“Korona adıyla bir bela çıkageldi apansız!…
“Yiğitseniz bana karşı oluşturun ortak cephenizi” dercesine…
Feleği şaştı dünyanın.
Toplu tüfekli kanlı cepheler “yokmuş”a döndü birden. Unutturdu hepsini…
Silahlanma yarışları, ekonomik ambargolar, meydan okumalar sanki hiç olmamış…
Ne Suriye Bataklığı… Ne BOP ne GOP!… Ne de ardılları. Eşbaşkanlıklar bile ihdas edilmemiş sanki… Ne birilerine böyle bir görevler verilmiş, ne de birileri böyle görevler almış
Varsa yoksa gün; “Birlik Ve Beraberlik Günü!”
Dileriz “Milat” olur bu bela yeni şeylere…
– Belki insanoğlu – İnsanlığının farkına varır, bu yeni milatla!… Yeni düşman, belki unutturur eskileri.
– Dileriz barış hatırlanır yeniden. İnsanlığın asli düşmanı, akıl ve bilimle saptanır, sabır ve duanın ötesinde yine akıl ve bilimle çare aranır.
Büyük-küçük; güçlü-güçsüz, zengin-fakir, dost-düşman demeden, tüm eşitsizlikleri kaldırıverdi bir anda ortadan.
Oysa daha üç gün önce meydan okunuyordu ki her cepheden diğerlerine…
– Tankım, uçağım, dronum, füzem… Topum, tüfeğim!… Ben adamı ezerim, yerim!… . – He, heyyyyt! Va mı len bana yan bakan?…
– Senin topum, tüfeğin vız gelir bize!… İmanımız yeter bize… Var mı len bana yan bakan!?… Bir gece ansızın çıkarım… Yan bakana çakarım.
Çok uzaktan bir ses kulağımızın dibinde yankılanıyordu:
– Jandarmasıysam yörenin, petrol de benim, maden de. Pazar benim, dolar zaten benim!… Ben satıcı sen alıcı!.. Dosttuk-mostluk dinlemem!.. Adım Fenasi!… Yalancıktan dostluk derim, hem de hepsi benim olsun isterim. Var mı len bana yan bakan!… Adımı dedim… Soyadım Kerim… Cümle alem, adımı da soyadımı da yan yana bilsin isterim.
*
Dışarıdan ayrı acı, içerden ayrı kahır!… Ölümler ise, övünce kaynak!…
Üç öldüm… 103 öldürdüm!… Kalmadı kan yerde…
Öleni olmayınca ne kolay nara: “Var mı len bana yan bakan!…”
Onlar küçümserken birbirini, o “küçük” dev yuvarlanarak gelmekteymiş üstüne dünyanın… Büyük adamlar dronlarla da saptayamamışlar görünmez düşmanlarını.
Öyle bir baskınla geldi ki; koca dünya, diz çöktü önünde!… İbadethaneleri bile kapattırmakla kalmadı, nice nara sahiplerinin sesi kesildi birden. Demez oldular: “Onlar var ya onlar, camileri bile kapattılar” Demek ki zorunluluk inançlarını bile yedirirmiş insanoğluna.
Zerrece bir virüs – KORONA-COVİT 19- her birşeyden büyükmüş demek ki!…
Artık tek ses KORONA cephesinden… Dünya alem sus-pss!
– Yan bakan!!??.. Var len ne olacak!…Topunuza!.. Görün, asıl kimin adıymış Fenasi!… Yakalarsam asıl ben topunuzu…
O an hatırlanıverdi küresel “Birlik ve beraberlik.” Sorum şu:
– KORONA defolup gittikten sonra da hatırlanacak mı bu birlik ve beraberlik?
*
Ey halkım!…
Bunun cevabını senin sesinin tonu belirleyecek… Ne mi Olmalı o ses?
- ARTIK BUNDAN BÖYLE; HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK!…
*
İnsanoğlunun aklının başına gelmesi için illaki bir “Fenasi” ile karşılaşması mı gerekiyordu!?…
Dün yok muydu aklı, erdemi, izanı, şuuru… Vicdanı, dirayeti o insanoğlunun? Bugün mü doğdu ihtiyaç? Yoksa ihtiyaç vardı da muhtaç mı değildin?
Nerenize battı; barış, sağlık, bolluk, huzur, güven, adalet, de silahlanma yarışına girip devletlerin ekonomik gücünü zayıflattınız?
Nerenize battı; barış, sağlık, bolluk, huzur, güven, adalet de; demokrasiyi kişisel ihtiraslarınıza kurban edip, sağlığı, eğitimi, çevreyi siyasetin kara vicdanına esir ettiniz?
Rant aracı haline getirdiniz?
İnsanlığın ortak malı dünyanın; aliyaranı-başkeseni olmakla adınızı “katil”e çıkarmaktan öte neye yaradı?
Orda-burda eşgüdüm başkanları yaratmak adına harcadıklarınızın onda birini bu belaları defetmek için harcasaydınız “İyi İnsan” olarak anılmayı hak etmiş olmaz mıydınız?
Ki bu ve benzeri belalarla ilk kez karşılaşıyor değil insanoğlu. Önceki olumsuzluklardan ders alamamış olmak, geleceğe dair iyimser kılamıyor insanları.
Ya gelecekte de “Var mı len bana yan bakan!” resti çeken soytarılar hakimiyetini sürdürme fırsatını ele geçirirlerse?
İşte bunu dert edin ey insanoğlu!.
*
Gerçeği görelim; korona virüsü, bizleri birbirimizden uzak tutmaya zorlamadan çok önce birlik ve beraberliğimizin arasına çoktan mesafeler girmişti. Sen bu mesafeyi” sokanlara” hep pirim verdin.
Bari bu kez olsun, ‘bir musibeti, bin nasihatten yeğ görüp’ aklımızı başımıza alalım. Musibetle başa çıkmak üzere aklın bilimin tıbbın öngördüğü, önlemler paketi ile halkın karşısına çıkalım… Sabır ve dua ile değil!.
Sen pozitif bilimi devreye sokamadığın için “geri kalmışlık sıfatını taşımakta değil misin?
Ne sabır ve duanın, ne de ev kredilerini kolaylaştırmanın, ne de uçak biletlerindeki KDV’yi düşürmenin, bu belayı defetmede faydası yok!., Şu dönemde bunların halkın yaşamını kolaylaştırmada bir akılcılık-bilimsellik tarafı yok!. Olamaz da!… Aksine, bilimin önünü kesen bu türden göstermelik paketlerin neden olacağı zaman kaybı bu zorlu belanın arayıp da bulamadığı şey!.Bu aymazlık, önü alınmaz felaketler noktasına kadar sürükler toplumu.
*
Dileriz her ülke, bu virüs belasından kurtulmayı öğrenirken, kendi Fenasi’lerinden de kurtulmayı öğrenir.
İşte o zaman; “ARTIK HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAZ!”
24 Mart 2020
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com