Haydi Yunanistan Tut Elimizden

Yıllar önce komşumuz Yunanistan, “Kazdağları Siyanürle Zehirleniyor,” “Komludaki yangın bize de sıçrar!” diye kaygılanmıştı. Bu kaygısı ile bir heyet oluşturup Midilli Adasında toplanmıştı.
Yunanistan heyetinin kararı şuydu:

“Kazdağlarındaki zehir hem havadan hem karadan, hem de sudan bize de bulaşacaktır. Bu nedenle, ciddi bir çevre zehirlenmesi ile toplum sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Bu nedenle konu uluslararası mahkemeye taşınmalıdır!” Diye bir karara varmışlardı.
Şimdi onların direnişi ne durumda bilmiyorum, ama küllenmiş de olabilir.
Külleri körüklemek lazımdır. Zira küllerin içindeki kor hala içten içe yanmaktadır!

Bende halkımızın son direnişine tanık olunca;
“Kazdağları için artık çok geç kalındı,” diye düşüncemi yazmıştım.
Daha sonra anladım ki, Kanadalı Joniler, oksijen cennetini oluşturan, asırlık o meşhur Kazdağı Zümrüt Yeşili Göknarlarının sadece 3/1 ‘ ini kesip yok etmişlerdi.

Önümüzdeki yıllarda Kanadalı Jonilerin, anlaşmalarına göre kesip kazacağı 3/2’ lik alanları daha varmış.
Bu, tamamen yok olmak, demektir.

Bu, binbir ırmaklı, 300’ün üzerinde şifalı bitkilerin yetiştiği Kazdağlarının ve ekosisteminin ölümü, demektir.
Bu, üzerinde yaşayan, ekmeklerine hizmet eden zeytin çiftçisinin ve birçok obaların, köylerin tarih olması demektir.

Kazdağlarının altı değil üstü daha zengindir.

Direnişe devam edilmeli bence…
Zararın neresinden dönülürse kardır.
Konuyu komşumuz Yunanistanla el ele verip uluslararası siyasî platforma taşımalı.
Türkmen ve Yörükler Yaren olup direnmeli.
Çünkü dünyanın %70 oksijenin dağılım odak noktası Kazdağlarıdır.
Dünya mirasını 2 Kanadalı Altın Arayıcının yok etmesine izin verilmemelidir.
Haydi Yunanistan tut elimizden!
Sesimizi duyuralım!
BİRLİKTE ÇIĞLIK ATALIM DÜNYAYA!..

Emine Pişiren/Kocaeli