Bir gün babama, işleri diğer insanlar gibi iyi yapamadığım için üzüldüğümü söyledim.
“Margo koyun olma. İnsanlar koyunları sevmezler. İnsanlar koyunları yerler..!” Dedi babam.
…
Doktor Doğan Cüceloğlu’nun, “İyi Düşün Doğru Karar Ver” adlı kitabını bence herkes okumalı.
Kitaptan anımsadığım yukarıdaki söylem beni çok etkilemişti.
Birçok insan gibi bende internet ortamında “gazete” sandığım sitelerin yayınladıkları bilgileri okuyup, şaşırıp, üzülebiliyor, sizlerle paylaşıyorum.
Gazete haberine inanıp farkında olmadan bende bilgi kirletmiş oluyorum.
Örneğin; Gaziantep bir doğu ilimiz.
Tabi ki, orada da virüse bağlı ölümler yaşanıyordur.
Lâkin bir de şu gerçeği gözardı etmemek ve her yanlışı, her olayı hükümete, herhangi bir siyasete, tıp otoritesine yükleyip suç atmamalıyız.
Az önce okudum ki, Gaziantep’te toplu mezarlar açılmış.
Bence her şehirde açılmalı mezarlar.
Hatta o kazılmış mezarlara kireç de konulmalı. Ölmüş bir bedende virüs daha çoğalıp toprak ve hava yoluyla dağılacaktır.
Dünya Sağlık Örgütü ve bizim Bilim Heyetinde görevli hekimlerimiz kesin anlatıyor ki; korona virüslü bir insan, 24 saatte tam 340 sağlıklı insana corona virüsünü bulaştırabilir.
Ya ölmüş, virüs kaynayan bir insan, naaşı açıkta kalırsa 1 günde kaç insana bulaştırır?
İngiltere, İtalya virüsten ölmüş insanları yakmak için meclislerinde yeni kararlar alıyorlar.
Peki ülkemiz ne yapsın?
Neden bir kadının yaşlı kayınvalidesi ölünce hemen veryansın edip Gaziantep’i işaretle gösteriyoruz l?
YAPMAYIN LÜTFEN!
Sağlıklı düşünelim mi?
Örneğin;
Neden Gaziantep seçilmiş?
Gaziantep çok göç alan bir şehir.
Özellikle Suriyeli, Afganlı, Iraklı göçmenler çok fazla. Neredeyse yerel halk azınlıkta…
Bu bilgiyi de 2017 senesinde Gaziantepli bir dernek yöneticisinden almıştım.
Bir örnek daha yazmak istiyorum.
Haberlerde izledim. YPG ve Suriye Esed Ordusu Türkiye’nin onardığı su depolarının borularını yine kesmiş ve suçu yurdumuza atıyor.
Ülkemizi şu şekilde kara propagangasını yapıyor:
“Türkiye korona virüsünü Suriye’ye yaymaktadır!”
Gördünüz mü?
Su uyur düşman uyumaz!
Önümüzdeki günlerde ölümler daha da artacaktır. Kabullenelim artık.
Ve şu son bir aydır öyle doğal hale geldi ki, dünyada ve ülkemizde öyle sıklaşıp artıyor ki, sanki cehennemi yaşıyoruz. inşallah tedavisi bulunur ve bu azabımız son bulur.
İzmir Belediyesi Fuar salonlarını pandemiye hazırlamış. İnanın bu hazırlık bizi sevindirsin. Panikletmesin.
Bakın Amerika, Avrupa hastaları artık evlerine gönderiyor. Çünkü yatakları yok. Hastaneler tıklım tıklım dolmuş durumda.
Ve o ülkeler öncesinde bizim ülke gibi önlem alamadı.
Ve son olarak diyorum ki;
İzmir, Ordu, Rize ve Gaziantep Belediyeleri gibi hastalık öncesinde de, ölüm sonrasında da önlemleri acilen almalıyız.
Tedbir şart.
Dayanışma şart.
Birlik şart.
Güven şart.
Çünkü güven, bir ayna gibidir. Bir kez çatladı mı hep çizik ve parçalanmış gösterecektir.
Önce kendimize güvenelim. Sonra devletimize…
Emine Pişiren/ Kocaeli