sürülür en acı biber
Kara bahtıma ağlar gözüm
Kara bahtıma ağlar özüm
Otuz iki dişini sökecek
Geç kaldı gönlüm
Gül sevgiye
Geç kaldı gül Medineye
Açmaya yaramı geç kaldım…
Geç kaldı aşkın medinesine şu Veysel gönlüm
Bütün gönüller Medine Medine derken
Veyseldi geç kalan o güneşe
Ama güneşlidir hırkası bile Veysel’in