Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Gecenin Sessizliği…
Gecenin sessizliğin bir de kör karalığı vardı dün gece nedense… Anlayamadım… Yokluğuna alışkındı bedenim, sessizliğe alışkındı geceleri kulaklarım ama nedense:
Aramanı öyle istedim ki; ben de seni düşünüyorum demeni.
Gecenin sessizliği vurur ya kalbine, bazen hiç nedensiz bir duygu kaplar içini.. Olmayan birini özlemek gibi…
Bu gece, her geceden farklıyım. Öyle karışığım ki düşlerime aldım alalı seni, çıkmazlardayım.
Samanyolu var gökyüzünde, salınan ipeksi bir bulut almış yıldızlarını bağrına, ben de sana sarılıp örtsem ruhunun çıplaklığını. ve üstüne sana aşkımı yazdığım çınar yapraklarını kalbine yastık yapsam göğsüme başını koyup yavaşça, dinler misin kalbimin şarkısını sessizce, okur musun çınarın yapraklarındaki şiirlerimi, her biri bir Mecnun Ferhat gözyaşı olan, siler misin öperek yanaklarımı…
Belki son kez!..
Sorma!
Neden diye bu aralar böyleyim. Lal olmuş dillerim, yüreğim nasır tutmakta.
Uykum yok, korkuyorum uyumaktan, sen varsın hep rüyalarımda. Sabah kokunla uyanır oldum.
Sen kim bilir hangi düşlerde geziyorsun, özgürce. Benim düşlerime seni kilitlediğimi bilmeden…
Şeytan diyor ki; git kapısına, seviyorum diye haykır!..
Şeytan diyor ki ; düş yollarına, seni seviyorum seni seviyorum diye bağır!..
İçimden dedim beraber yürüyelim olur mu?
Varsın gemilerimizi taşıyamasın sular, varsın yarı yolda uyuyakalsın;
Bize gönderilen bahar…
Ama sen…
Duy beni, seni çok özlüyorum… Çok özlüyorum ben…
Sebebi çok, tarifi yok… Hayatımın anlamı yok şu an…
Unutmayı çok istedim,.. Yüzün gitse gözlerimden,..
Sesin gelir kulağıma,.. Ben sensizliği hiç beceremedim…
Sana söylemeyi çok istedim ama başkalarına söylemek daha kolay geldi. Onlar konuşuyordu sense susarsın diye kaldı ‘seni seviyorum‘lar boğazımda…
Onlar teselli ediyordu sense kim bilir gidecektin benden, bana hiç gelmemişken hem de…
Unutmayı çok istedim.. ama onu bile beceremedim be sevgili!!
Seni doğru düzgün bile sevemedim heyecanımdan, sarhoşluğum dan, yabancılığından…
‘Zor attım kendimi sokağa, dört duvar dar geliyor’ diyor şimdi; ‘Bahadır Tatlıöz…’
Bir ses ver yeter ki ben gelirim. Sonra git desende gelirim, kimi gelişler bilmez midir ki ‘git’ denileceğini bilen. Kimi başlangıçlar sonu beklemez mi tekrar başlamak için.
Ben ne yeni bir başlangıç ne de mutlu bir son istiyorum… Bana seni gerek seni… Diye diye avaz avaz özlüyorum…
Sevgilinin göz bebeklerinde olmayı, yüreğinde çarpmayı özlendiğini bilmek bile özlenmeye değerliğin dayanılmaz duygusu…
Bir ilkbahar akşamında sonbahar esintilerini bile özlüyor insan… Dökülen yaprakları, yağan yağmurları sonbahar gecelerinde söylenen şarkıları bir başka özlüyor… Sesini özlüyor örneğin…
Uyanıp da gecenin en derininde duymak istiyor özlenen sesi…
Çocukluğunu özlüyor örneğin büyümeye can atarken, büyümenin ne olduğunu bilmeden…
Bir sıcak eli özlüyor saçlarını okşayan… ilk aşkını, ilk öğretmenini… düşüp de dizini kanatan o yarayı bile özlüyor…Çocukluğunu özlüyor insan, özlemle uyanıyor her sabah güne, özlemle uykuya daldığı gibi… Atlıkarıncayı özlüyor örneğin…
Özlenmeyi özlüyor insan…
Özlenmez olur mu hiç özleniyor elbet bir çift göz, bir tatlı söz… Geçen zaman içerisindeki özlem dolu yıllar bile özleniyor…
Zaman geliyor ve zaman akıp gidiyor, avuçlarının içerisinde tutamadığın zaman bile özleniyor…
Derken, acaba sevdiklerimiz de bizi özlüyor mudur serzenişleridir…
“Düşüncelerini sorgulaman marifet değil, elinden geliyorsa yaşamını, duygularını sorgula!.. Çünkü senin sorunun beyninden çok, kalbinde…”
*sessizlikte/sensizlik/ çınarın söz yaşları*
10 Ağustos 2014 ·Pazar 13:32
Ömer Sabri Kurşun
https://kursunsabriomer.blogspot.com/…/gecenin-sessizligi.h…