Artık, seçim mücadelesinin sonuna geldik. İnşallah; huzur içinde, dürüst, demokratik bir seçim olur. 31 Mart’ta olduğu gibi; hukuk ve demokrasi dışı uygulamalar yaşanmaz.
1– Bu seçimin sonucu çok önemlidir. Zira sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin kaderini değiştirecektir. Demokrasinin önünü açacaktır. Tek adam rejiminin sona ermesini hızlandıracaktır. Yıllardır sürdürülen israf, saltanat, hortumlama, yandaşlara kaynak aktarma, rant düzeninin kamuoyunun bilgisine aktarılması imkânını sağlayacaktır.
a) Ekrem İmamoğlu, 31 Mart’ta, çok önemli bir zafer kazanmıştır. Erdoğan – Bahçeli – Yıldırım üçlüsünü yenmiştir. Erdoğan’ın “yenilmezlik karizmasını” yıkmıştır. Toplumda yıllardır geçekleştirilen “kabul edilmiş çaresizlik” sendromunu yıkmış, “bunları yenmek mümkün değil” fikrini bitirmiştir.
b) AKP panik dönemi yaşamaktadır. Bunun için, her yolu mubah saymakta, devamlı olarak yalanlar, iftiralar, baskılar, hakaretler, provokasyonlar, üretmektedir. Devletin bütün kaynaklarını ve kurnalarını (başta YSK, TRT ve AA olmak üzere) fütursuzca kullanmaktadır.(Bütçedeki astronomik açık ve Örtülü Ödenek harcamaları, bunun en açık göstergesidir.).
c) Baskı ve tehditlerle susturulmuş toplum, konuşmaya başlamıştır. Korku imparatorluğu çökmektedir. Haddini bilmeyen, generallere bile hakaret eden, şımarık AKP’liler medyadaki müptezel dalkavuklar; artık itibar görmemektedir. Gerçek medyada, her gün AKP’li belediye başkanlarının yolsuzlukları ve israfları, manşetleri doldurmaktadır. Cumhur İttifakı, “beka sorunu, illet, zillet, terör yandaşlığı” benzeri sözleri sarfetmekten vazgeçmiştir. Aksine HDP’lilerin oylarını almak için, Binali Yıldırım, Kürtçe konuşmaya çalışmakta, Kürdistan demekte, terörist katile tavizler verilmektedir.
2– İçişleri Bakanlığı’nın görevi, ülkede huzuru ve emniyeti sağlamaktır. Devamlı konuşmak; Saraya yaranmak için aşırı partizanlık yapmak; herkesi tehdit etmek, toplumu kutuplaştırmak, Mülkî İdareyi parti şubesi haline getirmek değildir. Bu haliyle huzuru bozmakta, ülkeye ciddi zararlar vermektedir. (İktidarın önde gelenleri, herkese en ağır iftira ve hakaretleri yapmakta, kendilerine karşı en küçük tenkitte bile davalar açmakta, tutuklamalar yaptırmaktadırlar.)
a) Ekonomi çökmüş, Damat Bey hala masal anlatmaktadır. Peş peşe işe yaramaz paketler açıklamaktadır.
b) Binali Bey, hiç hoş olmayan davranışları ve sözleri sergilemektedir;
– Oylar çalınmış mış? Kim çalmış? Nasıl çalmış? YSK gerekçesinde, bundan niçin hiç söz edilmemiş? Hâlâ, aynı iftirayı tekrarlayıp duruyor.
-31 Mart öncesi, HDP ve SP tabanına, en ağır hakaretleri yaptılar. Şimdi, oy toplamak için, övgüler düzüyorlar. “Hani bunlarla işbirliği yapmak terör suçu idi?” Şimdi, katile taviz veriliyor, (kimsenin anlamadığı) Kürtçe lâflar ediliyor? Din ticareti yapan cemaatler ziyaret ediliyor? “Pe Ke Ke, Ekümenik” vb vahim gaflar yapılıyor.
– Bakanlığı, Başbakanlığı, TBMM Başkanlığı, referans olarak gösteriliyor. Peki, bu görevlerde hiç inisiyatif kullanabildi mi? Başarılı oldu mu? İşte, Hamdi Topçu’nun, 3. hava alanı ile ilgili açıklamaları. Her yaptıkları, Devleti zarara soktu, yandaşları zengin etti. (Şu anda da gerçek aday kendisi midir? Şehri, kendisi mi yönetebilecektir? Erdoğan yönetimi mi devam edecektir?)
c) Bir takım haysiyetsiz tipler, İmamoğlu’na Rum – Pontus dedi. (Bu provokasyonu başlatan Yunanlı gazetecinin, Dışişleri Bakanı’nın ahbabı olduğunu da okuduk.) Sanki yıllardır Türk, TC, Ne Mutlu Türküm Diyen ve Andımıza düşmanlık eden, milliyetçiliği ayaklar altına alan, AKP değildir? Türkiye’yi Araplaştırmak isteyenler kimdir? Bu arada; İstanbul’un Konstantinapolis olmasını, kimin istediği de açıklanmalıdır. (Bunu söyleyenlerin, Bücür Yunanistan’ın tehditlerine karşılık yermesi ve işgal ettiği adalara sahip çıkması gerekmez miydi? Nedir bu ekümenik saçmalığı?)
d) AKP’yi ekonomik ve sosyal çöküntü; yolsuzluklar, yasaklar, yokluklar, gurur, kibir, enaniyet, halktan kopuş, asalak Suriyeliler bizi sömürüp sefa sürerken, her gün evlâtlarımızın şehit düşmesi, rüşvet, kayırma, torpil düzeni, politik çıkarlar için, kamu bankalarına ve diğer mevkilere yapılan ballı tayinler; özetle Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan bu tablo yıkacaktır. Ayrıca, iktidar içindeki yoğun güç ve rant kavgası da işin hızlandırıcısı olacaktır.
İmamoğlu’nun başarısı, fitili ateşleyecektir…