Taze bir zihne sahip olabilmek için şu koşturma hallerimize bir anlık dur diyebilir miyiz? Hepimizin günlük rutini farklı ama “Ne yapıyorsun?”, “Nasılsın?” diye sorduğumuzda ortak cevap “Koşturuyoruz …“ Aralıksız HER GÜN bir yerlere yetişme, bir şeyler yakalamaya çalışma halindeyiz. Sorumluluklarımız ağır bastıkça sisteme bağlanmış, günler gelip geçerken ne yaşadığımızın farkında değiliz. Biraz durup bedenimizi, ruhumuzu dinlendirmeliyiz. Bedensel ve zihinsel detokslardan nemalanmalıyız. Bir nevi manevi arınma, düşünceni özgürleştirme.. Böylece daha efektif karar alarak yaşayabiliriz.
Hayatımızdaki stresler bitmez, bitmeyecektir de. Bu durumları kabul ederek, hayatımıza ket vurmasına izin vermeden yaşamak lazım. Bunu yapabilme adına yogayı tercih ettiğim bir gün sadece 40 dakika yalnızca bedenimi değil, beynimi de huzura kavuşturduğumu fark ettim.
7 yıl öncesinde haftanın 3 günü, öğlen Mersin’imizin en şaşalı Atatürk Caddesi’nde (Enteller Caddesi) yürüyüşler yapılırdı. Çalışan insanların yemek sonrası bir nevi kendilerine yaptığı terapiydi. Ben de arkadaşlarımla aynı caddede yürüyüş yapmaktan büyük keyif alırdım. Her şey o kadar hızlı değişti ki; öğlen yemeklerimizi ofislerde yer olduk. Neredeyse bir yandan yemek yerken bir yandan bilgisayar karşısında iş yapma hallerindeyiz. Ya da susmak bilmeyen telefonla konuşmaktayız. Caddelerin yerini AVM’ler almaya başladı. İnsanların hem alışveriş hem de yemek ihtiyaçlarını karşılayıp hayatlarını daha da kolaylaştırdığı düşünülse de tam aksine birbirimizden sessizce uzaklaştık.
İşte bu “koşturmaca” hallerimiz var ya… Zihin dinginliğini birbirimizden uzaklaşarak, bayramlarda uzak tatil yerlerini tercih etmekten tutun da işimiz düşmedikçe aramalarımız da neredeyse bitti. Sabah kahvelerine davetler, yaz akşamında deniz kenarında şirin bir kafede sohbetler, ufak sürprizler, birbirimizin çocuklarının özel günlerine icap etmeler… Ne oldu bizlere?
Sistem bizi köle mi yaptı? Yoksa biz mi bunu tercih ettik? Hayatımızı güncellerken her şeyi kolaylaştırıcı diye düşünüp birbirimizden uzaklaştığımızı, her geçen gün karanlığa mahkûm olduğumuzu görmüyor değiliz. Hayatta şimdinin dışında gerçeklik yok… Şimdi yoga yapın, meditasyona gidin. Kısa yürüyüşlerinizi ve kendinizi ihmal etmeyin… Hayatınızı bir an değiştirecek cesaretiniz mutlaka vardır. Ördüğünüz yüksek duvarlardan birkaç tanesini atın… Atın ki dostlarınız sizi, siz de dostlarınızı görebilesiniz…
Maalesef hayatın dinginliğinden çok uzaklaştık. Hayatın neşe ve eğlencesine yabancı kaldık. Şimdi yükünü çeker olduk. İleriki yıllar ne getirir, ne değiştirir hayatımızda bilinmez amma teknoloji kanımıza kadar işledi artık. Tutsağı olduk..