Özellikle son yıllarda hastalıkların çoğalması tıp alanında çözümün bulunmaması gelecek nesillerimizin tükenmesi ve yok olması kaçınılmaz hale gelmektedir, buna telekomünikasyon alanında ki radyasyonlar ve her türlü sağlıksız beslenmeyi de eklersek bu ülkemizin ve geleceğimizin felaketi anlamına gelmektedir.
Eğer tespiti doğru yapmazsak çareyide bulamayız.
Var olan bütün bilimsel ve ilimsel kaynakları seferber edip gelecek nesillerin sağlıklı yaşamasının önemini ve önlemini güvence altına almak zorundayız. Sistem gerek Türkiye gerek tüm dünyadan, yıllarca araştırarak kimler tarafından organize edildiğinin bilincindeyim ve bu kendisini ayrıcalıklı gören ve hatta bizden kendilerini elit olarak adlandırılmasını isteyen güçler hem suç işliyorlar hemde cehaletinin içinde kokuyorlar. Ancak bunlar öyle kurnazca davranıyorlar ki onları suç üstü yakalamak öyle kolay olmuyor. Hatta daha ileri giderek atmosferimizi onbinlerce atom denemesi ile bozup trilyarlarca bakırdan çivi göndererek magnetik dalgalarla havamızı bozarak, Sünni depremler yaratarak daha sonra utanmadan insanların kendi doğasını bozduğu yalanını pompalayarak bize yutturmaya çalışıyorlar.
Bu sistemin bütün alanlarda bize verdiği bilgileri yanlış olduğunu yaptığım bilimsel çalışmalar ardından böyle kanata vardım, özellikle tıp alanında büyük bir insanlık suçu kaba tabirle soykırım yapılmaktadır. Maalesef bir çok insanımız sağlıklı bilgilere sahip olmadığından sesini çıkarmamaktadır, çıkartanlarada toplumda kirli medya yoluyla itibarsızlaştırmaktadır.
Böyle bir giriş yaptıktan sonra konumuza dönmek istiyorum.
Konumuz karbonattır,
Alman yazar Harald FLEİG kitabında Mısırda ekmeğe çok karbonat kullanıldığı için kanser hastalıklarına az rastlanır der. Karbonat Mısırda 1860’yıllarından itibaren yemeklerde kullanılmıştır, tıp ise 1930 yılından itibaren çok yaygın bir şekilde ilaç olarak kullanmıştır.
Günümüzde hala mutfakta kabartma tozu olarak kullanılan eski doğal sodyum olan karbonat yaşlı okuyucular hatırlayacaktır, büyük anne veya büyük babaların özellikle mide ağrılarına karşı karbonatı kullanırlardı, bu olağan üstü doğal madde zamanla sistem tarafından itibarsızlaştırılıp kaldırılmıştır.
Yüzlerce yıldır başarıyla kullanılmasına rağmen bu mucize tedavi yöntemi artık tıp tarafından hastalık sebebi olarak sunulmaktadır, sistem son yıllarda giderek daha fazla karbonatı insanların hafızasından çıkarıp unutturmaya kadar gitmiş ve ne yazık ki başarılı olmuştur, aynı zamanda tıpta acil durumlarda hala kalp krizi veya felç gibi durumlarda karbonat bir ilaç olarak intravenüs (Enjekte ederek) kullanılmaktadır, bu tıbbın ne kadar çelişkili olduğunu ve başlı başına insanı ciddi anlamda düşünmeye sevk etmektedir.
Karbon tıb böbrek yetmezliğinde iyi çalıştığı halde tıbbi propaganda ile iddia edildiği gibi böbrekler zarar vermez. Burada ulaşmak istenilen hedef aslında karbonat kullanımını engellemektir.
Karbonat alımının dozu pH ölçüm şeriti tarafından ölçülen idrarın pH dengesinin 8.1 olana kadar arttırılabilir.
Ölçüm şeridi eczaneden alabilirsiniz. Orada idrarırı nasıl ölçebileceğinizi tarif eder. Çok sayıda araştırmada hastalığın yalnızca asidik bir vücud ortamında yerleşebileceğini bilinmektedir, bu şu anlama gelir pH değeri 7.0’ın altında olduğu takdirde hastalık baş gösterir.
Organizmanın alkalik ortamında hastalığın ortaya çıkması neredeyse imkansızdır, karbonat alırken dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır.
Hergün sabah ve akşamları aç karnına günde iki kez (limonla) çay kaşığı karbonatla suyu karıştırıp alabilirsiniz, bu arada bol su içmeniz önemlidir az su aldığınızda mide bulantısı olabilir.
Dikkat edilmesi gereken bir başka husus da, organik karbonat almanız. Aktarlardan da temin edebilirsiniz