Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Tokat’tan şöyle bahseder:
“Bu havası hoş şehrin dört tarafında bahçe ve bostanlar içinden sular akar. Her bağında birer köşk, havuz, fıskiyeler ve çeşitli meyveler bulunur. Halk zevk ehlidir. Gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, yumuşak huylu insanlardır.
Cami, saray, köşk ve imaretleri o kadar sağlam ve güzel olur ki buralara girenler hayran olurlar.
Evliya Çelebi’nin söz ettiği evliyalar diyarı güzeller güzeli Tokat şimdi nasıl dostlar?..
– En çok göç veren
– Hızla betonlaşan
– Hala havalimanı olmayan
– Hala bir bakanı olmayan
– Bürokraside Tokatlı’nın özellikle Tokatlı’ya sahip çıkmadığı bir döngü yaşayan
– Binlerce DERNEĞİ olan ama cenaze ve düğün dernekçiliğinden ve seçim zamanları kullanılmaktan başka işe yaramayan bir süreci tekrar tekrar yaşayan
– Amip gibi bölünerek çoğalan
– Bir makama geldiğinde üzerine basarak yükseldiği dalları unutan
– Şehr-i sadıka olan ancak sadece ayak işlerinde istihdamı Tokatlı’ya reva gören bir zihniyete razı olan bir sistemde Tokat hayal kırıklıkları yaşamaya mahkumdur.
Tokat güzeldir, Tokatlı güzeldir ama bizi çirkinlestiren yine bizim yapmadıklarımız ve eksik yaptıklarımızdır.
Bakın P.Coelho öyküsünde ne anlatıyor;
Leonardo da Vinci; ‘Son Aksam Yemeği’ isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı…
İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı…
Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı.
Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti.
Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan 3 yıl geçti. ‘Son Akşam Yemeği’ neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı…
Leonardo’nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı.
Haftalarca aradıktan sonra Leonardo; vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu.
Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.
Leonardo; yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.
Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler.
Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı.
Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu…
Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş; gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü.
Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:
‘Ben bu resmi daha önce gördüm…’
‘Ne zaman?’ diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı..
‘Üç yıl önce’ dedi adam…
‘Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce…
O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum. Pek çok hayalim vardı. Bir ressam beni İsa’nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti…’
LEONARDO DA VINCI ELİNDEN FIRÇASINI DÜŞÜRMÜŞTÜ..
&…
İyi ve Kötü’nün yüzü aynıdır…
Mühim olan bizim hangisine yol verdiğimizdir…
Haydi şimdi hemşehrim makamın ne ise ne, sen bana cevap ver;
Tokat için ne yaptın?
Tokatlı için ne yaptın?
Kaç çocuğa burs verdin?
Kaç çocuğu yurda yerleştirdin?
Kaç hemşehrimi yüksek lisans doktorada destekledin?
Kaç üniversite mezunumuzu araştırma görevlisi olarak yerleştirdin?
Kaç hemşehrimi işe yerleştirdin?
Tokat’tan göçü engellemek için ne yaptın?
Tokat’ta kaç kardeş okulla proje yaptın?
Rektör, dekan, bakan yardımcısı, genel müdür, doktor, imam,
öğretmen oldun…
Tokat için memleketin için hemşehrim için ne yaptın?
O iyi insanlar iyi atlara binip gitmesinler…
Sipahi piyadenin elinden tutmadıkça gerçek Tokatlı’yım demesin..
TOKATLI artık simitçilik ve tellâklıktaki anılma başarısını (!) beyaz yakalıları ile sınıf atlayarak bürokraside de tekrarlamalıdır..
Evet Hemşehrim sana soruyorum; İyiye yol açmaya hazır mısın?
Eğer sen Tokatlı olarak Tokat ve yumruğa da dönüşebilen elini şefkat çağrısına dönüştürebilirsen
TOKATLI Tokatlı’yı tokatlamayacaktır.
* Veni vidi vici!
Vesselâm!
* Julius Sezar’ın Tokat Zile’de söylediği efsane söz…
‘Geldim,gördüm, yendim..!’
Erhan Ziya SANCAR