Cengiz DAĞCI
(Kırımın ebedi sesi)
Bugün 02.03.2019 ölümünün yüzüncü yılında Edebiyat Vakfında bir anma toplantısına katıldım. Konuşmacılar İsa Kocakaplan, Prof. Abdulvahap Kara ve Buket Kemiksiz, çok güzel bir anma programı sundular bize.. Tesadüfen oradaydım. İyi ki de oradaydım çünkü Cengiz Dağcı’nın yalnız adını duymuştum, şimdi onunla ilgili bayağı bilgi sahibi oldum.
Yarın Beyazıt Meydanın da KIRIM için nümayişe katılacağım.Yerinden, yurdundan göç ettirilse de ezaya, cefaya sürgünlere tabi tutulsa da ölümlere, kırımlara da tabi tutulsa “TARİH BİR GÜN HÜKMÜNÜ İCRA EDER” Bu gün aynı heyecanla Cengiz Dağcı’yı anılıyor, anıyorsak, ruhu hala gönlümüze giriyorsa bir gün Kırım bağımsızlığına kavuşacaktır. Doğu Türkistan da öyle diğer esaret altımdaki Mazlum Milletlerde öyle. Yeter ki geçmişte yapılanları unutmayalım.
Sonra Osman Erişin saz eşliğinde Kırım türkülerini dinledik.Var olsunlar.Bu günü kazanc olarak hayat haneme yazdım.
“9 Mart 1919 tarihinde Kırım’ın Yalta şehrinin Gurzuf köyünde doğar. Çocukluğu kıtlık, yoksulluk, Rus emperyalizminin zulmü ve büyük baskılar altında geçer. İlkokulu köyünde, ortaokulu Akmescit’te bitirir. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken İkinci Dünya Savaşı çıkar. 1941’de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşer. Almanların yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına sığınır. 1946’da Londra’ya yerleşir. İngiltere’deki hayatı da hiç kolay olmaz; bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde çalışmak zorunda kalır. “Türkçe bana anamın konuştuğu dil” diyerek yazı dili olarak Türkçeyi kabul eder. Türkiye Türkçesindeki ilk kitabı 1956 yılında Varlık Yayınları tarafından yayınlanan Korkunç Yıllar’dır. Yaşar Nabi ile mektuplaşarak tanışan Dağcı, eserlerini de posta yolu ile gönderir. Soğuk savaş şartlarının siyasi etkilerinin hissedilmesi, Sovyetler Birliği’nin sol entelijansiya ile kurduğu ilişkiler ve fikir hayatımızdaki çatlamalar yazarı yalnızlaştırmak üzereyken, Ötüken Yayınevi ile tanışır. Ötüken Yayınevi vasıtasıyla yirmiden fazla kitabı Türk okuyucusuyla buluşturur. Dağcı Türk edebiyatının büyük yazarları arasındadır.
Romanlarında Kırım Türklerinin yaşadığı acıları hüzünlü ama berrak bir üslupla aksettirir. Kitapları yıllarca elden ele dolaşır. Kırımla olan ilgisini hiçbir zaman koparmaz ve Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerini anlatmayı ihmal etmez. Hatıralarında “Ben yalnızca Kırım’ın yazarı değilim ama Kırım’ın faciasını bütün gerçeği ve içtenliğiyle yalnız ben yazabilirdim” der. Hayatının son yıllarında içerisinde bulunduğu muhitteki karakterleri ele alan hikâyeler de yazar.
En büyük destekçisi savaş sırasında Polonya’da tanıştığı ve 1998 yılında kaybettiği kıymetli eşi Regina Hanım olur. Aralarında Yazarlar Birliği’nin ve İlesam’ın yılın yazarı, Türk Ocakları’nın üstün hizmet ödülü de olmak üzere sayısız ödül alır. En son 21.03.2011 tarihinde Marmara Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen “Türk Dünyasında Zirve Şahsiyetler: Cengiz Dağcı” sempozyumuyla yazarlık macerası ele alınan Cengiz Dağcı, 22 Eylül 2011 tarihinde Londra’nın Soutfields bölgesindeki evinde saat 12:30 sıralarında vefat etmiştir”.
Nur içinde uyusun. Unutmayacağız, unutturmayacağız
Yusuf YILMAZ
Mekanı cennet olsun. Kırım Türklerinin bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.
Yazının başındaki tarih sehven 2079 yazılmış. Sanırım 2019 olacak.
Maalesef akıllı klavye bize zaman zaman bu hataları yaptırıyor.