Bal arısı gibi çiçekteki bal özünü alacaksın. Çiçekler arasında etkileşimi sağlayacaksın. Müdür bey “Çiçek gibi de öğrencilerin olacak.” Demişti.
Görevine büyük bir heyecanla başlamıştı. Adeta uçuyor, ayakları yere basmıyordu. Köyün muhtarı ve heyetiyle tanışmış ve toplantı yapmışlardı. Toplantıda okulun işlerliği için, öncelikle fiziki yapısını elden geçireceklerdi. Binanın her yerini a’dan z’ye düzelteceklerdi. Çalışmalar kış şartlarına göre yapılacaktı. Yağsız lâmba söner misali yakıt olayı esastı.
Çevre düzenlemesi için, bir plân yaptılar. Plânda okulun önünün beton dökülmesi gerekiyordu. Dağ köyü, imkânlar kısıtlı, yağmur ve kar mevsimi beklemezdi.
Hayat herkese gülümsüyordu. Fakat gördükleri karşısında şaşırıyordu. Öğretmenin rüyası sıkıntılıydı. Çünkü okul açılacağı zaman öğrenci yaylada inek peşindeydi. Öğretmen bu boşluktan yararlanıp aileleri gezdi. Çocuklarının niçin okuması gerektiğini anlattı. İyi niyet bazen işe yaramıyordu. Çünkü ailenin geçimi için, yayla gerekliydi. Yayla, ekonomik olarak var olmak demekti.
Köyde toprak her şeydi, fakat toprakla ilgili bilgileri çok azdı. Öğretmen güzel sözlerle aileleri, toprak konusunda bilgilendirdi. Dağ köyünde şartlar ağırdı. Kar köyü sahiplenir ve kalkma bilmezdi. Uzun kış gecelerinde el sanatlarıyla uğraşılacaktı. Köylüye el sanatları kursları açılacaktı.
Ailelerin umutlarını boşa çıkartmamak adına, yün örgü dokuyanların, ürettiği malları, kilim ve dur maçın vilayette satılması sağlanacaktı. Okulun başlayacağı güne kadar da el işi kurslarını açmış olacaklardı.
Öğretmen akşama kadar, okulun onarımıyla ilgileniyor, bahçenin betonunu döküyorlardı. Çalışma bittikten sonra, kahve yanına gidiyor ve örgü olayına katılmayı insanlara tavsiye ediyordu.
Kahve yolunda, kaçırılan kız ve kaçıran çocukla karşılaştı. Kız, öğretmenin kollarına atıldı. Hep beraber okula döndüler. Öğretmen kıza; seni ilçeye dokuma öğrenmeye göndereyim. İki ay sonra burada kursiyerlere öğretirsin. Üretilen malları vilayette semt pazarlarında satabilme fırsatını yakalayabilirsin. Kızı kaçırana da seni de okula yardımcı alayım ve maaşlı çalış. Çok memnun oldular. Yalnız öğretmen, aileler olarak barışacaksınız. Her şey iyilikle olacak ve size haziranda düğün yaparız. Önümüzdeki yıl da size vilayette iş bulurum. Böylece hayatınızı bir düzene sokarsınız. Hayat yolu uzun, yolluğunuzu elde etmeniz gerekir. Duygularınızı bir kenara bırakın ve umudunuzu kırmayın. Hayalleriniz sönmesin.
Gelen öğrenciler, okulla ilgili değişikliği sevinçle karşılıyorlardı. Okul bahçesi beton dökülmüş ve ayaklarına çamur değmeyecekti.
Ailelerin yaşadığı problemler, okul merkezli çözülüyordu. Öğretmen, çocuklarla birlikte her ailenin kapısına gidiyor ve gerekli yardımı yapıyordu. Öğretmen vilayetten yardım talep etmişti. Giyecek ve kırtasiye için, yardım bekliyordu.
Doğanın kurallarını iyi uygulamak gerekir. Akşama kadar kahvede kalmak doğru değildir. Öğretmen muhtar ve üyeleriyle toplandı ve bu kararları aldı. Kahvede kütüphane kurulacak ve herkes kitap okuyacaktı. Büyük şehirden kitap gelecekti. Ayrıca okula fen laboratuvarı kurulacaktı.
Kahvelerin ve dükkanların önü düzenlenecek ve duvar örülecekti. Yol kenarlarına yaya kaldırımı yapılacaktı. Köy adına örülen kilim ve dur maçların satıldığı bir dükkân açılır. İki kişi çalışır. Dükkândan kazanılan, köyün yolu ve okulu için harcanırdı.
Okul öğrencileri yayladan geldiler. Tam kadro derse başlandı. Bahçeye yapılan banklar güzel oldu. Yardım için gönderilen giyecekler öğrencilere dağıtıldı. Özellikle ayakkabılar çok işe yarayacaktı.
Her gün sabah temizlik kontrolü yapılırdı. Çocukların tırnak, önlük ve saç kontrollerinden önce neler yapmak gerektiği öğretilirdi. Öğrencilerin yatılı okullara kazanması için, hazırlık çalışması yapılırdı. Öğretmen akşam çocuğunu unutup almayan öğrenciyi evine bıraktı. Ana ve baba çocuğuyla ilgilenmiyordu. Çocuk, sınıfta normal davranmıyor ve eline ne geçerse kırmaya çalışıyordu. Öğretmen babasını çağırdı ve çocuğun davranışlarının normal olmadığını söyledi. Önümüzdeki hafta vilayete götürmeyi kararlaştırdılar. Çocuğu ruh ve sinir hastalıklarına yatırdılar. Çocuk yıl boyu orada kalacaktı.
Köy öğretmeni, çocuklarla büyüklerinden daha çok beraberdi. Her türlü problemleriyle ilgileniyordu. Öğrencilere sebze yetiştiriciliğini özellikle soğuk iklime has bitkileri öğretti. Ödev olarak zamanı geldiğinde bahçelerine sebze dikeceklerdi.
Öğretmen sabah okula geldiğinde, ayı yavrusunun bankın altında yattığını gördü. Hizmetliye söyledi ve dükkândan süt aldılar ve ona içirdiler. Yavruyu odunluğa attılar. Akşam gereğini yaparız dediler. Ana ayı yavruyu aramadığı için, onu vilayete gönderdiler.
Öğretmen, köyde arıcılık kursu açtırdı ve arı yetiştirmek isteyenlere oğul arı temin etti. Sebze üretimi başladı. Öğretmen, keçi çobanı da olsan, kendini keçinin ortamından ayrı tutmayacaksın.
Köyde isteyen de hayvan yetiştiriciliği yapsın. Onlara da özel hayvan yavrusu bulabilirim. Öğretmen lokomotif gibi çalışıyordu. Okul tatil olduğunda memleketine gitmeyip köyde kaldı ve arılarıyla ilgilendi. Dükkânda peynir, tere yağı, süt, bal, kekik ve sebze satışı yapıldı. Yaylaya gidenler mutlaka bir şeyler almadan geçmiyorlardı.
Öğretmen devamsızlık yapan çocukları evden topluyordu. Çünkü aileler, günlük işlerinin peşindeydi. Öğretmenin çırpınmasına rağmen, bazı ailelere göre çocuğunun okuması önemli değildi.
Öğretmen sabırla anlatmaya devam edeceğim. İnsanımız, eğitimsiz kalmamalıdır.
Hasan TANRIVERDİ