Şaka yaptık onunla…
Alaya aldık, uydurma dedik, sanal dedik, inanmadık!
Hafife aldık. Elde var neden biz de yok dedik!
Amma işin ciddiyeti anlaşıldı.
Çünkü kapıya üç kez vurdu!
Tak… Tak… Tak.
Kim o? demeden daldı içeri, “Ben geldim” dedi.
“En pis yerlerinizde misafirim, en zayıf anınızda başınıza bela olmaya geldim” dedi.
Şaka yapmadığını anladık, konuğumuzun!
İstesek de istemesek de en iyi şartlarda ağırlamak zorundayız!
Yemediğimizi yedirecek, içmediğimizi içirecek, en iyi yerde yatırıp, istemediklerini önüne sereceğiz!
Hoş geldin amma biz, seni pek tanımıyoruz! Kimsin, kimlerdensin bilmiyoruz!
Hoş geldin amma biz, misafirin anlayışlı, zararsız olanını severiz!
Hoş geldin amma biz, konuğumuzun temiz olanını severiz!
Hoş geldin amma biz, konuğun düşman olanına kapımızı açmaz idik! Sen selamsız girdin!
Hoş geldin amma biz, konuğumuzu üç günden sonra hane halkı gibi görürüz bilesin!
Hoş geldin amma biz, konuğumuza; “sefalar getirdiniz” deriz! Sizden de bunu umarız!
Hoş geldin amma yanlış anlaşılmasın, sakın ola ki art bir niyet taşımayasın olur mu?
Hoş geldin amma hane halkından kimseye bulaşmayasın! Yoksa seni “can alıcı” yerinden vurur, geldiğine pişman ederiz!
Hoş geldin amma, misafirperverliğimizin süresi ve kalitesi sana bağlı!
Zararsız, ziyansız isen başla göz üstüne!
Yok niyetin bulaşmak, zarar vermekse, sağlığımızı tehdit edecek davranışlar sergilemekse, konuk monuk demez, maskemizi takar, gözünün yaşına bakmaz, seni etkisiz hale getirmek için top, tüfek, kimyevi maddeler, ne varsa çekinmeden kullanırız!
Hoş geldin amma, sen gelmeden önce uğradığın yerleri duyduk, öğrendik.
Yakmış yıkmışsın ortalığı! Hastanelere düşürmüş, hatta öldürmüşsün birilerini!
Yani pekte masum, mülayim, uslu biri değilsin amma yine de hoş geldin demek zorundayız. Çünkü konuğumuzsun.
Amma dediğim gibi bizim kendimize dikkat edeceğimiz kadar sen de dikkat et!
Sana sık sık kolonya tutuyoruz, sanma ki seni canımıza bastık ağırlıyoruz!
Hayır, gelişini hafife almayacağız. Duyarlı olacağız. Hal ve hareketini dikkatle izleyeceğiz. Bize ve ailemize zarar vermeden, süreni doldurup, bir daha uğramamak üzere kendi isteğinle gitmeni bekleyeceğiz.
Evet itiraf edeyim ki şartlar senden yana virüs hazretleri!
Her maddeyi kullanıyorsun. Her yere giriyorsun. Her ortamda bulunabiliyorsun. Kolların çok uzun. Dünya’nın dört bir yanına konuksun biliyorum!
İğnenin deliğinden geçiyor, hiç bir afet, engel, canlı cansız tanımıyorsun!
İyi kötü insan mefhumun da yok!
Dinli dinsiz, ırk, köken, siyah beyaz rengin de yok, mezhep de fark etmiyor senin için!
Uzak yakın mesafe de koymuyorsun!
Beraberinde bir sürü fırsatçı doğurttun be! Sen nasıl bir virüssün?
Devletin yaptığı zamlar, senin verdiğin zarar yetmiyormuş gibi, bir de başımıza fırsatçıları musallat ettin, artışlar oldu yüzde binbeşyüz!
Sözün Özü!
Yok. Sen iyi bir konuk değilsin.
Dünya’yı parmağında oynatıyorsun! Güldürmüyor, ağlatıyorsun!
Hoş geldin diyorum amma, pekte hoş gelmediğin belli! Seni fazla konuk tutmayacağım haberin olsun. Ya kendi isteğinle gidersin, ya da ben seni bildiğim yöntemlerle def edeceğim. Zira çok bulaşıcısın be dostum.
gazete2000@hotmail.com