Biz niçin aklın ve matematiğin yolunu bırakıp kendi ihtiras ve heveslerimiz yolunda caba harcıyoruz? Niçin her konuda ilmi düşünmüyoruz? Hatalarımızı neden kabul edip, tecrübelere yönelmiyoruz? Bu ve buna benzer soruları çoğaltabiliriz…
Örnek verecek olursak: Son günlerde partili cumhurbaşkanlığı tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Daha çok tartışılacağa benziyor.
Bırakalım akademik tartışmaları, bu konuya sokaktaki her hangi bir vatandaş gözüyle bakalım.
Bu konu benim hayatıma ne kazandırıyor? Bu yönetim şekli milletimi mutlu ediyor mu? Zenginleşiyor muyuz? Kendimizi mutlu hissediyor muyuz?
Eskiden parlamenter sistem vardı, bunu beğenmedik. Yenisi çok az bir farkla kabul edildi ve bir yıl denendi, sonuç kötü değil, çok kötü!
Tabi meseleye bir ihtiyaç olarak değil de siyasi mülahazalar olarak bakıldığı için başarısız olacağı belli idi. İkazlar yapıldı ama – güç zehirlenmesi- dinlemedi
Kısaca terazinin iki kefesinden birine parlamenter sistemi diğer kefesine partili cumhurbaşkanlığı sistemini koyduğumuzda, parlamenter sistemin ağır geldiğini görüyoruz. İstanbul seçimi bunu gösterdi. Çünkü bu seçimi referanduma dönüştüren bizzat bu yöneticilerdir.
Biz cumhuriyeti “halkın kendini yakından ilgilendiren kararlara katılması” olarak biliyorduk. Tek bir kişiye bağlı sistemler, kim ne derse desin, teokratik, yani modern çağa uymayan, daha çok geri kalmış toplumlara uygulanan sistemlerdir. Arap ülkeleri buna en yakın örneklerdir. Esasında bu sömürülmeyi de beraberinde getirir.
Bu başarısızlığın sonunda büyük önder Atatürk’ün büyük savaşlardan, dünya tecrübelerinden sonra,
çağdaş dünyanın en gelişmiş sistemi olan parlamenter sistemini ülkemize kazandırması Türk Milletine verdiği en büyük armağanı olarak kabul ediyoruz.
Ama gel gör ki yıllarca uğruna mücadele verdiğimiz ülkücü davanın başında ki kişi, eskimiş, icraatlarıyla memleketi iflasın eşiğine getiren, milli menfaatlerimizi koruyamayan, gittikçe de bizi fakirleştiren bu sistemi hala daha savunmayı inatla sürdürüyor. Yahu kardeşim bu tasvip görmüyor, niye ısrar ediyorsun? Toplum desteğini kaybettiniz. Eninde sonunda daha büyük çoğunlukla parlamenter sisteme geri dönecek. Bu gidişi engellemeye kimsenin gücü yetmez. Zorlayarak niçin millete zaman kaybettiriyorsunuz? Yazık günah değil mi? İlerleme böyle mi olur? Böyle düşündükçe batıyorsunuz? Ama siz batarken millete zarar veriyorsunuz.
Sizi ve sizin gibi düşünenleri, aklın, matematiğin yoluna gelmeye davet ediyorum…
CUMHURİYET
Yıllarca düşündü, taşındı,
Gerçeğe varmak için
Ne düşler kurdu.
Hiçbir zaman ümidimi kaybetmedi.
Yaşatmak için yurdu,
Cehaletle, fakirlikle, bencillikle,
Savaştı durdu.
Tarih bilinci, sorumluluk duygusu, karanlığa karşı
Onun silahları oldu.
Büyük insandı Atatürk:
Bayrak oldu başımızda dalgalandı,
Sevgi oldu gönlümüze doldu,
Işık oldu bizi aydınlattı,
Asker oldu korudu.
Umut oldu, bize güç verdi.
Düşmana korku oldu,
Akıl oldu, bize yol gösterdi.
Türk oldu, bütün cihana kafa tuttu.
İnsan gibi yaşamamız için,
Esaret zincirlerini kırdı,
Her yere hürriyeti yaydı.
Çağdaş uygarlık dedi.
Oku dedi,
Allah’ın birinci emrini
Yerine getirdi.
İlimde, teknikte, ilerleyin,
Başkalarından geri kalmayın dedi.
Haktan hukuktan adaletten ayrılmayın,
Çünkü o devletin imanıdır,
Diye öğütledi.
Ve adına cumhuriyet dedi.
“İleride bazı mahfiller,
Yıkmak için cumhuriyeti,
Düşmanlarla işbirliği yapacaklar”
Demişti.
Şimdi ne yapmalı,
Korumak için cumhuriyeti:
El ele verip,
O mahfillerden daha güçlü olmalı,
Çok okuyup bilinçlenmeli,
Çalışıp, didinmeli…
Yaşatmak için cumhuriyeti…
Yusuf Yılmaz