Bir yazımıza: ” Delirme Yurdu” diye başlık atmıştık! İstatistiklere baktığımızda bunu doğrulayan hadiseleri görüyoruz. Ahlaksızlık tavan yaptı ve cinayetler, tecavüzler günlük olaylar arasına girdi. Çoğumuzun dikkatini bile çekmeyen bu olaylar ahlaki çöküntünün boyutlarını gösteriyor. İsterseniz önce istatistiklere bir göz atalım:
“Ülkemizde 2017 yılında 3 bin 494 bireysel silahlı olay yaşanırken 3 bin 529 kişi yaralandı, 2 bin 187 kişi yaşamını yitirdi. 2017 yılındaki silahlı olay sayısının bir önceki yıla göre yüzde 28, son üç yıla bakıldığında ise yaklaşık yüzde 61 arttığını görüldü.
2018’de basına şiddet olaylarına ilişkin 3 bin 679 olay yansıdı. Bu olaylar sonucu 2 bin 279 kişi tüfek, tabanca ve kesici aletlerle hayatını kaybederken, 3 bin 762 kişiyi de yaralandı. 2015 yılında sonu yaralanma ve ölümle biten şiddet olayı sayısı 2 bin 175 olarak açıklandı.
2015 yılında 309’u silahlı toplam 414 kadın cinayeti medyaya yansıdı. 2018 yılında 341’i silahlı 477 kadın cinayeti yaşandı.
Kadın Cinayetleri son 4 yılda bin 338’i silahlı toplam bin 760 kadın cinayetinin ülkemizde işlendiği (basına yansıdı), bu cinayetlerde bin 559 kadın ve aile bireyinin öldürüldüğü, 636 kadın ve aile bireyinin de yaralandığı görüldü.
“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Platformun verilerine göre, 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürüldü.
“2010-2014 arasında 60 bin 213 çocuk aile içi şiddete uğramış. Bunların 2014’te 15’i, 2016’da 10’u öldürülmüştür. Çocuğa karsı cinsel saldırı, taciz, tecavüz davalarında 2008-2013 arası yüzde 400 artış oldu. 2008’de 7 bin 500, 2009’da 13 bin 812, 2011’de 18 bin 334.
Son 3 yılda taciz ve tecavüze uğrayan ve adli mercilere yansıyan çocuk sayısı 70 bin Son 10 yılda bu sayı 250 bin dolayında. Son 10 yılda adli makamlara ulaşan tecavüze uğrayan çocuk sayısı 7 bin. Cinsel istismarda bilinen bilinen sayılar bunlar, bir de o kadar gizli kalanlar var…”
“TÜRKİYE’nin cinayet istatistiği’ son derece vahim bir tablo ortaya koyuyor. Polisin kontrol ettiği, nüfusun yüzde 86’sının yaşadığı bölgelerde, 2015 yılında resmi rakamlarla tam 1.542 kişi cinayete kurban gitti. 2014 yılında 1. 433 kişinin öldürüldüğü Türkiye’de geçen yıla göre cinayet olaylarında yüzde 2’den fazla bir artış oldu.”
İstatistikler böyle devam ediyor. Öldürme, yaralama, aile içi cinayetler, çocuk istismarı, kadın cinayetleri ve intiharlar toplumun cinnet geçirme noktasında bir bunalım yaşadığını gösteriyor. Toplumun ahlaki istatistiğini de çıkardığınızda bu durumun vehametine şahit oluyorsunuz! Hatta “Aman Allahım burası (Müslüman ülke) Türkiye mi diyorsunuz!
İşin vehameti ortada: Toplum olarak cinnet geçiriyoruz! Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığına çok iş düşüyor. Konunun tüm boyutları ile ele alınıp ahlaksızlık ve cinayet nedenleri masaya yatırılıp irdelenmesi gerekiyor. Olayların sebepleri, cinayet nedenleri, buna karşı alınacak tedbirler en ince ayrıntılarına kadar düşünülmeli ve raporlar hazırlanmalıdır.
Bu tedbirler neler olabilir? Onu da bir başka köşe yazımızda ele alalım inşallah! Çünkü ahlaksızlığın ve kavgaların, cinayetlerin toplumsal boyutu yanında ahlaki, ekonomik, kültürel ve sosyolojik boyutları da var. Aileye, bireylere, okula ve devlete düşen görevler: Bunların rapor haline getirilerek alınacak tedbir konusunun devletçe yürütülmesi çok büyük bir önem arz ediyor. Yoksa bu cinayetlerin önüne geçemeyiz. Avrupa toplumunun yaşadığı o ahlaksızlık batağına biz de düşeriz…