Küresel Şehirlerin Olmazsa Olmazı: Kültür-Sanat
Şehirlerin daha düzenli ve eşitlikçi yaşam alanları sunmaları; yaşayanların ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının giderilmesi günümüz dünyasında oldukça önemlidir. Sahip olunan tüm özelliklerin en iyi ve en güncel yöntemlerle pazarlanması, küresel sermaye ve insan dolaşımı açısından şehirlerin daha çekici hale getirilmesi çalışmaları da bu öneme dahildir. Bu durum devamında kültür ve sanat içerikli politikaların tayin edilmesini getirmektedir. Öte yandan özellikle yerel yönetimlerin görev alanına giren çeşitli hizmetler günümüzde giderek sosyal boyuta değer katar hale dönüşmüştür.
Küresel rekabet ortamının baskısı altında hızla ve yeniden yapılanan şehirler; kentsel dönüşüm ve inşaat faaliyetleri ile nüfus hareketliliği büyük ölçüde kültür ve sanat üzerinde inşa edilen politikaların etkisi altında kalmaktadır.
Şehir merkezleri ve sanayinin terk ettiği boşalmış araziler de dönüşüm ve canlanma süreçlerine teslim olmaktadır. Günümüzde belediyelerin bir işlevi de şehirlerde gerçekleşen bu dönüşümleri örgütlemektir. Bu işlevin yerine getirilmesi, belediyeleri girişimci bir şirket kılığına soksa da; şehir kültürüne yakın olmak için merkezde yer almayı seçen sanatçılar, galeriler, basın-yayın organlarında ya da kamu hizmetlerinde çalışanlar zamanla sermayeyi de peşleri sıra bu merkezlere getirdiği gözlemlenir.
Kültür ve sanat odaklı şehir politikaları işte bu bağlamda çok önem kazanmıştır çünkü turizm açısından imaj çok önemlidir. Şehir merkezleri yatırımlarla güçlü imajlar oluşturacak şekilde yenilenerek, sermaye ve turist akışları için çekici hale getirilmektedir. Sanal dünya sayesinde artık turizm hem her yerde, hem de hiçbir yerdedir. İnsanların çoğu, gerçekte olmasa da sanal dünyada sürekli hareket halinde olan turistlere dönüşmüştür. Dünyanın turistikleşmesi sonucu, artık kültür yatırımları daha ziyade şehirleri canlandırmayı ve turizmi geliştirmeyi amaçlar. Bir anlamda müzelere, tiyatrolara ve yaratıcı endüstrilere yapılan yatırımlar, büyük ölçüde daha fazla iş, daha fazla kâr gibi hedeflere hizmet etmektedir.
Reklamcılık, mimarlık, sanat ve antika piyasası, el sanatları, tasarım, moda, film, yazılım, müzik, performans sanatları, yayıncılık, TV, radyo gibi kültür endüstrileri, tarihi ve kültürel değerlerin canlandırılması, yeni kültürel sembollerin pazarlanması gibi kültürel tüketim politikalarını destekleyici organizasyonlar (kültür başkenti, sanat bienalleri, olimpiyatlar vb.) küresel şehirler için önemlidir. Tarih ve kültürlerin yeniden sunumunu gündeme getirirken doğru orantılı olarak koruma ve restorasyon faaliyetlerinin artış göstermesi olağandır.
Kültür-sanat festivalleri, sanatsal semtler, açık hava kafeleri ve restoranları, eski yapıların ve sokakların korunması, nehir ve kanal kıyılarının düzenlenmesi, küresel şehirlerin veya küresel şehir olmaya aday şehirlerin önceliğidir. O şehre has kültür mirasının korunması ve geleceğe aktarılması ancak bu yolla olur. Bu nedenledir ki Avrupa Kültür Başkenti sistemi oluşturulmuş ve kültürlerinin zenginliğini ve çeşitliliğini vurgulamak, bir arada tutan kültürel bağları kutlamak, farklı ülke insanlarını birlerinin kültürü ile buluşturarak, karşılıklı anlayışı desteklemek, dünya vatandaşlığı hissini gelişmeye başlamıştır.
Kültür-sanat tesisi altyapılarındaki artış ile birlikte şehirler bir marka olarak öne çıkmakta, uluslararası etkinlikler için yeni bir odak olarak giderek popülerleşmekte ve yükselen bir turizm odağı olmaktadır.
Sosyal politikalar temelde merkezi yönetimlerin toplumsal yaşama yönelik asli görevlerindendir. Çerçevesi merkezi yönetimlerce çizilse de nasıl uygulanacağının ya da belirlenen amaçların hangi araçlar kullanılarak gerçekleşeceği noktasında yerel yönetimlerin payı büyüktür. Yaşadığımız dönemde özellikle yerel yönetimlerin hemen her ülkede önemli bir güce sahip oldukları yadsınamaz bir gerçektir. Diğer bir gerçek ise; küresel şehirlerin özellikleri arasında hatta olmazsa olmazlarından birinin kültür sanat olduğudur.