İleri yaşlarda ortaya çıkan aort darlığının sebebi enflamasyon, yani bir tür iltihaptır. Aort yaprakçıklarında gelişen dejeneratif değişiklikler yapısal olarak aterosklerozda (damar sertliği) görülen bozukluklara benzer. Kalp-damar hastalıkları için geçerli olan risk faktörleri aort darlığı için de söz konusudur. Bugün için aort darlığını gideren veya gerilemesini sağlayan ilaç tedavisi yoktur, darlığın çok ilerlemiş olduğu durumlarda standart tedavi daralan kapağın cerrahi olarak değiştirilmesidir. Hastalığın aterosklerozla olan benzerlikleri göz önüne alınarak lipit düşürücü ilaçların aort darlığının tedavisinde de yararlı olabileceği ileri sürülmektedir. Statin grubu ilaçlarla yapılan çalışmaların bazılarında olumlu sonuçlar alınırken, bazılarında ise lipit düşürücü tedavinin darlık üzerine hiçbir etkisi olmadığı bildirilmiştir.
Aort darlığı, kalbin sol karıncığı ile aort adı verilen ana damar arasındaki üçgen şeklindeki üç yaprakçıktan oluşan kapağın daralması sonucu oluşan bir hastalıktır. 75 yaşın üzerindeki kişilerin yüzde 3 ila 5’ inde rastlandığı bilinmektedir.
İleri yaşlarda ortaya çıkan aort darlığının sebebi enflamasyon, yani bir tür iltihaptır. Aort yaprakçıklarında gelişen dejeneratif değişiklikler yapısal olarak aterosklerozda (damar sertliği) görülen bozukluklara benzer. Kalp-damar hastalıkları için geçerli olan risk faktörleri aort darlığı için de söz konusudur.
Aort kapağının görevi sol karıncık kasılırken açılarak kanın aorta geçmesine izin vermek ve sol karıncık tamamen boşaldığında ise kapanarak aortadaki kanın sol karıncığa geçmesine engel olmaktır. Aort kapağında darlık olduğu zaman kanın aortaya geçmesi zorlaşır, sol karıncık kanı daha kuvvetli kasılarak atmak zorunda kalır. Bu kuvvetli kasılmalar zamanla kalp kasının kalınlaşması ve karıncığın genişlemesine yol açar ve kalp yetersizliği gelişir. Bu arada kalbi besleyen koroner damarlar da sıkışacakları için kalp kasının kanlanması bozulur.
Aort darlığı olan hastalarda bayılmalar, baş dönmesi, yorgunluk, eforda nefes darlığı, ritim bozuklukları, kalp yetersizliği, göğüs ağrısı gibi belirtiler ortaya çıkar. Aort darlığı olanlarda kalp-damar hastalıkları ve kalp krizinden ölüm riski çok artmıştır.
Bugün için aort darlığını gideren veya gerilemesini sağlayan ilaç tedavisi yoktur, darlığın çok ilerlemiş olduğu durumlarda standart tedavi daralan kapağın cerrahi olarak değiştirilmesidir.
Hastalığın aterosklerozla olan benzerlikleri göz önüne alınarak lipit düşürücü ilaçların aort darlığının tedavisinde de yararlı olabileceği ileri sürülmektedir. Statin grubu ilaçlarla yapılan çalışmaların bazılarında olumlu sonuçlar alınırken, bazılarında ise lipit düşürücü tedavinin darlık üzerine hiçbir etkisi olmadığı bildirilmiştir.
Hem bu araştırmaların geniş kapsamlı olmaması ve hem de sonuçların çelişkili olması sebebiyle kolesterol düşürücü ilaçlarla uygulanacak yoğun bir tedavinin aort darlığı üzerine olan etkileri kısa adı SEAS olan bir çalışmada ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Sonuçları bu hafta New England Journal of Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırmada lipit düşürücü ilaçların hafif-orta derecede aort darlığı olan 1873 hasta üzerinde uzun süreli etkileri klinik ve ekokardiografi bulguları ile değerlendirilmiştir.
Yedi Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen bu çalışmada 944 hastaya 40 miligram of simvastatin ve 10 miligram ezetimibe isimli lipit düşürücü ilaçlar ve 909 hastaya ise plasebo, yani boş ilaç verilmiş ve hastalar ortalama olarak 52.2 ay süreyle izlenmiştir.
Bu ilaçlardan simvastatin statin grubu bir ilaç olup kolesterol yapımını engelleyerek, ezetimibe ise bağırsaklardan kolesterol emilimini azaltarak etkili olur.
Hastaların takibinde kardiyo-vasküler sebeple ölüm, aort kapağı değişmesi, ölümcül olmayan kalp krizi, göğüs ağrısı için hastaneye yatırılma, kalp yetersizliği, koroner bypass, kanamalı olmayan inmeler primer sonlanım; aort kapağı darlığı ile ilgili olan olaylar ve iskemik olaylar sekonder sonlanımlar olarak değerlendirilmiştir.
Buna göre ortalama 52 haftalık izleme döneminde ilaç alan grupta 333 ve plasebo alan grupta 355 hastada primer sonlanım gerçekleşmiştir. Birinci grupta 267 hastada, ikinci grupta ise 278 hastada aort kapağı değiştirilmiştir. İskemik kardiyo-vasküler olaylar ilaç alanlarda 148 kişide, almayanlarda ise 187 kişide görülmüştür. Buna karşılık ilaç alanların 105’ inde almayanların 70’ inde kanser gelişmiştir.
Gelelim neticeye
İlaç alan grupta LDL kolesterolde 4 yıl süreyle yüzde 50 azalma saptanmış olmakla beraber tedavinin aort darlığı üzerine genel olarak bir etkisi olmadığı, ancak lipit düşürücü ilaçların iskemik olayları ve özellikle de koroner bypass ihtiyacını azalttığı sonucuna varılmıştır.
İlaç alan grupta kansere daha çok rastlanması ise daha kapsamlı olarak araştırılması gereken mühim bir bulgudur.