Asgari ücretliyi, dilenmeye muhtaç kılmışız! “Alan el” olmaya mahküm etmişiz!!
Emekliyi, dostuna bir çay ısmarlayamayacak, eve kapanacak duruma düşürmüşüz!
Çalışanı, vergilere boğmuşuz! Sağılacak inek yapmışız!
Çiftçiyi, tarlasını süremez, ilaçlayamaz, gübreleyemez bırakmışız!
Çocukları, hayatlarını yaşayamaz, oynayamaz, eğlenemez etmişiz!
Anneleri, mutfakta ne pişireyim diye kara kara düşünür yapmışız!
Babaları, masraflardan dolayı eve gizli ve geç saatlerde girmeye zorlamışız! Aile içinde itibarsızlaştırmışız!
Sürücüleri, vergisini kat kat fazlasıyla verdiği halde otoban yollara hasret bırakmışız!
Kızları, erken evliliklere özendirir etmişiz!
Gençleri, işsiz güçsüz bırakmış, avare ve bunalıma sokmuşuz!
Esnafı, kapısından müşteri girmez bırakmışız!
Gazeteciye, yandaş, yalaka, yağdanlık olarak bakmışız!
Medya, yolunu şaşırmış, iktidarın borazanı olmaya zorlamışız!
Siyasetçiyi, konuşmaz, fikir beyan etmez, ekran karşısında kavga eder görür olmuşuz!
Poliklinikleri, kim daha çok hasta bakar primine bağlamışız!
Doktorları, parayı veren düdüğü çalar haline getirmişiz!
Hemşirelere–eczacılara, şikayetlerimizi söyleyip ilaç yazdırır olmuşuz!
Kasaplar, et-salam-sucuk yerine muadili (!) maddeleri verir olmuş!
Besiciyi, hayvanına yem, su, aşı, hatta saman veremez duruma getirmişiz!
Öğrenciyi, metrobüse-minübüse binemez, deftere-kitaba para yetiremez, tabanvaya muhtaç etmişiz!
Bir de, dili ile şikayet eden, hal ve hareketi ile meramını anlatan, durumunu gözler önüne sessizce seren içimizdekilere, içimizden birilerine bakalım isterseniz.
Taksici, müşteri bulamamaktan yakınıyor!
Kadın Kuaför, her hafta gelen müşterisinin, şimdi ayda bir uğradığından şikayetçi!
Manav, vatandaşın üründen ziyade etiketlere bakar olduğundan dert yanıyor!
Konfeksiyoncu, vatandaşın çıplak kalmama hesabında olduğunu, yılda bir uğranıldığını söylüyor.
Simitçi, her zaman en az iki tane alan müşterisinin, bir taneye düştüğünü söylüyor!
Öğrenci, kahvaltıdan vazgeçtiğini, öğleyi simitle, akşamı ise ne bulduğu ile geçirdiğini söylüyor!
Dilenci, yardım edenlerin, kağıt paralardan bozuk paralara düştüğünden yakınıyor!
Saatçi, vatandaş hediye alırdı bir zaman, şimdi sinek avlıyoruz diyor!
Muhasebeci, mükellefin bırakın aidat ödemesini, maliye hesaplarında usulsüzlük yapmamızı öneriyor!
Kuyumcu, geçtik özel günleri, düğün takılarını bile taksitle veriyoruz!
Pazarcı, müşterinin artık “haftaya versek olmaz mı” dediğinden dem vuruyor!
Ayakkabıcı, ayda 3 çift ayakkabı satamadığımız çok oluyor diyor!
Ayakkabı tabircisi, ayakkabısına taban yaptıran çok, ancak sıkı pazarlık yapıyorlar!
Erkek kuaförü–Berber, müşterisi saç yıkama, günlük bakımı bıraktı ayda bir uğrar oldu!
Fırıncı, fiyatı sabit tutmak adına gramajı düşürdükçe düşürdük, bu defa da vatandaş doymuyor!
Kargocu, adrese bir defa gelebileceğini, ikinci defa gelemeyeceğini, not bırakacağını söylüyor!
Gazeteci, kağıt zammı nedeniyle az sayıda gazete çıkarmak zorunda kaldığını söylüyor!
Matbaacı, tüm kırıntı kağıtları bile değerlendirmek zorunda kaldıklarını söylüyor!
Beyaz eşyacı, satışların oldukça düştüğünü, müşterinin model değişikliğine asla gitmediğini söylüyor!
Sigortacı, yarını düşünen yok artık! Mecbur olunan dışında sigorta yaptıran yok diyor!
Patron, az işçiyle çok iş yapma yoluna gittiklerini, işçi almaktan imtina ettiklerini söylüyor!
İşçi, patronun cebinde akrep olduğunu, kuruşun hesabını yaptığını söylüyor!
Mobilyacı, yeni ev açanlar alıyor, kredi kartı ve çok taksit seçenekleriyle ancak diyor!
Doğalgaz kullanıcıları, kombiyi sadece mutfakta kullandıklarını, battaniye ile oturduklarını söylüyor!
Elektrik, doğalgaz misali, mecbur kalınmadıkça düğmeye basılmıyor! Banyo, tuvalette mum yaktıklarını söylüyorlar!
Avukat, herkesin kendi davasını savunduğunu, mecburiyet karşısında kendilerine başvurulduğunu söylüyor!
Elektronikçi, kırılan ya da görev yapamayan araç ve gereçler alınıyor! Değiştirme düşünülmüyor diyor!
İkinci el oto, bakan çok alan yok. Galeriler tıklım tıklım araç dolu.
İnşaatçı, m2 birim fiyatı müşteriyi kaçırıyor! Normal dairelere rağbet yok. Bodrum kat isteği çoğaldı diyor!
Tesisatçı, tamirat yapan yok. Sadece bakım yaptırıp geçiştiriyorlar.
Lokantacı, karnı zil çalan geliyor. Açlık tavan yapmadıkça uğrayan olmuyor. Makarnayı bile ekmekle yiyenler çoğaldı!
Davetler, yemek davetleri çok nadir. Genelde kahvaltı verilerek maliyet düşürülmeye çalışılıyor!
Meyhaneci, arkadaşına ısmarlama kalktığı gibi, kişinin kendisi de bir iki tek atıp kalkıyor. Mezesiz, kuru kuruya içip kalıyor!
Oto yıkamacı, her hafta uğrayanlar şimdi ayda bir uğruyor diyor!
Sürücü kursları, aday müracaat sayısı oldukça düştü. Zira araba alma sevdası söndü vatandaşta diyor!
Minibüsçü, kısa mesafeler kalktı. Uzun mesafeler de bize kazandırmıyor! İndi bindi daha karlı idi diyor!
Şehirlerarası otobüsçü, keyfi seyahatler yok denecek kadar azaldı. Turlarda bile büyük düşüşler yaşanıyor, hatta iptaller var diyor!
İnternet abonesi, ücrette değişen bir şey yok ancak, gelir kısıtlığı nedeniyle bütçeme göre kontur alıyorum, faturadan çıktım diyor!
ÖLÜ, bunu bilemiyorum. Sorsam da cevap alabileceğimi düşünemedim belki de!
Peki durumdan memnun-mutlu olan yok mu?
Var tabii ki.
Öncelikle iktidar mensupları! İktidar yakınları!
Bir de her kesimde geçerli “hamili kart yakinimdir” camiası!
Cennet’ten arsa satan sahtekarlar, yanmaz kefen satanlar, helal damgasını her şeye vurup satan şarlatanlar, din istismarcıları, cukkacılar, rantçılar vs.
Öte yandan;
SURİYELİ de memnun; Elhamdülillah. Türkiye güzel. Bankamatiklerden maaş alıyoruz. Elektrik, su bedava. Çalışıyoruz. Sorun yok. Kendi işyerlerimizi de açmaya başladık! Yabancı çalıştırmıyoruz, Suriyeli kardeşlerimiz çalışıyor!
Peki Suriye’ye ne zaman döneceksiniz? Giden gitsin. Mesela ben gitmeyeceğim. Türkiye çok güzel. Yaşasın Reis. Türk vatandaşı yapacak bizi…
Sözün Özü!
Nasıl mutlu muyuz? DEMİREL’in değimiyle “eyi misiniz?” “Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin…”
Problem yok!
Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY