Güneş incecikten bir hâle bırakıp batarken, ışınlarını da geri çekti. Havanın rengi değişti, soğudu, nemlendi ve sıkıntı yarattı.
Toprak ısısını bırakmadı. Taşlar ise dışarı verdi.
Top ile oynamayı bırakıp denizden çıktık. Bir an önce eve varmak istedik. Tepelere yığılan bulutlar acele etmemize neden oldu. Açıktan seyreden yolcu gemisi heybetli görünüyordu. Kardeşim, “Sanki gitmiyor.” Dedi. Geminin dehşet büyük ve güzelliğini seyredemedik.
Dalgalar kayıkları çalkalıyordu. İki tanesi mendireğe sığındı. İki bot kenara çıktı. Biz çıktık, dalgalar azdı. Hafif bir rüzgâr denizi karıştırdı. Kumda oynayan çocuklar, toparlanıp denizden uzaklaştılar.
Yolu karşıya geçip futbol sahasını köşesine geldiğimizde, büyük bir patlama ile sarsıldık. Kum kamyonu yola çıkarken hızla gelen taksi altına girer. Taksinin çarpmasıyla kopan gürültü anında olduğumuz yerde kaldık ve titredik. Kardeşim, “Kaza yerine koşalım.” dedi. Cevap vermedik ve bekledik. Kendimize gelemedik. Taksinin içinden insan sesi gelmedi.
Her iki taraftan gelen arabalar, kaza için durdular. Biz vardığımızda kimse bir şey yapamıyordu. Çekici geldi ve taksiyi kamyonun altından çekti. Taksinin önü ve arkası belli değildi. İçindeki beş kişide birbirine karışmıştı.
Arkadaşlara trafik geldi. Kimse yaklaşmasın diyorlar. Gidelim dedim. Ağır usul evin yolunu tuttuk ama moralimiz bozuldu. “Keşke görmeseydik.” Dedik.
Bir yaz akşamı, denizde serinleyelim, top oynayalım dedik ve günün sonunda bir kaza ile eve uğurlandık. Geç kalmamızın nedeni olan kazayı anlattık. Kaza yerine mahalleden gidenlerin dediğine göre ana baba günü olmuş, taksi hurda olunca içinden sağ çıkan olmamış.
Yaz tatili uzun da olsa sayılı gün gelip geçti.
Göreve başladığım günlerde konum gereği, dikkat, sağlıklı olmak gibi kavramları açıklıyordum. “Uykusuzluk ve yazla yemek dikkat süresini kısaltır, bu durumda usta şoför olmak işe yaramaz.” Dedim.
Öğrencilerden biri kalktı ve dayısının çocukluktan beri taksi şoförlüğü yaptığını karıncayı dahi incitmediğini söyledi. Dayıma, bu kadar da dikkatli olmakta fazla diyorlardı. Kazanın büyüklüğünü açıklayınca nerede olduğunu sordum. Öğrenci anlattı. O an ki, korkuyu yaşadım. Ne diyeceğimi şaşırdım. Öğrenciler de davranışımdan ve yüzümün sararmasından bir şey olduğunu anladılar. Onlar sormadan anlattım.
Kaza anında oradaydım. Yoldan karşıya geçtik ve futbol sahasına doğru yürüyorduk. Öyle bir patlama oldu ki, köylerden duyuldu. Önce hareketsiz kaldık. Adeta donduk. Sonra kaza yerine koştuk ve taksi kamyonu altındaydı.
Üzücüydü, fazla kalamadık. Trafik polisi geldi, hepimizi uzaklaştırdı. Korku dolu bir an yaşadık. Eve gittiğimizde herkes patlamayı sordu.
Dikkat süresi bir takım iç ve dış etkilere bağlı olarak uzasa da belli bir süreyi aşmaz. Onun için, her konuda dikkatli olmanız gerekir.
Sınavlarda da dikkat süresi önemlidir. Onun için, süreyi iyi kullanmak gerekir.
“Konumuza böyle bir kaza örnek olmasaydı.” Dedim.
Hasan TANRIVERDİ