Akçiriş Köyü, Ağasar (Şalyeri=Şalpazarı) ile Şarlı’nın ( Beşikdüzü) kesiştiği yay üzerinde küçük şirin bir yerdir. Eskiden bir muhtarlığa bağlı olmasına rağmen üst mahalle de olanlar Beşikdüzü, alt mahallede oturanlar Şalpazarı nüfusuna kayıtlı idiler.
Bu şirin köyde hatırı sayılır çok değerli şahsiyetler gelmiş geçmiştir. Bunların arasında muhtarlık yapmış olanlar vardır. Burada yaşayanların acı tatlı hatıralarını yad etmek, yazılı hale getirmek ve gelecek nesillere aktarmak gerektiğinin önemi üzerinde durmak isterim.
Hatırlayabildiklerim vardır. İsimlerini tek tek yazarsam, belki unuttuklarım olur da kırılanlar olur diye bugün sadece iki değerli büyümün hafızalarıma yer etmiş hatıralarından bahsetmek istiyorum.
Birisi Veysel Usta (Katip Veysel): Yanlış hatırlamıyorsam 1960 lı yıllarda Muhtar Ustalluğu Veysel. Atatürk’ten, İsmet Paşa‘ya Devlet Baba kültüründen gelen, hiç ayırım yapmadan herkesin işine koşan; orta boylu, başında sekiz köşe şapkasıyla, önünde daktilosuyla, hükümetle işi olanlara o güzel türkçesiyle arzuhal (dilekçe) yazan alçak gönüllü, mütevazi bir beyefendi.
Dün gibi hiç unutmuyorum. Bir Cuma günü, ezana az kala bize uğradı. Abdest almak istediğini söyledi. İbrikle eline su döktüm. Başını mest etti. Sıra ayaklarını yıkamaya gelince elimden ibriği aldı .
O derece saygılıydı ki suyu ayaklarına dökmeme müsaade etmedi.
Oturdu yanıma.
Gözlerimin içine bakarak:
– İstediğin kadar namaz kıl, oruç tut, ibadet et, ahlaklı olmadıktan sonra hiçbir işe yaramaz.
İbadetin amacı, insanı gıybetten, riyadan, kötü alışkanlıklardan korumaktır.
Onun bu sözleri benim için rehber olmuştur.
Nur içinde uyusun. Mekanı cennet olsun. Rahmeti bol olsun.
Yine köyümüzde muhtarlık yapmış İhsan Şirin (Şinaluğu), Bülent Şirin kardeşimin de dedesidir. Tam bir Osmanlı. Kimsenin hakkını yedirmez, bir meselemiz olunca ona koşardık. Çünkü bilirdik ki adaleti vicdanıyla birleştirmiş ender kişilerden birisiydi. Emindi. Güvenilirdi.
Bir gün hiç unutmuyorum:
– Senin Deden, Halluğu Muhammet, sabah ezan okunmadan Gökçe Köye çıkar, çıra yapar Şalyeri’ne iner, çıraları satıp köyün camisine yardım ederdi. Onun torunu olduğunu unutma.
Allah gani gani rahmet eylesin. Bütün geçmişlerimizin ruhu şad olsun.
Eğer onlara layık olabildiysek ne mutlu bizlere…
Yusuf Yılmaz