Gelecek endişesinden çok başarma arzusu sarmıştı emekli öğretmeni. Hayal dünyasında yine öğrencileri vardı. Yetişmekte olan ve de yetişen.
Mesleğinde öğretici olmuş, sevilmiş ve sayılmıştı. Hiçbir konuda tahakküm altına girmemiş ve girmek de istemezdi. Fakat toplumun baskısını derinden yaşıyordu. Yine de insanlar iyi olsun iyilik üzerine yaşasın arıyordu.
“İnsan kendinden olmalı sokma akıl yedi adım tutar.” Diyordu. Çıkar çatışmalarını hazmedemiyor ve tepki gösteriyordu. Buna karşılık kendisini çevreden kısmen de olsa soyutlayamıyordu.
Komşuların dertleriyle dertlenir, sevinçleriyle coşardı. İç dünyasında güneş hiç batmazdı. Onun için, ayın doğduğunu ve ışığını bilmezdi.
Güneşine gölge edilmesini istemezdi. Açık penceresinden güneşi takip eder ışınlarıyla ısınırdı. Biraz daha aydınlıkta kapının önüne bırakılmış çayır motorunu gördüğünde bir an şaşırdı. Çünkü çayır motoru yarın gelecekti.
Motorun her tarafı yağ içerisindeydi. Aklına şu söz geldi. “Malım seni vereyim de mi kötü olayım, yoksa vermeyeyim de mi kötü olayım.” Motorun durumu bu sözü doğrular nitelikteydi. Çayırla sıcak ilgi kurmak istiyordu.
İşine uygun giyindi. Motoru sırtladı. Benzine yağın iyice karışması için sallandı. Motor sırtında daldaki armut gibi duruyordu. Öğretmen belli ki, bu işe yatkın değildi. Sırtında motor ile bahçeye girdi ama davranışı çalışacak kişiye yakışmıyordu.
“Nereden çıktı bu motor ne güzel tırpan vardı.” Dedi. Tırpanla olan dostluğu, ona istediğini sorunsuz yaptırıyordu. Fakat motor emekli öğretmeni tahakküm altına almıştı. Sesi işi bırakmaya yeterdi. Motor sevimsiz hırlar ve susardı. Bozulmuş olduğu ihtimali göz önüne alınır ve onarıma gönderilirdi. O sürede emekli öğretmen dalları kenarlara çekti.
Motor yapılıp geldiğinde aynı hareketler tekrarlandı. Çayırın kesilmesi az kalmıştı. Öğretmen başarılı olduğunu ilan edebilirdi. Son anda motor yine bozuldu. Emekli seni de emekli edeceğim dedi ve motoru bahçeye savurdu.
Motor savrulduğu yerde çalışmaya başladı. Motora ve emekli öğretmenin konuşmasına güldük. Öğretmen de gülmeye başladı. Güneş ışınlarının çekileceği sararmış hâliyle belli oldu. Hep beraber eve çıktık.
Öğretmen toz içerisindeydi. Motor kullanan gözlük takar. Özel tulum giyer demişsek de laf dinletemedik. Öğretmen motor kullanabildim. Demek ki istersen oluyor. Başka yapacak kim var ki dedi.
Motor ile tırpanın çayırla ilgili işlevi öğretmene soruldu. Öğretmen motor için güçlü ve o derece pratik. Fakat ilmini bileceksin dedi. Bilmediğin işi yapmayacaksın. Bir saatlik işi bir günde yaptım dedi. Tırpanı bildiğim için daha kısa zamanda yapabilirdim diye cevapladı.
Sonuçta çayır motoru da emekli öğretmenin ilgi alanına girmişti.
Hasan TANRIVERDİ