Diyorlar ki, savaş koşullarında, çocuklarımızı yitirdiğimiz dönemde siyaset yapılmaz. Yapılır beyler yapılır. Hemde böyle bir dönemde yapılır. Çünkü çocuklarımızı ölüme gönderme kararını siyaset veriyor. Ve o karara ancak siyaset yaparak karşı çıkılabilir.
Yapılmazmış…
Neden? Ülkenin bekası tehdit altındayken, askerlerimiz savaştayken, aynı gemide olduğumuzu hatırlayarak siyaset yapmamak, yani eleştiri yapmamak gerekirmiş…
Aksine böyle bir dönemde siyaset yapmak gerekir. Neden mi?
Çünkü böyle dönemlerde inadına siyaset yapılır. Düşünceler çekinmeden açıklanmalıdır… İktidarların aldıkları her karar sorgulanabilmelidir. Sonuçta karar alanda insandır ve mutlak doğru değildir.
Savaşa karşı çıkmak insani ve siyasi bir tercihtir.
Savaştan yana olmakta insani gerekçeler öne sürerek siyasi bir tercihtir.
Ülkelerle dostluklar da düşmanlıklar da siyasi bir tercihtir.
Bir ülkeye askeri müdahale etmek, güncel deyimle operasyon yapmak da siyasi bir tercihtir.
Bir iktidarın siyasal tercihine itiraz etmek, yanlış olduğunu söylemekte siyasi bir tercihtir.
Çocukların ölümünü gizlemekte, duyurmakta siyasi bir tercihtir.
****
Ve en önemlisi ülkenin sınırlarını mültecilere açmak hem insani hemde siyasi bir tercihtir.
Aynı zamanda ülkene aldığın mültecilere, sınır kapılarını açarak batıya gitmelerine yönelik strateji belirlemekte siyasi bir tercihtir.
Anlayacağın mültecilerin, hem gelmeleri hem gitmeleri için sınır kapılarını açmakta çok net siyasi bir tercihtir.
****
Ancak, tüm bunlara rağmen iktidar ve yandaşları “böyle bir dönemde siyaset yapılmamalı, yapılamaz” derken, bilin ki “yapılamaz” diyerek siyaset yapıyorlar.
Nasıl ki, siyasi tercihlerini açıklamak, toplumu etkilemek onların vatandaşlık hakları ise, aynı zamanda var olan uygulamalara, savaş kararlarına karşı çıkmakta vatandaşlık hakkı ve siyasi bir tercih yapmak anayasal vatandaşlık hakkıdır.
****
Siyaset yapın… Çünkü algıya karşı ancak siyaset yaparak karşı çıkabilirsiniz, oluşturulmak istenen algıyı siyaset yoluyla parçalayabilirsiniz.
Çünkü, yalan, çarpıtılmış, düzmece haberler yaparak toplumu istenilen tarzda kutuplaştırmak ahlaki değildir. Aynı zamanda siyaset ahlakına da uygun değildir. Ve toplumda nefreti, kutuplaştırmayı büyüttüğü için de suçtur.
Yalana, çarpıtılmaya, düzmeceye yönelik doğruları söylemekte bir haktır.
Sakına korkmayın, konuşun… Vatandaşlık hakkınızı kullanın.
Ancak yalana karşı doğruları anlatın. Düzmece haberlere yönelik düzmece haberlerle yanıt vermeyin. Gerçekleri çarpıtmayın… Onlara benzeyerek değil onlardan ayrışarak farklılaşın…
****
Şunu kabul edelim. Bir ülkenin askerleri bir başka ülkenin sınırları içersindeyse ve savaşıyorsa bilinki, bu ülkenin tercihlerinden değil mevcut iktidarların siyasi terihleridir ve çıkarları olduğu içindir.
Her siyasi iktidarın çıkarı, ülkenin çıkarı olamayacağını tarihe bakın görürsünüz.
İnsanlar ölüme ve ölü seviciliğe ancak büyük savaş propagandası, içi boş kahramanlık hikayeleri ve hamasetle inanandırılabilir.
Sadece bizim ülkemizde değil. Tüm ülkelerde bu böyledir.
Amerika, Rusya, İngiltere gibi dünyanın merkezi olan ülkelerde böyle… İran, Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde böyle… Anlayacağınız nerede bir savaş varsa, toplumların önüne bilinki ülvi amaçlar konuluyor.
Ölende öldürende vatan için ölüyor, din için ölüyor, ölende öldürende sözde şehit oluyor.
****
Anlayacağınız tanrının işi oldukça zor…
Herkes kendisinin şehit olduğunu düşünüyor…
Herkes kendi şehitler tepesi boş kalmasın diye uğraşıyor.
Evet beyler dağılabilirsiniz.
Çocuklar ölürken ülkeye yönetenlere kahramanlık ve kürsülerden ölmek isteklerini yeniliyorlar.
Biliyorlar ki, şehitler tepesi ne kadar dolu olursa, iktidarları o kadar uzun ömürlü olacağını zannediyorlar.
Bakın tarihe savaşa batmış savaşla kazanılmış tüm zaferlerin arkasında kan, gözyaşı, milyonların ölümü ve taş üstünde taş kalmamış tabi baş üstünde baş kalmamış şehirler var.
****
Romayı barbarlar yıktı.
Yeni yüzyılın barbarları mülteciler olacak.
Çekirge sürüleri gibi şehirleri yıkarak ilerleyecekler…
Önlem alınmazsa gelecek böyle bir gelecek.
****
Batı savaşları destekleyerek, vekalet savaşlarını destekleyerek rahat edemez.
Sadece batı değil çoğrafyamızda kim vekalet savaşını yürütüyorsa bunun bir bedeli olacak. Bugün değilse yarın..
Mülteciler yüzbinler… Nereden geliyorlar? Savaşın ve yoksulluğu olduğu yerlerden…
Nereye doğru gidiyorla?
Savaşın ve yoksulluğun olmadığı topraklara doğru yola çıkıyorlar…
Ölüyorlar ama oralara ulaşmak isteği hiç bitmiyor.
Ve savaşlar sürdürüldükçe, desteklendikçe, şehit olmak için milyonlar birbirini öldürmek için gözlerini kırpmadan ölüme gitmeye devam ettikçe ve büyük küçük iktidar sahipleri milyonları ölüme göndermek için gözlerini kırpmayacaklar.
Son söz: Nasıl ki, ülkemize bir saldırı olduğunda vatan toprağını korumak bir haksa, aynı hak başkaları için de bir hak olduğunu asla unutmayın olur mu?
Nasıl ki sizin çocuklarınızın şehit olduğunu düşünüyorsanız başkalarının çocukları da şehit olduklarını düşünüyorlar, bunu da unutmayın olur mu?
Tanrının bu çocukları arasında ayrım yapacağını da sakına düşünmeyin olur mu? Ama onları ölüme gönderenlerle ilgili tanrının adaleti gereği ayrım yapacağı da aşikardır.