Bazen kendimize o kadar güveniriz ki, niye bu meslekler var diye düşünmeden önümüzdeki işlere atlayıveririz.
Konu koridorun boyanması… Ne kadar zor olabilir, birkaç duvar… Ama biz boyayı yaptıktan sonra dalga dalga desenler fışkırıyor duvarlardan… Nedense ben hiç beğenmiyorum…
Arkadaşlardan birinin tavsiyesi ile bir boyacı çağırıyorum. Geliyor “Abla mesela ben öğretmenlik yapabilir miyim?” diye de bir nasihatte bulunuyor.
Yeniden boya alınıyor. Boyacımız başlıyor işini icra etmeye. Üç saatte işini bitiriyor. Sanatsal görüntü gece boyunca canımı fena sıktığı için ben de rahata eriyorum.
Boyacı giderken koca yaşamının kısa bir özetini bırakıyor bana. Hem de benim bilgisayarda bakmam gereken şeylere, tutmam gereken notlara rağmen…
“Biz on kardeştik. Karaisalı’nın bir köyündeydik. Toprağımız o kadar azdı ki köy yerinde buğday satın almak zorunda kalıyorduk. İlkokulu bitirdim Adana’ya geldim. Birinin yanında bu işe başladım. 45 yıldır da bu işin içindeyim. Şükür emekli oldum. 1600 lira maaş alıyorum. Eşimle ben olsak bu para yeter de bakmam gerekenler var. O yüzden çalışmayı bırakmayı hiç düşünmedim. Üç çocuğum var biri kız, ikisi erkek. Kız beni hiç üzmedi, evlendi iki çocuğu oldu. Çok seviyorum onları. Kız torunum bana dedeciğim dediğinde, dünyaları sermek geliyor önüne içimden… Ama erkekler yordu beni. Büyük evlenmedi, 32 yaşında. Bir dükkan açtık ona, giysi dükkanı. O da kriz var şimdi işleri istediği gibi gitmiyor. Diğer oğlum ise küçük yaşta evlendi. O da sucu oldu. Ama şimdi inşaat işi durgun. Ona da ben bakıyorum. Yoksa yuvası dağılacak oğlanın. Onun da 9 aylık bir bebeği var… Ben zamanında 100 metrekare bir yer almıştım. Üzerine 2 buçuk kat yaptım. Şükür o kurtardı bizi. Evin birinci katını kiraya verdim. İkinci katı istediğim şekil yaptıydım evlenen oğlana verdim. En üst kata da büyük olanla sığıştık. Biz hanımla salonda kalıyoruz. Odada da oğlan kalıyor…”
Amca kalan zamana mültecilere karşı tutumunu, kendince gördüğü yanlış politikaları (bunların içinde Adana’dan Sabancıların yatırımlarını çekmesi de var), ülkenin düze çıkması için yapılması gerekenleri, yaşam felsefesini ve daha bir çok şeyi sığdırıyor …
Etkileniyorum yaşam mücadelesinden. Aklıma internette izlediğim bir mahkeme videosu geliyor. 93 yaşındaki amcanın, 60 yaşındaki kanser oğluna ilaç taşırken yaptığı hız ihlali mahkemesi…
Böyle yaşayan milyonlarca insan var dünyada. Umarım hiçbiri yaşam enerjisini umudunu yitirmez, onların da zor günlerinde hep yanlarında birileri olur…